Sevgili okurlarım, insanoğlu unutkandır. Hepimiz belli şeyleri, bazen en önemli konuları bile unuturuz.
Bizim dünya liderimiz de herhalde öyle!
Bazı önemli konuları ya unutuyor, ya da işine gelmediği için gerçek dışı beyanlarda bulunup hadiseyi saptırmaya kalkışıyor.
Önceki gün Kahramanmaraş mitinginde kürsüye çıktı…
Tarafsız kalacağı konusunda namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini bir kez daha çiğneyip ahaliye propaganda yaptı.
Bakınız neler dedi:
“Cumhurbaşkanlığı projesi (yani şimdi getirmek istediği tek adamlı başkanlık sistemi) şahsımın projesidir. Belediye başkanlığımdan bu yana savunduğum bir reformdur. Ülkemize ve milletimize faydalı olacağına inandığım için bu sistemin mücadelesini verdim ve veriyorum. Savunduğum, ısrar ettiğim bir
reformdur.”
Demek ki böyle imiş haaa!
Şimdi işin biraz geçmişini kurcalayalım, bakalım bu konuda neler diyormuş.

*  *  *

Elimde bir kitap var.
Adı “2. Cumhuriyet Tartışmaları Röportajları.”
Hazırlayanlar Metin Sever ve Cem Dizdar. (Başak Yayınevi.)
1993 yılında çıkan kitapta çeşitli kimselerle yapılan söyleşiler yer alıyor. Onlardan biri de Recep Tayyip Erdoğan.
Beyefendi o sırada Refah Partisi İstanbul İl Başkanı.
1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecek. Başka bir deyişle henüz dünya liderimiz olma yolunda adımlar atmaya başlamamış!

*  *  *

Bugünkü baskıcı kafa yapısını ve özlemini taaa o günlerde dile getiriyor:
“Eğer halk totaliter (baskıcı) bir rejim istiyorsa ona saygı duymalıyız!..”
Ve sonrasında inciler saçmayı sürdürüyor:
“Şu anda Türkiye’de 27 etnik grup var. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekir. Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır.”
Oh ne güzel!
O halde, bundan sonra şöyle demeliyiz:
Türkiye 27 etnik grubundur!
“Türk milliyetçisi (!)” olan Bay Devlet Bahçeli, günümüzde işte bu kafaya destek veriyor.

*  *  *

Şimdi gelelim işin temel noktasına…
Kendisine soruluyor. Kitaptan aynen aktarıyorum:
“Başkanlık sistemi için neler söyleyeceksiniz?”
İşte verdiği yanıt:
“Türkiye şimdilik buna hazır değil. Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu, ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir.”
Aynen böyle diyor!..
Ya özenti, ya da Amerikan emperyalizminin Türkiye’ye bir tavsiyesi.

*  *  *

Yıllar önce hem de siyasetçi kimliği ile bunları söyleyen şahıs şimdi başkanlık sistemi istiyor.
Bu nasıl oluyor?
Üstelik Kahramanmaraş’ta yaptığı konuşmada bir hususu daha ısrarla vurguluyor:
“Belediye başkanlığımdan beri bu fikri savunuyorum!”
Belediye başkanlığına 1994’te seçildi, partisi 2002’de iktidar oldu, kendisi 2013’te başbakanlık makamına oturdu, sonra cumhurbaşkanı falan seçildi.
Burada kendisine sormak gerekiyor:
Bütün bu yıllar içerisinde başkanlık sistemini ne zaman ve nasıl istemişti bu beyefendi? Bu konuda bildiğimiz kadarıyla pek konuşmazdı.
Acaba biz mi unuttuk, kendisi mi unuttu?

*  *  *

Şimdi tam zamanıdır.
Bu konuda arşivi açtırsın ve sözlerini ortaya çıkarsın, doğru söylediğini kanıtlasın.
1994 yılından beri başkanlık sistemini ısrarla savunuyormuş!
Hayır, böyle bir durum yok.
Tam tersine, eğer partisiyle
birlikte kendisinin de stepnesi ve kurtarıcı meleği olan Bay Devlet Bahçeli bir süre önce piyasaya çıkıp “İlle de başkanlık sistemi isterük” diye bağırmaya başlamasaydı, kendisine can
simidi atmasaydı, bu konu günümüzde de gündeme gelmeyecekti.
Şimdi bu durumda dünya liderimiz bir özentinin peşinde mi koşuyor, yoksa Amerikan emperyalizminin oyununa mı geldi!
Başta da demiştim ya, insanoğlu unutkandır!
Dünya liderleri bile bazen unutur, gerçekleri saptırmaya kalkışır!