Bu konuda en yetkili kişilerden biri olan Futbol Federasyonu’nun 43 ve 44’üncü dönem başkanı Kemal Ulusu’dan bir mektup aldım. Olaya değişik bir açıdan bakarak şöyle diyor:
* * *
“Fatih Terim’i seversiniz veya sevmezsiniz ama o Türk futbolunda hatta Avrupa’da teknik direktörlüğünü kabul ettirmiş bir kişidir.
Futbol seyretmesi çok güzel ama büyük olaylara da gebe bir spordur, oynayan bilir. En yakın arkadaşınla dahi sahada kavga eder, tekmeleşirsin. Küfür de edebilirsin.
Bu durum seyirci için de geçerlidir.
Özetle; Futbol sahada oynanır, orada olan kural dışı davranışlar cezalandırılır ve bu unutulur gider.
Fatih Terim sert mizacı itibarı ile futbolculuk dönemlerinde çok cezalar almıştı. En önemli saha içi olayı benim Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığım dönemimde oldu. Terim, rahmetli hakem Hamza Alan’a maçta tükürmüştü. Cezası onun teknik direktörlük ve jübile yapmasına engel olacak derecede ağırdı.
32 yıl Türk futboluna milli takımlar düzeyinde de olmak üzere hizmet eden Fatih Terim gelip benden ve hakemden özür dileyince cezasını hafiflettirdim. Böylece önce jübilesini yaptı, sonra da teknik direktör oldu. Ona başarıya giden ilk yolunu açmıştım...
* * *
Bu tür hatalarını hocalık döneminde de çok gördük. Fakat İsviçre milli maçındaki olaylarla UEFA’dan ceza aldığımız maç, Galatasaray’da hoca iken aldığı 3 ve 9 maçlık ağır cezalar, Fiorentina’da iken, o maçın Türk hakemi
Orhan Erdemir’e yaptıkları sonucu sahadan atılması, akılda kalan bazı önemli saha içi olaylarıdır.
Bunlar saha içinde yaptığı hatalardı ve disiplin kuralları gereği cezalandırıldı, cezaları da çekti ve işine devam etti. Bu hareketleri belki fazla sevilmemesine sebep oldu ama işine ve prestijine engel olmadı.
* * *
Fakat şimdi Fatih Hoca saha dışına çıktı ve işte bu olmadı!
Sen “İmparator” lâkabı almış büyük bir futbolcu ve hocasın. Senin saha dışı olaylarda ne işin var? Hepimizin ailesi çok önemlidir. Ben de babayım. gerekirse ailem ve şehit oğlumun eşi için, canımı bile veririm. Fakat her zaman temsil ettiğim makamı ve adımı düşünerek hareket etmek zorundayım. Çünkü bizler kamuya karşı görevi olan kişileriz.
Kebapçıya adamlarıyla birlikte yaptığı baskın olayında tüm kamuoyu, görsel ve yazılı medya ilk defa Fatih Hoca’yı suçlu ilan etti.
Çünkü Fatih Hocam, futbolculuk ve hocalık unvanlarını üzerinden atarak saha dışına çıktı ve de bir mekanı basarak kamu vicdanına ters düştü. Çok ağır eleştirilere uğrayarak “İstifası” istendi.
Ben de olayı duyduğum anda çevreme kesin istifa etmesi gerektiğini söylemiştim.
Fatih Hoca, bana saygısını hiç eksik etmemiştir. Olay nedeniyle çok üzgünüm.
Bazı olaylar yaşı ne olursa olsun, insanın kaderini ve yaşamını değiştirir. İnşallah hocam da bu olaydan olumlu bir ders çıkarır.
Kim hayatında hata yapmıyor ki! Yeter ki anlayıp düzeltelim!”
Acıtınca anlayacaklar!
AKP milletvekilleri “Yukarısı böyle istiyor!” diyerek Meclis İç Tüzüğü’nü değiştiren kanunu çıkarıp hemen yaz tatiline başladılar.
Yeni İç Tüzük, muhalefetin Meclis’te konuşmasını, milletvekillerinin söz söyleme ve iktidarı eleştirme hakkını (3 dakikaya indirerek) büyük ölçüde kısıtlıyor!
İşin en hazin (belki de komik) tarafı muhalefet hakkının engellendiği, hatta yok edildiği bu yasaya MHP milletvekillerinin, AKP sevdalısı
Genel Başkan Bahçeli’den aldıkları talimatla “Evet” oyu vererek bütün güçleriyle
iktidar partisi AKP’yi desteklemeleri...
Anlaşılan o ki, MHP’li parlamenterler, muhalefet partisi olarak kendilerine giren kazığın farkında değiller! İleride acıtınca anlayacaklar!
TEBESSÜM
“Hasandağı arpalıktır!”
Olayları, toplumdaki yandaşları, yalakalık yapıp avantadan para kazananları, insanların sırtından geçinenleri eleştiren bir taşlama:
“Hasandağı arpalıktır,
Eğer saban yürürse,
Her derede bir değirmen,
Eğer suyu gelirse,
Her köylüden bir tavuk,
Eğer köylü verirse,
Güzel gidiş bu gidiş,
Eğer sonu gelirse!”
GÜNÜN SÖZÜ
Çalışan ulusların ağlamaya
vakti yoktur. Ağlamak, gözyaşı dökmek tembel ulusların işidir!
