Türk si­ya­se­ti­nin “Ço­ban Sü­lü­”sü, 9. Cum­hur­baş­ka­nı Sü­ley­man De­mi­rel dün ve­fat et­ti.
Mer­hum si­ya­set ta­ri­hi­mi­zin en çok as­ke­ri dar­be­si­ne ma­ruz ka­lan li­de­riy­di. Ay­rı­ca çok ağır bi­çim­de eleş­ti­ril­me­si­ne, sa­yı­sız ka­ri­ka­tü­rü ya­pıl­ma­sı­na kar­şın, ga­ze­te­ci­le­re kız­maz ve ko­lay ko­lay da­va aç­maz­dı. Med­ya pat­ron­la­rı­nı teh­dit ede­rek kö­şe ya­zar­la­rı­nı kov­dur­maz­dı. Ver­gi de­ne­ti­mi­ni dev­le­tin in­ti­kam ve in­faz ara­cı ola­rak kul­lan­maz­dı.
Çok ze­kiy­di, şa­ka­cıy­dı, ha­fı­za­sı müt­hiş­ti ve hoş­gö­rü­lüy­dü.
Dur­ma­dan okur­du. Bu ne­den­le ça­lış­ma ma­sa­sı hep ki­tap­lar­la do­lu olur­du.
İçin­den çı­kıl­maz gi­bi gö­rü­nen so­run­lar kar­şı­sın­da “De­mok­ra­si­ler­de ça­re­ler tü­ken­me­z” ya da  “Yollar yü­rü­mek­le aşın­ma­z” gi­bi ta­ri­he ge­çen ken­di­ne öz­gü söz­ler
söy­ler­di.
* * *
Mer­hum Özal, 12 Ey­lül as­ke­ri dar­be­si­nin De­mi­rel, Ece­vit, Er­ba­kan ve De­niz Bay­kal gi­bi ön­de ge­len po­li­ti­ka­cı­la­rı­na koy­du­ğu si­ya­set yap­ma ya­sa­ğı­nı, 1987 yı­lın­da Mec­li­s’­e ge­tir­me­yip, re­fe­ran­du­ma gö­tür­müş­tü.
De­mi­rel ya­sak ne­de­niy­le ka­mu­oyu­na açık­la­ma ya­pa­mı­yor ama söy­le­dik­le­ri ga­ze­te sü­tun­la­rın­da “Bir Bi­le­n” kod adıy­la yer alı­yor­du.
O sü­reç­te “Bir Bi­le­n” de­yi­mi çok po­pü­ler ol­muş­tu.
Re­fe­ran­dum­da halk yüz­de 52 oy­la bu ya­sa­ğı kal­dı­rın­ca, An­ka­ra Gü­niz So­ka­k’­ta­ki ün­lü evin­de Hür­ri­yet ga­ze­te­si için bir rö­por­taj yap­mış­tım.
Rö­por­ta­jı bi­ti­rip ve­da­la­şır­ken, ka­pı­da hiç unu­ta­ma­dı­ğım şu yo­rum­da bu­lun­muş­tu:
“Be­nim en bü­yük ha­tam, za­ma­nın­da Öza­l’­ı öne çı­kar­mam­dır! Onun da en bü­yük ha­ta­sı, bi­zim ya­sak­la­rı­mı­zı Mec­li­s’­te kal­dır­mak ye­ri­ne, re­fe­ran­du­ma sun­ma­sı­dır. Eğer ya­sak­la­rı­mı­zı Mec­li­s’­te kal­dır­mış ol­say­dı, biz si­ya­set sah­ne­sin­den çe­kil­mek zo­run­da ka­lır­dık. Çün­kü ica­zet­le, izin­le si­ya­set ola­maz!..”
* * *
Ga­ze­te­ci­lik ya­şa­mım­da Sü­ley­man De­mi­re­l’­in ya­kın­la­rı, ör­ne­ğin kar­deş­le­ri ve ye­ğen­le­riy­le il­gi­li bir­çok ha­ber yap­tım. Bun­la­rın ço­ğu bel­ge­li yol­suz­luk ha­ber­le­riy­di. Ba­sın şe­hi­di, bü­yük so­ruş­tur­ma­cı ga­ze­te­ci Uğur Mum­cu, Tür­ki­ye­’nin ilk ha­ya­li ih­ra­ca­tı­nı ye­ğe­ni­nin yap­tı­ğı­nı or­ta­ya çı­ka­rın­ca, Yah­ya De­mi­rel so­lu­ğu İs­viç­re­’de al­mış­tı. Ora­da da boş dur­ma­yıp, sun­ta işin­de­ki akıl ho­ca­sı Eli­a Ben­ye­ş’­le ha­ya­li ih­ra­ca­ta de­vam edin­ce, Hür­ri­yet için İs­viç­re­’ye gi­dip, bü­yük yan­kı ya­pan so­ruş­tur­ma dos­ya­la­rı ha­zır­la­mış­tım.
