Türkiye'den ve dünyadan uzmanların buluştuğu PRİMO 2018 Kongresi Nevşehir’de gerçekleştirildi. Kongrede önemli uzmanlar, yeni gelişen kanser tedavi trendi olarak immünoterapiyi ve kişiye özel moleküler tedavileri, kişiselleştirilmiş tedavide nelere dikkat edilmesi gerektiğini, immünoterapi ile ilgili olarak elimizdeki enstrümanların neler olduğunu konuştu ve bilgilerini paylaştı.

Kongreye katılan Kanser İmmünoterapisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Üniversitesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Burçak Karaca, immünoterapinin bugün geldiği noktada tarihe geçecek önemli bir devrime tanık olduğumuzu söylüyor. Kemoterapi tedavisinden farklı olarak, tümörü değil bağışıklık sistemini hedef alan bu yöntemin ileri evre kanserlerde bile etkili olduğunu ifade eden Karaca, umut veren bilgiler verdi:

Doç. Dr. Burçak Karaca Doç. Dr. Burçak Karaca: İmmünoterapi ile elde ettiğimiz gelişmelerle, tarihe geçecek bir devrime tanıklık ediyoruz.


İmmünoterapi, tümörle savaşmada insanoğlunun uzun süredir bildiği bir yöntem. Ancak bunun sofistike bir hale getirilmesi 21. yüzyılı buldu diyebilirim. Daha önce de tümörle bağışıklık sisteminin konuştuğuna dair bir takım kanıtlar olmasına rağmen, bunun gerçekten tümör tedavisinde efektif bir şekilde kullanılması ancak gerekli teknolojinin gelişmesi ile mümkün oldu. Tabi ki bu konudaki çalışmalar devam ediyor.

İMMÜNOTERAPİ NASIL İŞLİYOR?

Tümörün, geliştikten sonra bağışıklık sisteminden gizlenerek kendisi için uygun ortamı yaratıp yeterince büyüklüğe erişme, ardından da mümkünse kan ve lenf yoluyla başka organlara gitme ve neticede yerleştiği vücudu öldürmeye hedefleyen bir yapısı vardır. İmmünoterapi ile uygulanan tedavi ise ilk defa olarak tümörün kendisini değil bağışıklık sistemini hedef alıyor. Tedavideki bu değişik yöntem mantığı da değiştiriyor. Çünkü bizim uyguladığımız öteki tedavilerde gerçek anlamda yüksek bir spesifiklik söz konusu değil. Biz kemoterapi ile hastalara belli dozlarda kimyasal zehir veriyoruz ki tümör yok olsun diye. Ancak tümör ilaçla karşılaştıktan sonra yolunu değiştirip, vücudun başka yerlerine zarar vermeye başlıyor. İşte bu nedenle hele ki ileri evre kanserlerde başarı şansımız sıfır oluyor.

Oysa immünoterapideki mantık, direkt olarak bağışıklık sistemi üzerinde bir takım değişiklikler yaparak, tümörün bağışıklık sistemi tarafından yeniden görülebilir hale getirilmesi ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin tümörle savaşması mantığına dayanıyor. Burada hedefteki sistem bağışıklık sistemi olduğu için tümör tipinden bağımsız bir şekilde başarı söz konusu.

İMMİNOTERAPİ HANGİ KANSERLERDE BAŞARI SAĞLIYOR?

Temelde melanom, akciğer kanseri, böbrek kanseri, mesane kanseri, meme kanseri, beyin tümörlerinin bir kısmı ve bazı lenfomalarda şimdiye kadar elde edilmemiş son derece başarılı sonuçlar elde edildi ki bunlar ileri evre ve yayılmış hastalığı olanlardı. Sonunlar henüz çok yaygın bir hasta grubunu kapsamıyor; yüzde 20-40 oranında başarı elde ettik. Ancak unutmamalı ki immünoterapi ile 4. evre dediğimiz ve hastalığın yaygın hale geldiği durumlar için böyle bir başarı elde etmek çok önemli. Çünkü bu hastalar 10 yıl önce ölümü kesin olarak kabul edilen hastalardı. Şimdi immünoterapi sayesinde bazısı tamamen ortadan kaldırılabiliyor bazısı ise hastada ilginç bir immün denge yaratıyor. Yani tümörün varlığına rağmen hastanın yaşımının devam etmesi hali sağlanabiliyor. Bu tıpkı vücudun tümörle barışması gibi bir durum... Böylece kanser tedavisinde tarihe geçecek, çok ciddi bir devrimsel sürece tanıklık ettiğimizi söyleyebilirim.

