İs­tan­bu­l’­da Ka­ra­güm­rük ney­se, İz­mi­r’­de de Eş­ref­pa­şa odur.
Or­ta hal­li ve dar ge­lir­li in­san­la­rın ya­şa­dı­ğı, ka­ba­da­yı­la­rıy­la ün­lü bu semt­ler­de ar­ka­daş­lık, dost­luk ve ma­hal­le da­ya­nış­ma­sı pa­za­ra ka­dar de­ğil, me­za­ra ka­dar­dır!..
Da­ra­cık so­kak­la­rın­da bir­bi­ri­ne omuz ver­miş es­ki ev­ler ve­ya se­fer­ta­sı ben­ze­ri kü­çü­cük da­ire­ler­den olu­şan apart­man­lar­da ya­şa­yan­lar için tüm acı­lar ve sı­kın­tı­la­rın ya­nı sı­ra, en­der ola­rak ka­pı­yı ça­lan mut­lu­luk­lar ve dün­ye­vi zen­gin­lik­ler de, bir­bir­le­riy­le cö­mert­çe pay­la­şıl­mak için­dir...

* * *

Eş­ref­pa­şa­’da, ha­ya­tın tüm güç­lük­le­riy­le bo­ğuş­ma­yı ka­bul­le­ne­rek bu­nu bir ya­şam bi­çi­mi ola­rak be­nim­se­miş in­san­la­rın ya­şa­dık­la­rı ar­ka so­kak­la­rın ara­sı­na sı­kış­mış bir park var:
“U­ğur Dün­dar Onur­lu Ya­şam Par­kı...”
Azi­zi­ye Ma­hal­le­si­’nin es­ki muh­ta­rı İb­ra­him Pa­mu­k’­un öne­ri­siy­le, ge­çen dö­nem Ko­nak Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı ya­pan mes­lek­ta­şım Ha­kan Tar­tan ta­ra­fın­dan oluş­tu­ru­lan bir park...
As­lın­da “par­k” de­mek ne ka­dar doğ­ru bi­le­mi­yo­rum, çün­kü avuç içi bü­yük­lü­ğün­de, da­ra­cık bir alan­dan iba­ret!
Gök­yü­zü­ne de­ğe­cek­miş iz­le­ni­mi­ni ve­ren upu­zun ve bu ne­den­le müt­hiş şa­şır­tı­cı 4-5 pal­mi­ye ağa­cı­nı bir ya­na bı­ra­kır­sak, ye­şil­lik adı­na da pek bir şey yok.
Bu gö­rü­nü­müy­le de park­tan çok, be­lir­li bir ya­şam çiz­gi­si­ne mah­kum edil­miş in­san­la­rın vol­ta at­ma­la­rı için ya­pıl­mış bir yer iz­le­ni­mi­ni ve­ri­yor!
Ama bi­na­la­rın ku­şat­tı­ğı bu mi­ni­cik boş­luk bi­le ço­cuk­lar için ha­ya­ti önem ta­şı­yor.
Zi­ra ai­le­le­ri­nin göz­le­ri önün­de oyun­lar oy­na­ya­rak kö­tü alış­kan­lık­la­ra ka­pıl­mak­tan ve bi­raz öte­de ken­di­le­ri­ni bek­le­yen uyuş­tu­ru­cu tu­zak­la­rı­na düş­mek­ten bu park sa­ye­sin­de kur­tu­lu­yor­lar.

* * *

İz­mi­r’­e yer­leş­tik­ten son­ra, her yıl­ba­şı ön­ce­sin­de Onur­lu Ya­şam Par­kı­’na gi­dip, ma­hal­le­nin ço­cuk­la­rıy­la ko­nu­şu­yor ve elim­den gel­di­ğin­ce on­la­rı mut­lu et­me­ye ça­lı­şı­yo­rum.
Ön­ce­ki gün, ga­ze­te­ci dos­tum Atil­la Köp­rü­lü­oğ­lu ile bir­lik­te yi­ne ora­day­dık.
Kü­çük­ler­le bu­luş­ma­dan ön­ce ko­nuş­tu­ğu­muz Muh­tar Emin Bu­dul­ga­n’­dan, şu an­da sa­de­ce Azi­zi­ye Ma­hal­le­si­’n­de 478 Su­ri­ye­li­’nin ya­şa­dı­ğı­nı öğ­ren­dik. Bun­lar ka­yıt­lı olan­lar... Bir de ka­çak ya­şa­yan­la­rı dü­şü­nün...
Park­ta oy­na­yan Su­ri­ye­li ço­cuk­lar­la da dert­leş­tik. Ta­lih­siz ço­cuk­lar 2-3 yıl­dır oku­la gi­de­me­dik­le­ri­ni, sağ­da sol­da ça­lı­şa­rak (!) ai­le­le­ri­ne yar­dım­cı ol­duk­la­rı­nı söy­le­di­ler.
Ne iş yap­tık­la­rı­nı sor­du­ğu­muz­da da “Ne bu­lur­sak ya­pı­yo­ruz abi­” de­di­ler.

