Adama; “Sen nasıl paraşütçü oldun?” demişler. “Başka çarem yoktu... İki motorlu bir uçakta uçarken, ikisi de duruverdi motorların...” demiş.
Haydi görelim!
Meclis paraşütçü olacak.
Yere çakılmayacak.
Kriz çıkarmayacak.
Umutları tüketmeyecek.
Halkın 7 Haziran’da seçim sandığından dile getirdiği “Seçimle gelen, seçimle gitsin“ talebini iyi okuyacak. Geçmişin hesabını soracak. Yanlış kaynamış kemikleri kıracak. Yeniden doğru yerden kaynatacak. Tek adam olmaya niyet koymuş olanı Saray’ından “sarsıp-sallayıp- silkeleyip-kendine getirerek” atacak. Kuvvetler ayrımını ve parlamenter demokrasi kurumlarını yerli yerine yeniden oturtacak. Türk-Kürt kardeşliğini yüceltecek, Türkiye’yi böldürmeyecek, yoksulu gözetecek ve böylece Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “ülke uçuruma gitmesin diye darbe yaptık” demesine ortam hazırlamadan Türkiye’yi 4 yıl kazaya-belaya uğratmadan yönetecek, 4 yıl yönetemezse bile yeni bir seçime götürecek bir “seçilmişler koalisyonu” çıkaracak.
Haydi görelim.
Hoş başladı.

* * *

Yani umutlu başladı.
Seçilmiş milletvekilleri yeni Meclis’te yemin töreni günü tavırlarıyla bir derviş, bir Bektaşi, bir Yunus Emre hoşgörüsü sergilediler. Meclis kürsüsünde en yaşlı milletvekili Deniz Baykal ile Türkiye’yi bölmek üzere yola çıkmış Abdullah Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan yan yana oturuyorlardı. Merve Kavakçı’nın kız kardeşi yeni moda türbanıyla kendi yaşında laik yeni milletvekilleriyle birlikte “Atatürk için 1 dakikalık saygı duruşunda” bulunuyordu. Süryani, Ermeni, Roman milletvekilleri, feminist görüşlü, aktivist eylemlerden çıkıp gelmiş milletvekilleriyle aynı yemini ettikten sonra selamlaşıyor, tanışıyorlardı.
Kutuplaşma törpülenmişti.
Hiçbir kriz çıkmadı.
Hoşgörü şaha kalktı.
Sanki yeni bir enerji vardı.

* * *

Niçin olmasın? Enerjisini kutuplaşmaktan değil de karşısındakinin de hak-hukukundan alan ve son tahlilde “halkın ve Türkiye’nin sorunlarını çözmek için seçilmiş olan” 550 milletvekili parti liderlerini zorlayabilir.
Yüce Divan kurulur.
4 Bakan’ın rüşvet-yolsuzluk dosyaları Meclis’te aklanmıştı. Hesabı yeni Meclis’te sorulur.
Buradan başlanır.
Arkası gelir.
AKP milletvekilleri partilerinin üzerindeki “Tayyip Erdoğan gölgesinin” kaldırılmasını, HDP milletvekilleri partilerinin üzerindeki “PKK Kalaşnikofu gölgesini” ve MHP milletvekilleri ile CHP milletvekilleri de partileri üzerindeki “iktidar olacak oyu alamayan değişmez lider gölgesinin” kalkmasını isteyebilir.
Yapacak çok iş var.
Kabına sığmaz enerji istiyor. Yeni Meclis’in milletvekilleri bu enerjiyi sunabilir.
Başka çare yok.
Yeni Meclis mecbur.
Paraşütçü olacak.

Cüneyt Arcayürek!


Önce Güneş Gazetesi’nde sonra Cumhuriyet’te beraber çalışmıştık. Örnek alırdık. Şunun için: Ankara’da Başbakanlar, Cumhurbaşkanları, bakanlar ile birlikte oluyor, onlarla ilişki geliştiriyor fakat kalemini kullandırmadan ve kendi deyimiyle; “hep özgür kalarak” okurun bilmesi gereken haberleri yazabiliyordu. Bugün iktidara kim gelirse onlarla yakın ilişki kurup “bu borazan ilişkiyi haber diye yazanlara” hiç benzemiyordu. Hürriyet Gazetesi’nde Necati Zincirkıran‘ın Genel Yayın Müdürlüğü döneminde “ABD Başkanı Johnson’un Türkiye’yi ambargo ile tehdit eden ve bizim verdiğimiz NATO silahlarını kullanamazsınız” diyen mektubunu öğrenip yazarak; dönemin Türkiye başbakanı İsmet İnönü’nün “Yeni bir dünya düzeni kurulur. Türkiye de o yeni dünya düzeninde yerini alır” diyen dik duruşuna da ortam hazırlamıştı. Cüneyt Arcayürek, hayata gözlerini yumdu, ışıklar içinde yatsın. Allah rahmet eylesin.