Moda dünyasının önemli marka isimlerinden biri olan Tom Ford, 2009 yılında çok zarif bir filme imza attı. “Tek Başına Bir Adam” (A Single Man) hikayesinin duygusu, inceliği ve kusursuz sinematografisiyle o yılın en iyi filmlerinden biriydi. O tarihten beri Ford’un çekeceği ikinci film merakla bekleniyordu. Yönetmen sonunda yine bir roman uyarlamasıyla karşımıza çıktı. “Gece Hayvanları” uyarlandığı roman (Austin Wright’ın “Tony ve Susan” adlı kitabı) gibi enteresan bir hikaye kurgusuna sahip. Bir sanat galerisi sahibi olan Susan büyük bir hayal kırıklığı içindedir. Her şeyin içinin boşaldığı, ruhsuz bir çöp kültürünün içinde hapis kaldıklarını düşünmeye başlamıştır artık. Oysa bir zamanlar ‘daha dolu hislerle yaşadığı’ bir fırsatı elinin tersiyle itmiştir. 19 yıl önce, aşk evliliği yaptığı, yazar olmak isteyen kocası Edward’dan boşanmıştır. Üstelik onu çok kötü bir şekilde ortada bırakmıştır. 19 yıl sonra, Edward ona nihayet yazabildiği ilk romanı “Gece Hayvanları”nın prova nüshasını gönderir. Susan daha paketi açarken kağıt kesiği yüzünden parmağını kanatır. Nitekim okuyacağı kitap onun ruhunu zedeleyecek ve içini kanatacak bir tecrübe olacaktır.

gece_hayvanlari_1

Film bize hem Susan’ın hayatını ve geçmişini hem de Edward’ın kitabındaki olayları içiçe geçmiş bir kurguyla sunuyor. Edward’ın kitabında, bir matematik profesörü olan Tony Hastings, ergen kızı ve karısıyla bir gece yolculuğuna çıkmıştır. Önlerini üç genç adam keser ve sonrasında yaşanan vahşetin ardından Tony’nin intikam hikayesi de başlar.
Tony’nin bu acılı intikam hikayesi aslında Edward’ın Susan ile yaşadıklarının bir yansımasıdır. Hem kendisine dair bir özeleştiri hem de eski karısına karşı bir veryansındır. Susan kendi yaşadıklarının çok dışında olaylar okuyor olsa da Edward’ın iç dünyasında bir yolculuğa çıktığının ve bu yolculuk sırasında kendi hataları ve korkularıyla da yüzleştiğinin farkına varacaktır.

Susan’ın en büyük korkusu, her şeyiyle eleştirdiği annesi gibi olmaktır ama annesinin bu konuda bütün kadınları kapsayan oldukça manidar bir sözü vardır: “hepimiz yaşlandıkça giderek annelerimize benzeriz”. Edward’ın altbenliği de yazdığı romandaki Tony’dir, normal karşılanabilecek kimi cesaretsizlikleri (o intikamcı bir Hollywood filmi kahramanı değildir!) küçümsenmektedir ve ezilmesine neden olur. Edward için de sıklıkla dile getirilen ‘tatlı hassas’lığı bir zayıflık ve güvensizlik olarak yorumlanır çevresinde, amacına yeterince ‘adanmış’ ve hırslı görünmemesi yüzünden de karısı tarafından cezalandırılır adeta. Edward yazdığı romanla Susan’a ve onun gibilere bir cevap veriyordur aslında.
İçinde dolaştığı insan ruhunun kılcal damarlarında kaybolmadan yolunu buluyor film, 'hissederek yaşama'nın giderek daha çok cesaret gerektiren bir meseleye dönüştüğünü sert, tavizsiz ve hipnoz edici bir üslupla anlatmayı başarıyor Tom Ford. Susan rolünde Amy Adams, Edward/Tony olarak izlediğimiz Jake Gyllenhaal ve Tony’e yardımcı olan yerel polis karakterinde tüyleri diken diken eden Michael Shannon’ın kusursuz performansları ise bizi hiç şaşırtmıyor artık. Bu oyuncular rol aldıkları her filme büyük değerler katmayı sürdürüyorlar. Laura Linney’in Susan’ın annesi olarak izlediğimiz tek sahnelik oyunu da büyüleyici ayrıca.

Eleştirilebilecek birkaç noktası yok değil filmin, mesela tenkit ettiği Los Angeles modern sanat çevresini bir parça fazla garipleştirip, dozu bir miktar kaçırıyor. Ama ustaca kurulmuş gerilim tonu, tedirginlik yaratan atmosfer tasarımıyla kaliteli bir sinema deneyimi yaşatıyor “Gece Hayvanları”.

4 yıldız
Gece Hayvanları
Yönetmen: Tom Ford
Oyuncular: Amy Adams, Jake Gyllenhaal, Michael Shannon
116 dakika, 15+

Çocuk Yetiştirmek Cesaret İster

Ülkemizde “Çocuk Büyütme Rehberi” adıyla DVD’si çıkan, 2013 yapımı popüler Meksika filmi “Instructions Not Included”, Hollywood’dan önce bizde uyarlandı...

