Dünyadaki para akımlarının halen Türkiye’nin işine yarıyor olması gerekirdi. Amerika faizleri artırmaya taa 2013 yılının ortasında karar verdi, arkasından sadece bebek adımları geldi.
Yine de böyle bir ortamda dahi ülkeye gelen para kulak damlası kıvamında... Faizin kralını biz veriyoruz yine de kimsenin parasını cezbedemiyoruz. Olanı kaçırıyoruz.

* * *

Bir de bu tablonun değiştiğini düşünün ki çok yakında değişecek... Hatta beklenenden hızlı gerçekleşecek.
İşte biz ancak o gün düşüneceğiz. Her şey bir anda anlamsız gelecek... İşte biz o gün tükeneceğiz... “Ne yaptık biz?” derken muhtemelen daha da fakirleşeceğiz.

* * *

Diyorum ama belli ki insanlarımız yaşamadan öğrenemiyor, düşünmeye bile üşeniyor. Ülke çok kötü yönetiliyor. Emin olun mahalleden aklı başında 10-15 kişiyi toplasanız, bakanlar kurulu kursanız bundan daha kötü yönetemezsiniz.
En azından dış politikayı mahallede oturan kim daha kötü yönetebilir? Hiçbir şey yapmasa bile bundan kötüsünü kim yapabilir?

* * *

Hadi geçmişle bugünü karşılaştıralım. Aradaki 13 yılı silelim, takvimlerde 2004’e geri dönelim.
Avrupa Birliği bir adım uzaktaydı, şimdi ufukta kayboldu. O yıl Türkiye’nin dünya servetinden aldığı pay binde 8’e kadar çıkmıştı. 2017’ye geldiğimizde binde 4 oranına geriledi.

* * *

Onca şirketi yabancıya sattık, kamu kuruluşlarını özelleştirdik, dünya bilanço genişlemeleri sayesinde paraya doydu para bize de buyurdu. Temel atmak için açtığımız çukura milyarları gömdük.
Boğazımıza kadar borçlandık geldiğimiz noktada biz bile bu işe şaşırdık. Köprü yaptık, yol yaptık ancak bir türlü kalkınamadık!

* * *

Dünya ekonomilerinde enflasyonu mumla arıyor, ne yapsa yaratamıyor bizde durmak bilmiyor.  Yırtıyor dağları, enginlere sığmıyor, taşıyor. 2004 yılı Kasım ayında yıllık enflasyon yüzde 9.5 açıklanmıştı, bu yıl Kasım ayında yüzde 13’e çıktı. Sahi 13 yıl enflasyonla mücadele edilirken ne yapıldı da 13’e çıkartıldı?

* * *

Keza 2004’te işsizlik yüzde 10.8 idi, bu yıl son açıklanan işsizlik rakamı yüzde 10.6... Gerçek işsizlik yastık altı. Orası ayrı... Nitekim ülke bir arpa boyu yol alamadı...
Dolar o yıl 1.34 liradan işlem görürken, 2010’a gelindiğinde 1.40 liraya ancak ulaşmıştı. Sonrasında bir patladı, yüzde 175 daha yükselerek bugünkü seviyesi 3.85’e tırmandı. Hem de faizler yılbaşından beri 3 puandan fazla arttı yine de düşmedi doların gardı.

* * *

En önemlisi o zaman iyiye gidiyorduk, şimdi kötüye gidiyoruz. Çıkıştaydık, iniyoruz! Umutluyduk, karamsarız. Eğitimliydik, cahilleşiyoruz.
Kardeştik, kutuplaştık. Para yerine konur ama nefret nefreti doğurur. Neydi? Acemilik, çıraklık ve ustalık... Şimdi de başkanlık... Sırada ne var?