Gü­nü­müz cum­hur­baş­ka­nı Bay RTE­’nin İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­’n­dan be­ri gi­de­rek ar­tan taş­kın­lı­ğıy­la lâ­ik­lik, cum­hu­ri­yet, dev­let ku­ru­cu­la­rı ATA­TÜRK ve İNÖ­NÜ ile cum­hu­ri­ye­tin ni­te­lik­le­ri­ne kar­şı utan­dı­rı­cı söz­le­rin­den gı­na gel­di. Eşi­nin “..Tür­ki­ye­’nin 90 yıl­lık en­ka­zı­nı kal­dır­dık..” sö­züy­le ka­ra­la­dı­ğı cum­hu­ri­yet dö­ne­min­den son­ra ken­di­si de imam ha­tip öv­gü­le­ri­ni yi­ne­le­di. Baş­da­nış­man­la­rın­dan Bur­han KU­ZU par­la­men­ter dü­ze­ni “Mon­ta­fon ine­ği­”ne ben­zet­ti. Yet­me­di, da­ha ön­ce “Ka­ra­rı­na say­gı duy­mam ama uya­rı­m” de­di­ği Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­’nin son ka­ra­rı için “Ka­ra­rı­na uy­mu­yo­rum, say­gı duy­mu­yo­ru­m” di­ye­rek ders ala­ca­ğı ka­ra­ra kar­şı çık­tı. Uy­ma­sa da ya­pa­bi­le­ce­ği bir şey yok, yap­tı­ra­ca­ğı bir şey yok. Hu­kuk bil­gi­si ye­ter­li ol­ma­dı­ğı gi­bi ken­di­si­ne bil­gi de ver­me­miş ola­cak­lar ki “A­ğır ce­za mah­ke­me­si­nin di­ren­me­si­”n­den söz et­ti. Ka­ra­rı say­ma­sa ne çı­kar? Uy­mak da onun işi de­ğil. Ka­ra­ra, uy­gu­la­na­rak uyul­du. İki ga­ze­te­ci sa­lı­ve­ril­di. “An­cak se­si­mi çı­kar­ma­m” de­di. Çı­kar­sa ne olur? Hiç­bir şey. Ül­ke­mi­zin si­ya­sal ha­va­sı bi­raz da­ha bo­zu­lur, de­mok­ra­si bi­raz da­ha göl­ge­le­nir, uy­du­la­rı­nın, kuk­la­la­rı­nın, şak­şak­çı­la­rı­nın ve buy­ru­ğun­da­ki med­ya­nın çı­ğırt­kan­lık­la­rıy­la de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­ti­nin do­ku­su iyi­ce bo­zu­lur. Hu­kuk­suz kal­mak, yok ol­mak­la bir­dir. Ba­ro­la­rın ve hu­kuk fa­kül­te­le­ri­nin ses­siz­li­ği hu­kuk dev­le­ti­nin ka­ran­lı­ğı­dır.

DU­RUM


Ana­ya­sa­’nın Baş­lan­gı­cı­’ nın son tüm­ce­sin­de “..sö­zü­ne ve ru­hu­na bu yön­de say­gı ve mut­lak sa­da­kat­le yo­rum­la­nıp uy­gu­lan­mak üze­re TÜRK MİL­LE­Tİ ta­ra­fın­dan, de­mok­ra­si­ye âşık Türk ev­lât­la­rı­nın va­tan ve mil­let sev­gi­si­ne ema­net ve tev­di olu­nu­r” de­nil­mek­te­dir. Bu sev­gi­den kuş­ku du­yu­ra­cak tu­tum­lar­dan ka­çın­mak ge­re­kir. Yi­ne Ana­ya­sa­’nın 8. mad­de­sin­de, cum­hur­baş­ka­nı da yü­rüt­me yet­ki­si ve gö­re­viy­le sa­yı­lan­lar için­de­dir. Ana­ya­sa­’nın 5. mad­de­sin­de be­lir­ti­len dev­le­tin te­mel amaç ve gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­cek­ler­den bi­ri de cum­hur­baş­ka­nı­dır. Ana­ya­sa­’nın 11. mad­de­si, Ana­ya­sa ku­ral­la­rı­nın her or­ga­nı, ku­ru­mu ve ki­şi­le­ri bağ­la­ya­ca­ğı­nı ön­gör­mek­te­dir. Da­ha öte­si Ana­ya­sa­’nın 138/2. mad­de­si hiç­bir or­gan, ma­kam, mer­ci ve­ya ki­şi­nin, yar­gı yet­ki­si­nin kul­la­nıl­ma­sın­da mah­ke­me­le­re ve hâ­kim­le­re emir ve ta­li­mat ve­re­me­ye­ce­ği, ge­nel­ge gön­de­re­me­ye­ce­ği, tav­si­ye ve tel­kin­de bu­lu­na­ma­ya­ca­ğı açık­lı­ğı­nı ta­şı­mak­ta­dır. Mad­de­nin son fık­ra­sın­da da ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı or­gan­la­rı­nın mah­ke­me ka­rar­la­rı­na uy­mak zo­run­lu­lu­ğu be­lir­til­miş­tir.
Ana­ya­sa­’nın 153/1. mad­de­si de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar­la­rı­nın ke­sin ol­du­ğu­nu, son fık­ra­sı da ka­rar­la­rı­nın ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı or­gan­la­rıy­la yö­ne­tim ma­kam­la­rı­nı, ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­ri bağ­la­dı­ğı­nı bil­dir­mek­te­dir.

