İngiltere’deki referandumda, Türkiye aleyhtarlığı yapanlar kazandı.
İngiliz halkını “Eyvah! Türkler gelir! Biz kaçalım!” diye hem aldattılar, hem korkuttular.
İngiltere Başbakanı David Cameron:
“Türkiye 3 bin yılından önce Avrupa Birliği’ne giremez, korkmaya gerek yok” diye güvence verdi ama İngiliz halkının korkusunu gideremedi.
Birinci sayfadaki TOKMAK-1 sütunumda anlattığım gibi, referandumda Türk ve Türkiye düşmanlığı yapanların başında eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson geliyordu.
Haini de, kahramanı da bol olan bir milletiz biz...
Hainlerimizin en ünlülerinden biri, Osmanlı Hükümeti’nde İçişleri Bakanlığı yapan gazeteci Ali Kemal idi. Adı tarihe “Büyük hain” olarak geçti.
Boris Johnson da Ali Kemal’in torunudur.
Dedesi Türk olduğu halde, Türk düşmanlığı yapan Boris Johnson’un aşağılık tavrı bana eski yıllardaki o acı olayları bir kez daha hatırlattı.

*  *  *

1918’de, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik olarak çıkmıştık. Mütareke (Ateşkes anlaşması) imzalanmış ve yabancı güçler yurdun her yanını işgal etmişti.
İşgal altındaki İstanbul’da, basının bir bölümü işgalci İngilizlere alkış tutuyor, onları yağlayıp ballıyordu. Halleri, bugünkü bir kısım yalaka medyaya benziyordu!
Esareti kabul etmeyen Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Anadolu’da mücadele ederken, İstanbul basınının önemli bir bölümü Millî Mücadele’ye karşı çıkıyor, asker ve subaylarımıza hakaretler yağdırarak yabancıları destekliyor, yalan ve dolanla halkı zehirlemeye çalışıyordu.

*  *  *

Osmanlı Devleti’nde İçişleri Bakanlığı da yapmış olan gazeteci Ali Kemal, Mütareke Basını’nın en keskin kalemi idi. “Anadolu halkı, Mustafa Kemal denilen hayduda haddini bildirecektir” diye yazıyordu. (20 Nisan 1920 Peyamı Sabah Gazetesi)
Ali Kemal, hızını alamıyor “Eşkıya başı Mustafa Kemal mutlaka asılmalıdır. Çaresiz millet, bu hırsızların hilelerini hâlâ anlayamamıştır” gibisinden ahlâksızca yazılar döktürüyordu.
1922 yılında Kurtuluş Savaşı kazanılınca, Ali Kemal, İstanbul’da yakalandı, yargılanmak üzere trenle Ankara’ya götürülürken, İzmit tren istasyonunda, bölge komutanı Sakallı Nurettin Paşa’nın askerleri ve halk tarafından linç edilerek öldürüldü!
İngiltere’nin önemli siyasetçilerinden olan Ali Kemal’in torunu Boris Johnson şimdi belki de dedesinin intikamını almak için Türk ve Türkiye düşmanlığı yapıyor!
Kötü tohumdan iyi ürün beklenemez!

Nasıl sözler bunlar?


Duyunca şaşırdım, yanlış işitiyorum sandım!
Televizyon ekranında konuşuyor ve “Teröristler kadar bizler gururlu, onurlu olmazsak, onların karşısına dikilmezsek büyük kırılma olur!” diyordu.
Kim diyordu bunu?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan...
Teröristler “gururlu ve onurlu” imiş ha?
Nasıl lâf bu? Sürçü lisan mı?
Büyük bir ihtimalle öyle ama o zaman derhal düzeltilmesi lâzım.
Bu satırların yazıldığı ana kadar herhangi bir düzeltme yapılmamıştı.

*  *  *

Erdoğan’ın bu sözleri, teröristleri övmek anlamına geliyor ki, Türk Ceza Kanunu’na göre suçtur.
Eğer aynı sözleri siz, biz, herhangi birimiz söylemiş olsaydık, kendimizi hemen savcının karşısında bulurduk... Ve savcı, mahkemede hapsimizi isterdi!
Hâkimin böyle bir suça vereceği ceza Türk Ceza Kanunu’nun 215’inci maddesine göre iki yıla kadar hapistir.
“Çok konuşan çok hata yapar” denir ya... Erdoğan da hemen her gün, bir yerlerde konuşuyor, o zaman da bu tür hata kaçınılmaz oluyor.
Ben bir vatandaş olarak onun bu sözlerini mutlaka düzeltmesini bekliyorum.

TEBESSÜM


İki kul arasındaki fark!


Bektaşi bir ramazan günü gezinirken, muhteşem bir köşkün yanından geçer.
Kapıda şatafatlı bir fayton durmaktadır. Köşkten sırmalı elbiseleri içinde bir adam çıkar. Muhafızlar selam dururlar. Adam lüks arabaya binerken, bektaşi meraklanır, muhafızlardan birinin yanına sokularak sorar:
“Hemşerim, arabaya binen padişah hazretleri midir?”
Muhafız:
“Hayır” der “O beyimizdir, padişahın kullarından biridir.”
Bektaşi, önce muhteşem arabaya, sonra sırmalı elbiseli adama bakar bakar, daha sonra ellerini açarak:
“Ey ulu Tanrım” der “Hikmetinden sual olunmaz ama bir şu padişahın kuluna bak, bir de senin şu kuluna!”

Günün Sözü
Sadece iki şey sonsuzdur: Evren ve insanın ahmaklığı. Fakat ilkinden o kadar
emin değilim.” (Einstein)