TÜRKİYE'DE İMMÜNOTERAPİ TEDAVİSİ UYGULANIYOR MU?

Türkiye'de bu tedavilerin bir kısmına erişimimiz var. Ancak ne yazık ki milli ilaca yatırımımız yeterli değil. Çünkü araştırma ve geliştirmeye yönelik yeterli yatırımımız yok. Eğer bu yatırımlar olursa, ülkemizde de entelektüel düzeyde, teorik anlamda birikimimizin yeni ve milli ilaçlarımızı geliştirmeye müsait olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun bir sağlık politikası olarak ele alınması ve liyakata uygun isimlerle beraber, bir takım çalışması halinde yürütülmesi gerekiyor. Bugün İsrail kendi molekülünü üretip ardından çok uluslu şirketlere milyon dolarlara satıyor ve oradan elde ettiği gelirlerle kendi laboratuvarını tekrar geliştirip başka moleküller elde edebiliyor. Bizim de aslında bu yolları takip ederek kendi ilacımızı geliştirmemiz gerekiyor.

Türkiye'de yapılan immünoterapi tedavilerinde kullandığımız ilaçlar yurtdışından temin ediliyor. Devlet bu ilaçların sadece bir kısmını karşılıyor. Örneğin akciğer kanseri tedavisinde karşılanan hiçbir immünoterapi ajanı yok; bu giderleri hasta karşılıyor ve çok yüksek fiyatlı. Ben hastalara, etik olarak bu bilginin sunulması taraftarı olan bir hekimim. Dünyadaki en iyi yöntem, bir seçenek olarak sunulmalı. Herkes ilaca erişim sağlayamasa da...

Geri ödeme ise sadece belli koşullardaki melanomda var. Bugün için kombinasyon tedavileri gündemde ama kombinasyon tedavileri de hiçbir şekilde ödenmiyor. Bazıları ise Türkiye'ye hiç gelmiyor ki bunlar fiyatları çok yüksek olanlar.

İMMÜNOTERAPİ SADECE BİR ALTERNATİF DEĞİL

İmmünoterapi, bazı seçili hasta gruplarda başlangıç tedavisi olarak da çok rahat kullanılabiliyor, Örneğin akciğer kanserinde özel bir takım alt hasta gruplarında hiç kemoterapi vermeksizin immünoterapi ile sağlanan başarı çok umut verici ve üstelik hepsi ileri evre hastalar. Yaygın hastalığı olan hastalarda, bu başarının yakalanması işin en çarpıcı tarafı zaten.

İMMÜNOTERAPİ'DE YAN ETKİ AVANTAJI

İmmünoterapide yan etkiler kemoterapiden son derece az ve çok daha kolay tolere edilebiliyor. Elbette immün sistemi provake ettiği için kendilerine özgü bir takım yan etkileri var. Ancak bu etkiler deneyimli hekimlerle çok rahatlıkla ve hızlıca çözülebilen yan etkiler. Burada önemli olan hekimin konu ile ilgili deneyimli olması...

KEMOTERAPİNİN ETKİSİNİ ARTIRAN YÖNTEM: ELEKTROKEMOTERAPİ

Elektrokemoterapi uygulamasını Türkiye'ye getiren ve İzmir'de yaklaşık 40 hastaya bu tedaviyi uyguladıklarını belirten Prof. Dr. İbrahim Gökçe Yayla, uygulamanın ayrıntılarını ve elde ettikleri başarıları anlattı:

Elektrokemoterapi, Türkiye'de sadece İzmir'de uygulanıyor Elektrokemoterapi, Türkiye'de sadece İzmir'de uygulanıyor


Elektrokemoterapi uygulaması Türkiye'ye yaklaşık 2 yıl önce geldi. Bilinmesini isterim ki elektrokemoterapi deneysel bir tedavi değildir; kılavuzlara girmiş, Avrupa'da 140'ı aşkın merkezde 10 yıldır kullanılan bir tedavi metodudur. Şu an Türkiye'de sadece İzmir'de yapılıyor. Şimdiye kadar 40 hastamız oldu ve belli bir sayıya ulaştıktan sonra da bu çalışmalarımızla ilgili bir yayın yapacağız ve tedaviyi Türkiye'de yaygınlaştıracağız.

ELEKTROKEMOTERAPİ NEDİR?