TU­TUM


Cum­hur­baş­ka­nı be­lir­ti­len ki­şi­ler­den ve yü­rüt­me­de anı­lan gö­rev­li­ler­den, ma­kam sa­hip­le­rin­den bi­ri de­ğil mi­dir? “Uy­mu­yo­rum ve say­mı­yo­ru­m” sö­zü “A­na­ya­sa­’ya da uy­mu­yo­rum, Ana­ya­sa­’yı da say­mı­yo­ru­m”­a uza­nır. Uy­ma­dı­ğı­nın ve say­ma­dı­ğı­nın ör­nek­le­ri az de­ğil. Bu ne­den­le biz de ken­di­si­ne gü­ven­me­di­ği­mi­zi, say­gı duy­ma­dı­ğı­mı­zı yaz­mış­tık. Uy­ma­ma ve say­ma­ma alış­kan­lı­ğı­nı top­la­dı­ğı kay­ma­kam­la­ra “Mev­zu­atı bir ya­na bı­ra­kı­nı­z” sö­züy­le kış­kırt­ma­ya dö­nüş­tür­müş­tü. Mev­zu­atın ba­şın­da Ana­ya­sa var­dır. Ana­ya­sa­’nın 103.mad­de­sin­de bağ­lı­lık an­dı iç­miş­tir. Hem de na­mus ve şe­ref üze­ri­ne.
Türk Ce­za Ya­sa­sı­’nın 217. mad­de­sin­de hal­kı ya­sa­la­ra uy­ma­ma­ya kış­kırt­ma, 277. mad­de­sin­de de yar­gı gö­re­vi ya­pa­nı et­ki­le­me gi­ri­şi­mi­nin yap­tı­rım­la­rı yer al­mak­ta­dır. Mu­ha­le­fe­te önem­li bir so­rum­lu­luk düş­mek­te­dir. Cum­hur­baş­kan­la­rı her­ke­se iyi ör­nek ol­mak zo­run­da­dır. Bü­yük­len­mey­le, efe­len­mey­le, yet­ki gü­cü­ne da­ya­nan da­yat­may­la dev­let tem­sil edi­le­mez. Ana­ya­sa­’nın 104. mad­de­si­nin ba­şın­da­ki “..Ana­ya­sa­’nın uy­gu­lan­ma­sı­nı, dev­let or­gan­la­rı­nın dü­zen­li uyum­lu ça­lış­ma­sı­nı gö­ze­ti­r” buy­ru­ğu­nu unu­ta­maz, gö­zar­dı ede­mez. Yar­gı­la­nan­lar için mah­ke­me­ye buy­ruk ve­rir­ce­si­ne suç ni­te­le­me­si ya­pa­maz. Öf­ke, kin ve in­ti­kam için­de ola­maz. Ezi­yet et­me, sü­rün­dü­rüp yık­ma ve yok et­me gö­rün­tü­sü ver­mek­ten ka­çı­nır. Par­ti­si­nin Mec­li­s’­te­ki adam­la­rı­nın ön­ce ka­ra­rı övüp son­ra cum­hur­baş­kan­la­rı­na ayak uy­dur­ma dö­nüş­le­ri il­ginç­tir. Bil­gi­siz, par­ti­zan ve ya­ran­ma ça­ba­lı kim­se­ler­den kim­se­ye ya­rar gel­mez. Or­ta­mı ka­rış­tı­rı­yor­lar. İk­ti­da­ra gö­re yar­gı ol­maz. Ki­mi­le­ri­ni, hu­kuk bu­nal­tı­yor. Ki­şi­li­ğin seç­kin ni­te­lik­le­rin­den bi­ri de söy­le­di­ği­nin ayır­dın­da ol­mak ve sus­ma­sı­nı bil­mek­tir.

ÖNE­Rİ


Hal­kı­mız ken­di ken­di­ne sor­ma­lı­dır: Bun­lar dev­le­ti tem­sil eden­le­re ya­kı­şı­yor mu? Bun­lar bi­ze ya­ra­şı­yor mu? Bu tu­tum ve dav­ra­nış­lar de­mok­ra­siy­le bağ­da­şı­yor mu? De­mok­ra­si­yi bi­çim­sel kı­lıp söz­de bı­rak­mak doğ­ru mu? Cum­hur­baş­ka­nı Ana­ya­sa dı­şın­da mı, üs­tün­de mi? Tut­ku­ya dö­nü­şen baş­kan­lık he­ve­si ba­şı­nı mı dön­dür­dü? Ayıp ol­mu­yor mu? Ana­ya­sa­’yı say­ma­ya­nı sa­yar­lar mı? Cum­hur­baş­ka­nı ken­di­si­ni Ana­ya­sa ye­ri­ne mi ko­yu­yor?

AN­MA


3 Mart 1924 gün­lü 429, 430, 431 no­lu dev­rim ya­sa­la­rı­nın 92. yıl­dö­nü­mün­de bu de­ğer­le­ri bi­ze ka­zan­dı­ran­la­rı en iyi duy­gu­lar­la anı­yo­ruz.