2008 yılında Habertürk Taksim binasının 11. Katında hayatımın en kritik kariyer teklifini aldım.
Ciner Grubu, ATV’yi kaybettikten sonra bir ana akım kanalı kurmuş, Kanal 1 TV projesi böylece hayata geçmişti.
Bana önerilen, Kanal 1 Ana Haber’in Anchor’u olmamdı. Her gece ekrana çıkacak, ayrıca haberin editörlüğünü yapacaktım.
Yıllarca Ankara gazeteciliği yapmış deneyimli televizyoncu Murat İde’nin Genel Yayın Yönetmenliğinde, haber merkezini yeniden yapılandırdık.
8 ay boyunca haftanın 7 günü bizzat ekrandaydım.
Emeklerimiz karşılığını buldu, yaptığımız habercilik büyük ilgi gördü, ilk 100 listesinde 92. sırada aldığımız bülteni, 9. sıraya yükselttik.
Ama medyada hiçbir başarının cezasız kalmadığı yıllardı, değil ödüllendirilmek, 8 ayın sonunda sadece haber merkezi değil, kanal kapatıldı!
Ve biz bunu Medyatava’nın haberinden öğrendik, bültene çıkmadan 10 dakika önce !!!
İyi de ne olmuştu ???
Anlatayım.

* * *

Ekim 2008 tarihinde Aktütün Karakolu Saldırısı yaşanmış, 15 askerimizi kaybetmiştik.
Taraf Gazetesi her zamanki “rezil” manşetlerini atıyor, bu saldırının Genelkurmay tarafından önceden bilindiğini, hiçbir önlem alınmadığını yazıyordu.
Tabii ki amaç “TSK’yı terörle mücadelede başarısız” göstererek itibarını ve güvenirliliğini sarsmaktı.
Taraf’ın manşetinde yayınladığı ve Aktütün olduğunu iddia ettiği haritalar dikkatimizi çekti.
Murat İde’nin habercilik sezgisiyle, arkadaşlarımız aslında çok basit bir şey yaptılar, fotoğraflarda Taraf’ın kapatmayı unuttuğu koordinatları Google Earth’e koydular !
Çıkan sonuç gündeme bomba gibi düştü !
Fotoğraflar Aktütün’den değil, Kandil Dağı ve Kuzey Irak’tandı. Haberi tüm ayrıntıları ile yayınladık.
Ortalık karıştı.

* * *

Önce GK Başkanı İlker Başbuğ bu haberleri de referans göstererek bir basın toplantısı düzenledi, ardından Başbakan Erdoğan, İlker Başbuğ’u destekledi.
Tek haberimiz bu da değildi. Aynı tarihlerde Cihan Haber Ajansı ( bugün artık yok bu ajans ) bir köylünün “saldırı önceden biliniyordu” kasetini yayınladı.
Kulaklıkla dinlediğimizde arkadan bir sesin köylüye “sufle verdiği” duyuluyordu. Kamera salladığında ise arkada bulunan adamın kalaşnikofu görüntüye giriyordu !
Bunu da kapsamlı bir haber yaptık, Taraf’ın ve CHA’nın dezenformasyon yaptığını anlattık.
İpimiz de böylece çekildi !
Kanal 1 Haber’deki, bir grup dikkatli ve vicdanlı gazetecinin bulduğu bu haberler meğer ne büyük bir kumpasın ipuçlarıymış !
Meğer biz kimlerin ocağına çomak sokmuşuz !
FETÖ - PKK işbirliğini nasıl da çözüvermişiz...
Şimdi soruyorum :
O tarihte haber merkezimizi elimizden kim aldı?
Kanal 1 Ana Haber kapansın talimatını kim verdi?
Ve Ciner Medya Grubu’nda bu talimatı medya yöneticisi olarak kim uyguladı? O kişi hâlâ o grupta çalışıyor mu ?

Ali Kırca neden anlatmıyor? 

İzliyorsunuz değil mi Sözcü web sitesinde yayınladığımız 1996 tarihli Siyaset Meydanı kayıtlarını?
Benim de mesleğe başladığım ve bir muhabiri olmaktan gurur duyduğum ATV Haber’de FETÖ’nün kasetleri ilk kez yayınlanmıştı.
Normal koşullarda derhal bu hareket ve amaçları için bir inceleme başlatılması gerekirken, ATV Haber “28 Şubatçı” ilan edilmiş, yöneticileri kovuşturmaya uğramıştı.
Ama işte, gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var !
1996 yılında Necip Hablemitoğlu da Türkan Saylan da Fethullah Gülen’i ve organizasyonunu tüm ayrıntılarıyla anlatıyor Siyaset Meydanı’nda !
Keşke Ali Kırca yıllardır sürdürdüğü sessizliğini bozsa ve yönettiği haber merkezinde neler yaşandığını anlatsa.... Aradım, konuştum kendisiyle.
“Bir gün bir TV programı yaparsam hepsini tekrar yayınlayıp tek tek anlatacağım” dedi.
Onun dışında konuşmaya niyeti yok.
Çok yazık ! Çünkü o yıllarda ne olduğunu anlamadan bu yılların teşhisini koyamayız. Hepimizin bu noktada sorumluluğu var. Ali Kırca konuşmalı, anlatmalı.

Mehmet Barlas’ın 2. Cumhuriyeti 

Yazıyı okuyunca gözlerime inanamadım !
Mehmet Barlas Sabah’taki yazısında diyor ki :
“Şu anda “2’nci Cumhuriyet”in ilk günlerini yaşamaktayız. Devletin bütün kurumlarının yenilendiği, Genelkurmay’ın Cumhurbaşkanlığı’na bağlandığı, askeri okulların, askeri hastanelerin sivilleştirildiği yeni bir dönem.”
Nasıl yani ?
Neyin 2. Cumhuriyeti bu ben anlamadım ?
Parti genel merkezlerine Atatürk posterleri asarken, “laiklik galiba iyi bir şeymiş” filan derken, havuz medyasında “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” cümleleri yazarken 1. Cumhuriyet’in kazanımlarını nihayet anladılar diyordum ben...
Belki de yanılıyorum.
Belki de hâlâ birileri “kendilerine göre bir 2. Cumhuriyet inşa etmenin” peşinde !
Acaba o yüzden mi her katıldığı konferansta açıkça “Başkanlık sistemi ve Federasyon” diyen emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Saray’a Başdanışman oldu???

BAK KIZIM

İçindeki en iyiyi, en mutluyu ortaya çıkaranla ol.