Fethullah Gülen cemaati tarafından yurtdışında açılan okullar, bir dönem Abdullah Gül’ün, Recep Tayyip Erdoğan’ın iftihar kaynaklarıydı. Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkiye’nin yabancı ülkelerdeki temsilciliklerine, gelen heyetlere bu okulların gezdirilmesi, okul açılmasının teşvik edilmesi ve ilişkilerin güçlendirilmesini istiyorlardı. Böyle bir kriptonun gönderildiğini Dışişleri de doğruluyor ve buna ilişkin haberler basında yer alıyordu.
Sabih Kanadoğlu’nun Başsavcılığı döneminde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Soruşturma Bürosu, bu haberleri ihbar kabul etti ve inceleme başlattı. Bu kapsamda Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Genel Müdürlüğü’ne gönderilen 21 Nisan 2003 tarihli, SP 109. Muh. 2003 sayılı yazının konusu “Milli Görüş ve Fethullah Gülen Okulları” başlığını taşıyordu.

‘KRİPTOLU YAZIYI VEREMEYİZ’

İncelemeyi yürüten Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’ndan istediği şuydu:
“Başsavcılığımızca yapılmakta olan bir inceleme nedeniyle; Bakanlığınızca 16.4.2003 tarih ve 3846 sayılı yazı ile Avrupa’da yer alan Türk Büyükelçiliklerine gönderilen ‘milli görüş teşkilatları’ hakkındaki yazı (genelge) ile aynı tarih ve 3847 sayılı “Fethullah Gülen ve Okullarına” ilişkin yazının (genelgenin) örneklerinin Başsavcılığımıza gönderilmesi hususunda bilgi ve gereği arz olunur.”
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı da olsanız, köklü geleneklere sahip olan Dışişleri Bakanlığı’ndan öyle kolay kolay belge alınamaz. Savcının yazısına Dışişleri Bakanlığı 25 Nisan 2003’te şu karşılığı veriyor:
“Anılan genelgeler gizlilik derecelidir. Bu nedenle gönderilmesi uygun bulunmamıştır. Bakanlığımızda incelenmesi uygun olacaktır. Bakanlığımızda anılan belgelerin Daire Başkanı sayın M.. Kemal Asya refakatinde incelenebilmesi uygun bulunmuştur.”
Başsavcı Sabih Kanadoğlu, bakanlığa gönderdiği yazıda, inceleme görevini Savcı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na verdiğini belirtiyor ve bu konuda bakanlığa da 1 Mayıs 2003’te yazı gönderiyordu. Savcı, kriptolu yazıları okudu, bunlardan kopya alamadı. Ancak içerikleri konusunda tutanak düzenlenebildi.

İNCELEME SONUCU UYARI

Dışişleri Bakanlığı’nın kriptosunda Milli Görüş ve Fethullah Gülen okulları göklere çıkarılıyordu. Ama, devletin belgeleri öyle demiyordu. Eminağaoğlu, bunu Dışişleri İstihbarat ve Araştırma Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği 27 Mayıs 2003 tarihli yazısında şöyle belirtiyordu:
“Mevzuatımızda ‘cemaat’ kavramı Lozan Anlaşması paralelinde, Türk Vatandaşı olan bazı gayrimüslim toplulukları ifade için kullanıldığı ve bu anlaşmaya hakim olan ilkeler ile Devrim Yasaları dikkate alındığında, (Terörist başının kurduğu örgüte dernek veya parti ibaresinin yakıştırılması nasıl olanaklı değilse) Türk Vatandaşı ve Müslüman olan kişiler için cemaat tanımlamasının kullanılması hukuken mümkün değildir.
Fethullah Gülen örgütlenmesinin, demokratik yollardan devlet kademelerinde kadrolaşarak, Atatürk İlke ve Devrimlerini ortadan kaldırıp, şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı ve bunu takiben Dünya İslam Birliğini gerçekleştirmeyi hedeflediği Genelkurmay Harekat Başkanlığı’nın raporunda açıkça ifade ediliyor.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün 18.3.1999 tarih ve 1820, yine 21.4.1999 tarih ve 2456 sayılı gibi bir çok evrakında belirtildiği üzere Fethullah Gülen’in uzun vadede devletin Anayasal düzenini değiştirerek şer’i esaslara dayalı bir devlet kurmayı hedeflediği ifade ediliyor.
Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce; 2000/124 esas, 10.3.2003 tarih ve 2003/20 karar sayısı ile Terörle Mücadele Yasası’nın 7’nci maddesi kapsamında kabul edilen Fethullah Gülen’in eylemine ilişkin olarak, bahse konu kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine (Daha sonra yargılama yeniden yapıldı ve bu kez beraat ettirildi) karar verilmiştir.”

YA VATAN HAİNİ, YA ERGENEKON

Savcı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun yaptığı bu soruşturmadan sonra başına getirilmedik kalmadı. Yargıtay’daki telefonları dinlendi. Ergenekon Terör Örgütü içine sokulmak istendi. Onu soruşturan müfettiş bu çabalarının sonucu Yargıtay üyesi oldu. Eminağaoğlu, hakkında açılan soruşturmalardan ve davalardan beraat etti. Yargıtay’daki görevinden alınıp önce İstanbul’a hakim olarak atandı, ardından Çankırı’ya verildi.
O günlerde cemaat için kriptolu genelgeler yayınlayanlar, Başbakanlığı döneminde yurtdışındaki okullardan hep övgüyle söz eden, gittiği ülkelerde ziyaret eden Recep Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasından sonra, bir numaralı cemaat düşmanı oldu. Artık bırakın cemaat okullarıyla övünmesini, onların bulundukları ülkelerde “casus yetiştirdiğini”, bunların kapatılmasını ilgili ülke yetkililerinden istiyor...
Hey gidi hey, nereden nereye gelindi. Dün, benzer açıklamalarda bulunanlar için ya “vatan haini”, ya “Ergenekoncu” diyenler, bugün herkesi geride bırakmış durumda... Nereden nereye...