Olay 1)
Adı, Refik Ali Uçarcı.
Mülkiye Başmüfettişliği’nden emekli oldu.
Hanefi Avcı’nın avukatı.
Cemaat medyası avukat Uçarcı’yı cezaevine attırmak için çok çabaladı; beceremedi.
Geçen cuma günü Odatv Davası vardı. Arada sohbet ettik; konu Cemaat’e yönelik operasyonlara geldi.
İsim vermek istemiyorum; Ankara’da Cemaat’e yönelik operasyonlarda çok çalışkan bir Polis Başmüfettişi’nden bahsetti.
Sonra ne olmuş dersiniz; Polis Başmüfettişi gece gündüz devlet içindeki Cemaat çeteleri üzerinde çalışırken taltif edilerek/ödüllendirilerek bir ilin emniyet müdürü yapılmış!
Avukat Uçarcı dedi ki, ‘’Osmanlı’dan beri bu böyledir; taltif edilerek pasifize edilir insanlar!’’
Cemaat çetesi üzerine çalışan polis başmüfettişi bir ile emniyet müdürü yapılarak araştırdığı dosyadan uzaklaştırılmıştı...
Olay 2)
Adı, Hüseyin Ersöz.
Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi davaların (Serkan Güner, Yiğit Akalın gibi) başarılı genç avukatlardan.
Odatv Davası’nın öğle arasında avukatım Hüseyin Ersöz’e, İstanbul Savcılığı tarafından başlatılan Cemaat Kumpası soruşturmasında müşteki olarak ne zaman ifade vereceğimi sordum. Çünkü, iki-üç aydır ne zaman gideceğimizi konuşuyorduk.
Avukat Ersöz dedi ki, ‘’Cemaat’e yönelik kumpas soruşturmasını yürüten savcı taltif edildi; İstanbul Başsavcıvekili yapıldı. Yenisinin atanmasını bekliyoruz.’’
Arka arkaya dinlediğim bu iki olay tesadüf olabilir mi?
Cemaat kumpaslarıyla ilgili araştırma yapan polislerin-savcıların taltif edilerek görevlerinden uzaklaştırılmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Her konuşmasında ‘’Paralel Yapı’’ ile mücadeleden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı oyalıyorlar mı? Kim bunlar?.. Amaçları ne?..

Ortak akıl


Hanefi Avcı, devletin sinir merkezlerine Cemaat’in nasıl sızdığını “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında yazdı.
Sohbet ettik. Yeni bir kitap hazırlığı içinde. “Tembelleştiğinden” yakındı; “daha ancak 80 sayfa yazabildim.”
Öyle diyor ama kitabından biliyorum ki, Hanefi Avcı araştırmalarında oldukça titiz; her cümlesi için günlerce araştırma yapıyor.
Ankara ve İstanbul’daki Cemaat’e yönelik kumpas soruşturmalarını sordum. Biliyorum ki, arkadaşları dün görevden alınan/uzaklaştırılan kimi meslektaşları bugün Emniyet’te önemli görevlere getirildi.
Sorum üzerine Hanefi Avcı yüzünü buruşturdu; “bir dağınıklık var” dedi. Birbirinden kopuk soruşturmalar yapılıyordu. Örneğin, polis başmüfettişlerinin yaptığı soruşturmaları/araştırmaları savcılar bilmiyordu!
“Paralel Yapı”yı soruşturan kimi savcılar arasında bile kopukluk vardı. Yani...
Soruşturmanın “ortak aklı” yoktu! Dağınıklık buradan kaynaklanıyordu.
Bir diğer sıkıntı ise, eline dosyayı alan soluğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında alıyordu! Bu soruşturmaların sağlığını tehdit ediyordu; kaos yaratıyordu.
Hanefi Avcı’ya “ne yapılmalı” diye sordum.
Tüm soruşturmaların/araştırmaların bir merkezden yürütüleceği bir yapı’nın oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. “Tüm bilgiler burada toplanmalı; neler yapılacağı buradan tespit edilmelidir.”
Yani “ortak akla” işaret etti. Tüm dünyada bu tür soruşturmaların oluşturulan komiteler tarafından yürütüldüğüne dikkat çekti.
Peki, böyle bir komite neden kurulmuyordu?
Aslında, düşünülüyormuş ama bir türlü harekete geçilemiyormuş!
Neden bu derece bir yavaşlık olduğunu Hanefi Avcı da bilmiyordu! İlginç...

