En hızlı, en cömert, en verici, en yerli, en milli, en bağımsız, en vatansever
“G Noktası” neresidir?
Numaralandı.
G2-G3-G4-G5!
G2 ve G3 denendi.
Zevkine ulaşıldı.
Eskidi, pörsüdü.
Sıra G4’e gelmişti.
G4’e geçileceği ilan edildi.
G2 ile G3’ü bulup Türkiye’ye getirmiş şirketler: Turkcell, Vodafone, Avea’nın genel müdürleri, sözcüleri, basındaki kalemleri; “ yatırımlar tamam. G4 için hazırız. İzin çıksın hemen G4’e geçelim, halkımız da zaten G4’ü bekliyor” diye bağırdılar.
Cumhurbaşkanı taş koydu.
G4’ü atlayalım.
Doğrudan G5’i tutalım.
Yoksa çöplük oluruz dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı, hemen “G5 Noktası” pozisyonu aldı ve “Cumhurbaşkanı’nın sözleri talimat niteliğinde. Kendisi yarı başkandır, yürütmenin başıdır. Söylediklerini önemsemeliyiz” diye haykırdı. Hangi G noktasına ulaşacağımızın kararını verip, ihaleyi açacak olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı, yemeden içmeden kesildi, ağzını kapattı, hiç konuşamadı. RTÜK Başkanı ise “G4’e geçelim ama bir gözümüz de G5’te olsun” diye nasihat kükredi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı ise “4.5 G ile 5 G arası bir yere dokunacağız” diye bilgi dolu(!) konuştu.

* * *

Ne oluyor?
Nedir bu şamata?
Nedendir bu kararsızlık?
Niçin her kafadan ayrı ses?
Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanı Yiğit Bulut, 15 mayıs Cuma günü gazetedeki köşesinden “Bu G2’ciler, bu G3’çüler yabancı teknoloji satarak bizi soydurdular. Şimdi yine aynı şeklide G4’ü getirerek milyar dolarları yurt dışına götürecekler. Sayın Cumhurbaşkanımızın adımı, G5’e geçerken tamamen yerli malzeme ile tesis edilen şebekelerin yolunu açtı ve doğal olarak Türkiye’ye satılacak “vadesi dolmak üzere olan malzemenin de” önünü kesti. Bugün savunma endüstrisinde lider olan bir şirketimiz ve iki yerli telekomünikasyon araştırma -geliştirme şirketimiz bu malzemenin tamamını üretmeye çok yakın...” diye yazarak ülkemizin “G Noktası Tuzakları” ile yüz yüze olduğunu fakat Cumhurbaşkanın adımı ile pis tuzağın aşıldığını ilan etti.
G4 İhalesi 3 ay ertelendi.

* * *

Şu sorular cevapsız kaldı:
Türkiye’yi kimler sömürdü?
Kimler sömürüye devam edecekti? G4’ün arkasındaki yabancı kim? G5’in arkasındaki yerli kim? Yiğit Bulut bunların isimlerini niçin vermiyor? Cumhurbaşkanı da bu konuda niçin açık konuşmuyor? Bugüne kadar Türkiye’yi sömürmekle suçlanan şirketler ise “ülkemizi çöplük yapacaklar... Bizi G4’e geçirip yine kazıklayacaklar” suçlaması karşısında niçin dut yemiş bülbül oldu, susuyorlar? G4’ü atlayalım G5’e geçelim diyenlerin de arkasında bir yabancı firma tuzağı mı var?
Çünkü bu 3 ay ertelenen ihale Ege Cansen’in, defalarca yazdığı gibi “içine vergi gömülmüş devlet imtiyazı satarak özel sektör aracılığıyla ülkenin dış borçlanması müzayedesinden” başka bir şey değil. 3 ay ertelenen müzayede ile özel sektörü aracı yaparak Türkiye’yi 3.2 milyar dolar daha borca sokacaklar.

Yüzyılın yalanı!

Deniz Feneri e.V davasının soruşturmasını yapan Alman savcılar, “yüzyılın merhamet soygunu” tanımlamasını yapmışlar ve Alman adaleti de soygunu yapanları mahkum edip hapse koymuştu. Türk Adaleti ise “Almanya, belgelerin orijinalini göndermedi” diyerek hemen hepsi iktidar yandaşı tüm sanıkları beraat ettirdi. Bu da yüzyılın yalanı oldu. Çünkü bu davanın görevden el çektirilen ilk savcıları Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdülvahap Yaren‘in 600’e yakın bağış makbuzu ve delilleri bizzat Almanya’ya giderek bizzat tutanakla aldıkları belgelendi.