20yilmazbey30cm

Fetocular GATA’ya sızmıştı.
Doğru.
Peki... 45 bin öğretmen fetocu çıktı, 25 bin polis fetocu çıktı, 10 bin imam fetocu çıktı, neden milli eğitim bakanlığını, emniyet genel müdürlüğünü, diyaneti kapatmıyorsun da, GATA’yı kapatıyorsun?

*

Ha askeri hekim, ha sivil hekim, ikisi de aynı diyorsan... Orduda istihkam sınıfı var. Savaş mühendisidir, yol yapar, köprü yapar, geçit açar, bina inşa eder, siper kazar, en önemli silahı iş makinesidir. Kapat o halde istihkam sınıfını, ver belediyeye, aynı işi yapsın!

*

Askeri hekimliğin önemine dair ansiklopedi bile yazılabilir. Yurtdışı görevleri ne olacak mesela? NATO hiçbir operasyonuna sivil doktor kabul etmez. Afganistan... Sivil doktor gönderemeyeceğine göre, orada görev yapan askerlerimize Amerikalı doktor mu bakacak?

*

Hint Okyanusu’nda fırkateynimiz var. Sivil doktor mu bindireceksin? Savaş gemisinde doktora ayrılan yer çamaşır makinesi büyüklüğünde bir yer, haftalarca denizin ortasında, o psikolojiyi kaldırabilir mi?

*

Garantörlük hakkımız gereği, Kıbrıs’ta kolordumuz var. Askeri hastanesi var. Bu askeri hastaneyi Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık bakanlığına bağlayamazsın, çünkü, orası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, başka bir ülke... Başkasının ülkesinde sana ait devlet hastanen olamaz, uluslararası hukuka aykırı, Rum Kesimi itiraz eder. Avrupa Birliği’ne ne diyeceksin? Rumlar fetocu mu diyeceksin?

*

Askeri hekimler, nükleer, biyolojik, kimyasal silaha karşı en az bir sene eğitim alır. Bu eğitim sivil hekimlere verilmez. Türkiye’nin etrafı diktatörler tarafından yönetilen ülkelerle dolu, biyolojik veya kimyasal silah saldırısına uğramamız ihtimal dahilinde... Böyle bir felakete maruz kalırsak, insanlarımızı kim tahliye edecek, kim tedavi edecek? Yoksa... Allah aşkına patriot getirin bizi Esad’tan koruyun diye elaleme yalvardığımız gibi, gene Amerikalılara Almanlara yalvarıp, askeri hekim getirin, bizi kurtarın mı diyeceğiz?

*

Ve, hepsinden önemlisi...

*

Konunun hassasiyetini kavrayabilmek için tıp fakültesi veya harp okulu bitirmek zorunda değilsiniz, “nedir bu GATA?” diye merak ediyorsanız, bu fotoğrafa bakmanız yeterli.

*

Her ne kadar GATA olarak anılsa da, orada görev yapan hekimlerimiz, kendilerini “Gülhaneli” veya “Tıbbiyeli” olarak adlandırır. Gülhane’deki hekimlerin masasında, bu küçücük kavanoz vardır.

*

Gülhane Askeri Tıp Akademisi öğrencileri tarafından, yani Tıbbiyeliler tarafından hazırlanan ve öğretim üyelerine hediye edilen kavanozun üzerinde “Gülhane / Askeri Tabiplerin Yuvası” yazıyor.

*

Kavanozun içinde bir avuç toprak ve rulo halinde sarılı minik bir kağıt bulunuyor. Toprak, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin bahçesinden alınmış... Kağıtta ise şu yazıyor: “Vasiyetimizdir... Gülhaneliler olarak ilk ve son isteğimiz odur ki, bir gün dünyanın herhangi bir yerine defnedilirken, kefenimize düşen ilk toprak, bu mukaddes Gülhane toprağı olsun! Bu topraklar üzerinde Gülhaneli olduk, altında da şerefyap oluruz.”