Kod adı, Da­yı


Adı, Can Öz­çe­lik.
Son dö­ne­min ba­şa­rı­lı-ça­lış­kan mu­ha­bir­le­rin­den.
Ki­ta­bı çık­tı; “­Ka­inat İma­mı Fet­hul­lah Gü­len; Kod Adı, Da­yı.” (Des­tek Ya­yın­la­rı)
Ki­tap­ta, Gü­le­n’­in kod adı­nın “­Da­yı­” ol­ma­sı; Er­do­ğa­n’­ı Ce­ma­at has­ta­ne­sin­den MİT Müs­te­şa­rı Ha­kan Fi­da­n’­ın kur­tar­dı­ğı; sav­cı­lık dos­ya­sın­da şüp­he­li ola­rak bu­lu­nan 44 ki­şi­lik lis­te­de­ki isim­le­rin kim­ler ol­du­ğu gi­bi il­ginç bil­gi­ler var.
Be­nim il­gi­mi; İs­tan­bul sav­cı­lı­ğı elin­de­ki so­ruş­tur­ma dos­ya­sın­da bu­lu­nan Ce­ma­at’­in TSK için­de­ki fa­ali­yet­leriy­le il­gi­li bil­gi­ler çek­ti.
Bir dö­nem Ce­ma­at ya­pı­lan­ma­sı için­de yer alan ta­nık Sey­ful­lah Ek­me­n’­in ifa­de­si­ne gö­re, as­ke­ri okul­la­ra so­ka­cak­la­rı öğ­ren­ci­ler ko­nu­sun­da çok has­sas dav­ra­nı­lıyor­du. Ör­ne­ğin, gö­zün­den ra­hat­sız olan bir öğ­ren­ci­yi ce­ma­at has­ta­ne­sin­de bi­le ame­li­yat et­tir­mi­yor­lardı; “i­liş­ki or­ta­ya çık­ma­sı­n” di­ye! Ce­ma­at­çi su­bay­lar, Ce­ma­at men­su­bu ba­şı açık kız­lar­la ev­len­di­ri­li­yor­du!
Mal­te­pe As­ke­ri Li­se­si öğ­ren­ci­si ta­nık Mus­ta­fa Soy­sal, sav­cı­la­ra ba­şın­dan ge­çen­le­ri an­la­ta­rak Ce­ma­at’­in TSK’­ya sız­ma ça­lış­ma­la­rı hak­kın­da bil­gi­ler ver­di. “­İm­ti­han­lar­da so­ru­lan so­ru­la­rı ez­ber­let­ti­ler, mü­la­kat­ta ne­ler ya­pa­ca­ğı­mı­zı an­lat­tı­lar. Mu­rat Ya­nık ile bir­lik­te im­ti­ha­nı ka­za­nıp İz­mi­r’­e gel­dik.”
Bir dö­nem Fet­hul­lah Gü­le­n’­e bir­lik­te ki­tap ya­za­cak ka­dar ya­kın olan La­tif Er­do­ğan şöy­le ifa­de ver­di: “­Fet­hul­lah Gü­len ta­ra­fın­dan dev­re­ye he­nüz so­kul­ma­yan güç as­ke­ri­ye için­de­ki ya­pı­lan­ma­dır. Bu ya­pı­lan­ma kü­çüm­se­ne­cek bir ya­pı­lan­ma de­ğil­dir. 40 yıl­dır as­ker için­de çok cid­di ça­lış­ma­lar ya­pıl­dı­ğı­nı bi­li­yo­rum. O dö­nem öğ­ren­ci ev­le­rin­den ye­ti­şe­rek as­ke­ri ku­rum­la­ra su­bay-ast­su­bay-uz­man ça­vuş-si­vil me­mur sta­tü­sün­de yer­leş­ti­ri­len şa­hıs­lar şu an ku­rum içe­ri­sin­de be­lir­li bir mer­te­be­ye ulaş­mış­lar­dır.”
25 yıl Ce­ma­at için­de kal­mış Prof. Dr. Ah­met Ke­leş so­ruş­tur­ma dos­ya­sı­na gi­ren ifa­de­sin­de as­ke­ri ya­pı­lan­ma­dan sık­ça bah­set­ti: “­As­ke­ri­ye­nin için­de Fet­hul­lah Ho­ca­’nın em­riy­le ‘bir gün tank­la­rı yü­rü­te­ce­ği­z’ di­ye bek­le­yen ki­şi­ler var. Ha­va ve De­niz Kuv­vet­le­ri ce­ma­at ya­pı­lan­ma­sı­nın da­ha çok yer­leş­ti­ği yer­ler­dir.”
Uzat­ma­ya­yım, ki­tap­ta ay­rın­tı­lar var.
Ge­nel­kur­may es­ki Baş­ka­nı İl­ker Baş­buğ, Cnntür­k’­te Ah­met Ha­ka­n’­a, “­bi­zim içi­miz­de de ha­in­ler va­r” de­miş­ti.
Pe­ki...
TSK için­de ne­den hâ­lâ “­Pa­ra­lel Ya­pı­” so­ruş­tur­ma­sı ya­pıl­mı­yor?
Or­du için­de­ki Ce­ma­at­çi­le­ri kim­ler ko­ru­yor?
Ve:
Ce­ma­at as­ke­ri dar­be mi plan­lı­yor?
TSK’­da­ki genç Ce­ma­at­çi Su­bay­lar ra­hat­sız mı?