Elektrokemoterapide, tümörlere elektrik akımı uygulayarak kemoterapinin etkisini artırmak hedefleniyor. Ancak bu etkiyi çok yüksek bir oranda artırıyoruz; 100, 500 misli artırmak gibi bir etkiden bahsediyoruz. Bunun sonucunda da kullandığımız kemoterapi ilacını, çok daha masum ve yan etkileri çok daha az olacak şekilde seçebiliyoruz. Burada kullandığımız ilaçlar, o ağır yan etkili kemoterapi ilaçları gibi değil; ilaç elektrik alanı uyguladığımız tümörlerde tam etki ederken bir yandan da hastaya neredeyse hiçbir yan etkisi olmuyor. Bu uygulama özellikle de lokal ileri vakalarda, örneğin tamamen kolu kaplayan bir cilt tümöründe çok etkili. Bunların bir kısmı zaten ameliyat edilemeyen bir kısmı da nüks ettiği için tekrar ameliyat edilemeyen ya da radyoterapi gördüğü için ameliyat edilemeyen vakalar. Tümör büyüdüğü için ilaçların işe yaramadığı vakalarda elektrokemoterapi çok işe yarıyor.

Elektrotlarla tümörlere girip 20 dakikada çok etkin bir tedavi uygulayabiliyoruz ve yarıyı aşkın tam yanıt elde edebiliyoruz. Başka şansı kalmamış, çoğu doktorun sizin için yapabileck bir şey kalmadı dediği hastalar için bu tedaviyi uygulayabiliyoruz ki biz Türkiye'de 40 hastanın yarısında tam yanıt elde ettik.

Elektrokemoterapinin diğer bir özelliği ise başka tedavilere engel olmaması. Metastatik bir durum da varsa, bir yandan onlara yönelik bir tedavi yapılırken biz de elektrokemoterapi uygulayabiliyoruz. Hatta sinerjetik bir etkisi de olabiliyor; yani sistemik hastalığa karşı faydayı da artırabiliyor. Çünkü lokal olarak bu tedaviyi yaptığınızda, kansere karşı bir muharebeyi kazandığınız zaman genel savaşa yönelik bir avantaj elde ediyorsunuz, yani savaşta bir cepheyi kazanmş oluyorsunuz.

Elde edilen tam yanıtlarda mutlaka vücudumuzun bağışıklık sisteminin etkisi olduğunu biliyoruz. Yani tümörlerin tamamen kaybolmasını sağlayan, sadece kemoterapi etkisi değil; bağışıklık sistemimiz de bize çok yardımcı oluyor.

Bu nedenle iyi çalışan bir bağışıklık sistemi gerçekten çok önemli. Onu güçlendirmek gerekiyor. Ama bir kez kanser olduktan sonra ne yazık ki onu bildiğimiz sağlıklı beslenme şekilleriyle güçlendiremeyiz. Bu süreçte mutlaka farmakolojik ilaçlar kullanmak gerekiyor. İmminoterapi dediğimiz ilaçlarla, bağışıklık sistemini doğrudan etkileyen, bağışıklık sistemindeki hücreler üzerinde onlara kanseri öğreten bir takım mekanizmaları harekete geçirmek gerekiyor. Açıkçası nar suyuyla, kivi ile olabilecek bir şey değil bu... Bu konuda çok ciddi bireysel farklılıklkar var ve insanların böyle önerilere karşı dikkatli olması gerekiyor.

PROF. DR. SANJİV AGARWALA: İMMÜNOTERAPİ, KEMOTERAPİNİN YERİNİ ALABİLİR

Kongrede bilgi ve deneyimlerini paylaşan Amerika St. Luke’s Kanser Merkezi ve Temple Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sanjiv Agarwala da immünoterapi tedavisinde yakalanan başarının sırrını aktardı ve yakın bir zamanda kemoterapinin bir alternatifi olmaktan çıkıp başlangıç tedavisi olarak uygulanabileceğini belirtti:

Prof. Dr. Sanjiv Agarwala Prof. Dr. Sanjiv Agarwala: Artık kanserin yaşam döngüsünü çözebiliyoruz.


Bugün iki sunum yaptım burada. Biri temel immün sistemi ve immün sisteminin kansere karşı nasıl çalıştığı ile alakalıydı. İkincisi ise melonom tedavisinde immünoterapilerin kullanılması ile alakalı oldu. Özellikle metastatik melanom tümörlerinde immün terapilerin gerek kombinasyonlar gerek yeni ilaçlar gerekse tekli tedavilerde nasıl işlediği ile alakalı bir sunum yaptım.

İMMÜNOTERAPİNİN GELDİĞİ SON NOKTA

Sadece melanom değil pek çok kanser türünde, akciğer, meme, kolon kanseri gibi türlerde immünoterapi son derece etkin ve çok az yan etkisi olan bir tedavi yöntemi haline geldi. Bu anlamda immünoterapi ilaçlarını tekli ya da kombine halde kullanarak efektif ve pratik tedavilere ulaşıyoruz.