* * *

16 ya­şın­da­ki Su­ri­ye­li sı­ğın­ma­cı Ah­med Me­sa­ni ve ai­le­si, iki bu­çuk ay ön­ce, Ha­le­p’­ten ka­çıp Ga­zi­ante­p’­e, ora­dan da İz­mi­r’­e gel­miş­ler.
Sı­nı­rı geç­mek için çok pa­ra ver­miş­ler!
Umut­suz, ha­yal­siz, ne ya­pa­ca­ğı­nı bi­le­mez hal­de­ki Ah­me­d’­le ko­nu­şur­ken, zih­ni­me “Tay­yip Er­do­ğan em­per­ya­liz­min tu­za­ğı­na düş­me­yip -Be­şar Esa­d’­ın bir an ön­ce git­me­si için- Su­ri­ye kri­zi­ne ba­lık­la­ma dal­mak ye­ri­ne, Tür­ki­ye­’nin coğ­raf­ya­mız­da­ki bü­yük gü­cü­nü ve say­gın­lı­ğı­nı kul­la­na­rak ara­bu­lu­cu bir rol üst­len­sey­di, aca­ba bu genç Onur­lu Ya­şam Par­kı­’n­da ta­nık ol­du­ğu­muz onur­suz­lu­ğu ya­şa­ma­ya mah­kum olur muy­du?” so­ru­su yer­le­şi­ver­di.
Ta­bii ol­maz­dı...
Ay­rı­ca Rey­han­lı­’dan baş­la­ya­rak yüz­ler­ce ma­sum in­sa­nı­mı­zın ha­ya­tı­nı kay­bet­ti­ği o kor­kunç kat­li­am­la­rın hiç­bi­ri ya­şan­maz­dı. Mil­yon­lar­ca Su­ri­ye­li va­tan­la­rı­nı terk edip ölüm yol­cu­luk­la­rı­na çık­maz, mi­ni­cik be­bek­ler az­gın de­niz­ler­de can ver­mez­ler­di. Sı­nır­la­rı­mız yol ge­çen ha­nı­na dön­mez, so­kak or­ta­sın­da ka­fa ke­sen, ço­cuk yaş­ta­ki kız­la­ra gö­zü­nü kırp­ma­dan te­ca­vüz eden sa­pık­lar­ca kev­gi­re çev­ril­mez­di. Sı­nır kent­le­ri­miz IŞİD de­ni­len ca­na­var­lar top­lu­lu­ğu­na te­rö­rist dev­şir­me mer­kez­le­ri ha­li­ne gel­mez­di.
Kı­sa­ca­sı “fe­la­ke­t” söz­cü­ğüy­le ta­nım­la­nan tüy­ler ür­per­ten kat­li­am­la­rın ve vah­şi sal­dı­rı­la­rın hiç­bi­ri ya­şan­maz­dı.

* * *

Ay­nı şe­kil­de sırf se­çim ve re­fe­ran­dum dö­nem­le­ri­ni ça­tış­ma­sız­lık or­ta­mın­da ge­çi­re­bil­mek için eli si­lah­lı te­rör ör­gü­tüy­le pa­zar­lık ma­sa­sı­na otu­rul­ma­mış, ka­pa­lı ka­pı­lar ar­dın­da söz­ler ve­ril­me­miş, bu sü­reç­te PKK’­nın kent­le­ri­mi­zi cep­ha­ne­lik ha­li­ne ge­tir­me­si­ne göz yu­mul­ma­mış, ope­ras­yon ya­pa­cak gü­ven­lik güç­le­ri­nin eli ko­lu bağ­lan­ma­mış, ko­mu­tan­lar ve po­lis şef­le­ri AKP va­li­le­ri­nin ka­nun­suz emir­le­ri­ne uy­mak zo­run­da bı­ra­kıl­ma­mış ol­sa­lar­dı, bun­ca şe­hit ve­ri­lir miy­di? Kent­le­ri­miz sa­vaş alan­la­rı­na dö­ner miy­di? Haf­ta­lar­ca so­ka­ğa çık­ma ya­sak­la­rı ilan edi­lir miy­di? Kü­çü­cük ço­cuk­lar ve ma­sum in­san­lar ne­re­den gel­di­ği bi­lin­me­yen kur­şun­lar­la kim vur­du­ya gi­der­ler miy­di? Bin­ler­ce yurt­ta­şı­mız do­ğup bü­yü­dük­le­ri top­rak­la­rı terk
eder­ler miy­di?..

* * *

Sev­gi­li okur­la­rım,
Ye­ni yı­la gi­rer­ken si­zi da­ha faz­la ka­ram­sar et­mek is­te­mi­yor ve sa­tır­la­rı­ma bü­yük şa­ir Na­zım Hik­me­t’­in şu di­ze­le­riy­le son ve­ri­yo­rum:
“U­mut bin­bir ayak­lı,
Umut gü­neş­te sak­lı,
Umut eden­ler hak­lı,
Umut in­sa­nın hak­kı!..”

* * *

Her şe­ye rağ­men ye­ni yıl­da umu­du­mu­zu yi­tir­me­ye­ce­ğiz ve Zi­ya Os­man Sa­ba­’nın de­di­ği gi­bi “bü­tün mu­ci­ze­le­rin müm­kün ol­du­ğu­nu­” unut­ma­ya­ca­ğız...