2013 yapımı “Çocuk Büyütme Sanatı”nda, daldan dala konan çapkın bir adama günün birinde kapısında biten eski sevgililerinden biri, babası olduğunu söylediği küçük bir kız bebeğini bırakır ve gider. Günlerini aylaklık yaparak geçirmeye alışmış bu tropik iklim çapkını bir anda baba olur böylece. Kızını tek başına büyüttüğü yıllarda, babasından miras kalan ‘korkuyla mücadele’sini bundan sonra en üst perdeden yaşar. Hatta bu uğurda kendisini en büyük tehlikelere atmaktan hiç çekinmez. Aslında çağımızda çocuk yetiştirmek başa çıkılması en zor mücadelelerden biridir. Korkular ve kaygılar içinde bu işin altından kalkabilmek eskisinden daha da zor bu zamanda.

sen_benim_herseyimsin

Bu pencereden filme bakınca ortada güzel bir amaç ve iyi bir hikayenin ucu var ancak ülkesinde çok beğenilen bu Meksika filmi topu taça atan bir yapımdı. Uzun süresine rağmen ne ilk yarısındaki komedinin ne de son yarısındaki dramın hakkını verebilen bir senaryoya sahipti. Ana akım sinemamızın başarılı yönetmenlerinden biri olan Tolga Örnek’in uyarladığı “Sen Benim Herşeyimsin”in ise o filmin kimi sorunlarını aynen taşıyıp, bazı sorunlarını ise çözebilmiş olduğunu söylemek mümkün. Bir defa Tolga Çevik’in hikayenin ana karakteri olan Sedat’ı üstlenmesi en doğru adımlardan biri. Çevik iyi bir komedyen ve dramatik performanslar da verebilecek yetenekte bir oyuncu. Onun potansiyelini doğru kullanacak hamlelerle hikayenin geliştirilmesi gerekir. Nitekim birçok yerde bu yapılmış. Oyuncunun orijinal filmin oyuncusu Eugenio Derbez’den daha komik olduğunu söylemek mümkün. Cengiz Bozkurt’un menajer rolünde dahil edilmesi de çok doğru bir cast adımı.
Orijinal filmde küçük kızın annesi başka bir kadınla sevgili olarak dönüyordu ve bunun filme pek bir katkısı olmuyordu açıkçası. Örnek’in bu lüzumsuz hamleden kurtulması muhafazakarlık değil doğru bir tercih bence. Ancak Sedat’ın dublörlüğünü, kızıyla yaşadığı acemilikleri daha keyifli hale getirmesi mümkündü. Zaten hikayenin mizahı annenin tekrar dönüşüyle iyice zayıflıyor, kendi türünün en iyilerinden biri olan “Kramer Kramer’e Karşı”nın sularına dalıyor. Orijinal filmde de sorun yaratan bu iki uç arasındaki büyük ritm düşüşüne bir çare bulunamamış. Bu düşüşü hissettirmemek adına küçük kızın anneyle ilgili hayalleri animasyon bölümlerle renklendiriliyordu. Bizdeki animasyon kısımlar ise maalesef ondaki kadar sevimli bir mantıkla ele alınmamış. Belki de fazla çocuksu olması istenmedi.

Gelgelelim keşke daha fazla olsaydı dediğimiz bazı anlamlı göndermeler de aralara serpiştirilmiş. Mesela Sedat’ın da içinde olduğu bir Osmanlı dizisindeki ‘şehrazat boğdurma’ sahnesindeki gibi zeki dokundurmalar daha çok olmalıydı.
Her şeye rağmen ebeveyn olmanın zorlukları ve sorumlulukları üzerine düşündüren bir film yapmak, sadece voliyi vurma amaçlı sulu sepken komedi yapmaktan çok daha değerli ve önemli bir üretim..

3 yıldız
Sen Benim Herşeyimsin
Yönetmen: Tolga Örnek
Oyuncular: Tolga Çevik, Melis Birkan, Cengiz Bozkurt
107 dakika, 7+

BUNLAR DA VAR!

ask_mektuplari_1

AŞK MEKTUPLARI
Tutku dolu bir aşkın peşine düşmüş Gabrielle adlı genç bir kadının, hayal kırıklıklarıyla dolu hüzünlü hikayesi.. Aslında hedefi şaşırtan ve Gabrielle’in arzusunun sadece seksmiş gibi sunan ilk kısımları olmasa daha iyi bir film olabilirmiş... Başrolünde izlediğimiz Fransız aktris Marion Cotillard’ın karizmatik ve duygu dolu performansı ise ister istemez ön plana çıkmakta. 3,5 yıldız

cilgin_ofis_partisi

ÇILGIN OFİS PARTİSİ
Bir teknoloji şirketinin Chicago şubesi şirket CEO’su (Jennifer Aniston) tarafından tam da Noel öncesinde kapatılmak üzeredir. Büyük ve çılgın bir yılbaşı partisi her şeyi düzeltebilecek midir acaba? “Felekten Bir Gece”nin izinden gidip mantıklı veya dramatik bir düzen kurmadan bol gürültülü skeçlerle sadece güldürmeyi hedefliyor. Birkaç iyi espri dışında çok da etkili olduğu söylenemez... 2 yıldız