İMMÜNOTERAPİ, KEMOTERAPİNİN YERİNİ ALABİLİR

Üniversitemde pek çok deney gerçekleştiriyoruz, hastalar üzerinde pek çok deneme yapıyoruz. Şu ana kadar immünoterapi anlamında yakaladığımız en büyük başarı, melanom tümörlerde elde edilmiş durumda. Bundan beş sene önce immünoterapi ile melanom tedavisi yüzde 5 oranında bir başarıya sahipti ama şu an yüzde 40'lara varan bir başarıya ulaştık. Geçmişte metastatik melonom dediğimiz yayılmış melanom tümörüne sahip hastaları kesinlikle kaybediyorduk ama artık 15 yıldan daha uzun süre yaşayabiliyorlar. Mesela akciğer kanserinde de normalde kemoterapi kullanılıyor ve bu çok ağır yan etkileri olan bir yöntem; saç dökülmesi, ağrı, mide bulantısı gibi... ama biz immünoterapiyi artık akciğer kanserlerinde de kullanıyoruz ve başarı da elde edebiliyoruz. İmmünoterapinin yan etkileri çok çok daha az olduğu için hastanın hayat kalitesi de çok daha yüksek olabiliyor. Üstelik immünoterapiyi, diğer tedavi türlerinin işe yaramadığı durumlarda kullanırken şimdi başlangıç tedavisi olarak kullanabiliyoruz. Çalışmalarda immünoterapinin kemoterapinin yerini alabilecek bir noktaya gelebileceğine dair ümit vaadettiğini söyleyebilirim.

İMMÜNOTERAPİNİN BAŞARISINDAKİ SEBEP NE?

Bağışıklık sistemimiz hatalı bir hücreyi elemine etmek üzere tasarlanmış. Kanserli hücre ise bağışıklık sisteminden kaçabilen yapılardır. Geldiğimiz noktada artık kanserin yaşam döngüsünü çözebildik, kanserin hikayesini anlayabildik. İmmün sistemden saklanan kanser hücrelerinin tekrar ortaya çıkarmanın yollarını arıyoruz. İmmünoterapiyi bu kadar başarılı yapan şey bu.

ÇOCUKLARDA YA DA YAŞLILARDA KULLANILIYOR MU?

Klinik çalışmaların hemen hemen hepsi yetişkin hastalarda yapılıyor. Ama yan etki yoksunluğu sebebiyle çocuklara da uygulanabileceği düşünülüyor. Yaşlı hastalarda da aynı şekilde bir sonuç bekliyoruz.

İLERİ EVRE CİLT KANSERİNDEN KURTULDU

Kongreye katılan bir başka isim ise ileri evre cilt kanserini, immünoterapi sayesinde yenen Alper Kurt oldu. Kurt kongredeki sunumunda, immünoterapi tedavisine ulaşana kadar gördüğü tedaviyi, yapılan tetkikleri ve yaşadıklarını anlattı. Uzmanlar, Kurt'un bu tedavide elde edilen başarıyı gösteren önemli bir örnek olduğunu söylüyor:

alper-kurt

İzmir'de yaşayan 37 yaşındaki Alper Kurt, 2011 yılında kanser tanısı aldı. Kurt, ayak bileğinde ilk olarak ben şeklinde ortaya çıkan ve gittikçe büyüyen yapının onu şüphelendirdiğini ve doktora gittiğini söylüyor. Yapılan testler sonucunda melanom teşhisi konan Kurt, hemen ameliyat ediliyor ancak 2015 yılında tekrar aynı bölgede ben oluşumu gözleniyor. Sonrasında yine kemoterapi ve ameliyat tedavileri gördükten sonra birden bu benlerin sayısı artıyor ve bacağını sarıyor. Bu süreçte oldukça acı çeken ve yürümesi zorlaşan Kurt, cilt kanserinin son evresinde olduğunu öğreniyor ve doktorlarından 'yapılacak bir tedavinin kalmadığı' yanıtını alıyor.

Ancak Alper Kurt, araştırmalarına devam ediyor ve Doç. Dr. Burçak Karaca'ya ulaşıyor. Hemen elektrokemoterapi tedavisi alan Kurt, tedavinin sonunda bugün kanseri temizlenmiş halde. İmmünoterapi tedavisindeki başarıda önemli bir örnek olarak 4. evre melanomu yenen Kurt, bundan sonrası için de çok umutlu.