So­nuç­ta Yah­ya De­mi­rel ya­sa dı­şı iş­le­ri ne­de­niy­le hü­küm gi­yip, ce­za­evi­ne gir­miş­ti.
* * *
Ba­tık  Ege­ban­k’­ı  hor­tum­la­mak­tan mah­kum olan ve de­mir par­mak­lık­la­rın ar­dın­da ya­tan di­ğer ye­ğe­ni Mu­rat De­mi­rel hak­kın­da da, Are­na Prog­ra­mı­’n­da bir­çok ha­ber yap­tık. Bi­lin­me­yen bir yı­ğın ger­çe­ği or­ta­ya çı­kar­dık.
Faz­la ay­rın­tı­ya gir­me­den sa­de­ce şu ka­da­rı­nı söy­le­ye­yim:
Mu­rat De­mi­re­l’­in ka­ra pa­ra cen­ne­ti olan Cay­man Ada­la­rı­’n­da aç­tı­ğı bir giz­li ban­ka he­sa­bı­nın cüz­da­nı­nı bu­lup, o gü­ne ka­dar  bun­dan hiç ha­be­ri ol­ma­yan dev­le­te, ya­ni TMSF’­ye tes­lim et­tik.
TMSF’­nin baş­lat­tı­ğı ulus­larara­sı hu­ku­ki ta­kip sü­re­ci so­nu­cun­da, he­sap­ta­ki 22 mil­yon do­lar Tür­ki­ye­’ye ge­ti­ril­di ve Ha­zi­ne­’ye ge­lir ola­rak kay­de­dil­di.
* * *
Me­rak­lı­sı say­fa­lar do­lu­su di­ğer ha­ber­le­ri­mi­zi ar­şiv­den bu­lur ve okur.
İç­ten­lik­le söy­le­me­li­yim ki ge­rek bu ha­ber­le­rin ha­zır­lan­ma­sı, ge­rek­se ya­yım­lan­ma­sın­dan son­ra, dö­ne­min muk­te­di­ri olan Sü­ley­man De­mi­re­l’­den en ufak bir bas­kı ve mü­da­ha­le gör­me­dik. Te­le­fon­la­rı­mız din­len­me­di, is­tih­ba­rat­çı­lar pe­şi­mi­ze ta­kıl­ma­dı. O ve­ya adı­na ko­nu­şan bir yet­ki­li, ko­vul­ma­mız için pat­ron­la­rı­mı­zı as­la ara­ma­dı.
Kar­şı­laş­ma­la­rı­mız­da da şa­kay­la ka­rı­şık si­tem da­hi et­me­di.
Ül­ke yö­ne­ti­min­de ku­şak­lar bo­yu söz sa­hi­bi olan De­mi­re­l’­in ha­ta­la­rı yok muy­du? El­bet­te var­dı. Hem de çok var­dı.
Ama bun­la­rın tü­mü açık­ça tar­tı­şıl­dı ve ka­mu­oyu­nun vic­da­nın­da­ki ye­ri­ni al­dı.
* * *
Bir de gü­nü­mü­ze ba­kar mı­sı­nız?.
Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de­ki tüm yol­suz­luk top­la­mın­dan faz­la­sı­nın AKP ik­ti­da­rın­da ol­du­ğu öne sü­rü­lü­yor ama, yol­suz­lu­ğun “Y”­sin­den bah­se­den ga­ze­te­ci­ler iş­le­rin­den ko­vul­duk­la­rı gi­bi, da­va yağ­mu­ru kar­şı­sın­da ka­lı­yor.
Bı­ra­kın te­le­fon­la­rı­nın din­len­me­si­ni, so­luk alış­la­rı da­hi iz­le­ni­yor.
Yol­suz­luk ha­be­ri yap­ma ce­sa­re­ti­ni gös­te­ren ha­ber­ci­ler öy­le­si­ne bas­kı­ya, hat­ta lin­çe uğ­ru­yor ki, on­la­rın baş­la­rı­na ge­len, piş­miş ta­vu­ğun da­hi ba­şı­na gel­mi­yor!
* * *
O ne­den­le ve­fa­tı­nın ar­dın­dan 9. Cum­hur­baş­ka­nı Sü­ley­man De­mi­re­l’­i sev­gi ve say­gıy­la anı­yo­rum.
Al­lah rah­met ey­le­sin, tak­si­ra­tı­nı af­fet­sin.
Acı­lı ya­kın­la­rı­na ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.