Sevgili okurlarım, Venezuela bir Latin Amerika ülkesi... Başkan Maduro geçmişinde “Solcu” ayaklarına yatan ve özellikle bu nedenle halk tarafından devlet başkanlığına seçilen bir kimse...
Birkaç gece önce El-Cezire televizyon kanalında bizimkilere televizyonculuğu öğretecek düzeyde muhteşem bir belgesel vardı.
Venezuela belgeseli.
Her kesimden insanları çıkarıp konuşturdular. Anlatılanlar akıl alacak gibi değildi.
Toplum perişan duruma düşmüştü.
Analar, babalar, evlatlar, öğrenciler, kamu görevlileri, bütün kesimlerin bu herif tarafından nasıl inim inim inletildiğini bir kez daha görmüş olduk.

★★★

Venezuela dünyanın en önde gelen petrol üreticilerinden biri. Buna rağmen halk perişan.
Yüz binlercesi yurtdışına göçmüş veya kaçmış, enflasyon yüzde bir milyon dolaylarında, piyasada hiçbir mal yok.
Çoğu yer zaten yağmalanmış. Kaçışlar sürüp gidiyor.
Adına Maduro denilen diktatör ülkeyi mahvetmiş.
Ekonomik kriz almış başını gidiyor...
Yolsuzluklar arşa yükselmiş... Devleti yönetenler korkunç bir lüks içinde yaşarken onlardan yana olan küçük bir kesim hariç kitleler sürünüyor.
O belgeseli izlemiş olmanızı isterdim.
İnsanlar hiç değilse korkmadan konuşabiliyordu.

★★★

Ahali anlatıyordu:
“Dünyanın bir numaralı petrol rezervlerine sahibiz. Suudi Arabistan’ı bile geçtik. Ancak bu paralar diktatör  Maduro ve ekibinin ceplerine giriyor, sonra yurtdışına transfer ediliyor. Halka verilen hiçbir hizmet, sağlanan hiçbir olanak yok...”

★★★

Böylesine hırsız diktatörler özellikle Latin Amerika, Uzakdoğu, Ortadoğu ülkeleri ve Afrika’da piyasaya çıkar, kendi ceplerini doldururken halkı perişan eder.
Bazıları o makamlara “Seçimle (!)” gelmiştir ama sonrasında sapıtırlar.
Bunlar devletin ve milletin parasıyla korkunç bir lüks ve ihtişam içerisinde yaşar, kendilerinden başkalarına kulak vermeyi küçüklük sayar.
Hepsinde “Ben yaptım oldu, kimseye hesap vermek zorunda değilim” anlayışı egemendir.
Maduro günümüzün hırsız diktatörlerinden sadece biri!
Emrinde özel uçaklar, en lüks makam araçları... Venezuela’nın kamu malları ve ulusal varlıkları “Özelleştirme” adı altında onun aile bireylerine ve yandaşlarına peşkeş çekiliyor.

★★★

Bir süre önce Çin’e para bulmaya gitmiş...
Dönüş yolunda özel uçağı ile İstanbul’a geldi ve iki saat kaldı. Bu süre içerisinde zamanını, adı Nusr-Et olan süperlüks et restoranında geçirdi.
Hep birlikte, ekip olarak yediler, yediler...
Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yediler.
Restoranın sahibi olan ve reklamını yapmayı gerçekten iyi beceren Nusret, bu diktatöre elleriyle hizmet veriyordu.
Maduro oraya geleceğini daha önce bildirmişti. Aracılık yapan ise bizim Dışişleri Bakanlığı idi!..
Zira Venezuela, şimdi Türkiye’nin yakın dostlarından biri!

★★★

Konvoylar oluşturuldu, trafik altüst edildi...
Restorana topluca gelip kamera çekimi bile yaptılar.
Bay diktatör, yemeği bitince kutusunu çıkarıp bir puro yaktı...
Markası kutunun üzerinde yazıyordu ve özel olarak kendisi için üretilmişti.
“Nicolas Maduro.”
Halkı sürünürken kendisine özel üretim purolar yaptırıyor ve hiç utanmadan onları tüttürüyordu!
Merak bu ya, bu yemeğin binlerce dolar tutan ücreti ödendi mi?
Ya da eğer ödendi ise kim tarafından, veya örtülü ödenekten mi?

★★★

Diktatörün İstanbul’da bir et lokantasında sergilediği bu görgüsüz tavırlar, ülkesini de karıştırdı.
Halk kesimi ve muhalefetin ses çıkarmasına izin verilmeyen temsilcileri bu görgüsüzlüğü kınadılar...

★★★

Bu gibi hırsız diktatörler, genelde ordularını da kafakola almayı başarmıştır...
Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun başkalarına kulak vermezler.
Halk eziliyormuş, onlara ne!..
Altlarında özel uçaklar, her türlü hırsızlık, yolsuzluk, lüks, şatafat, onların en önde gelen ortak özelliğidir.
Günümüzde Maduro onlardan sadece biridir.

plusbanner2x