Ekonomik-politik sistemler, biri “kapitalist” (bireyci/individüalist) diğeri “sosyalist” (kolektivist/toplumcu) olmak üzere ikiye ayrılır. “Siyah-beyaz yoktur; sadece grinin tonları vardır” dendiği gibi bu sitemlerin de bir tayf üstündedir. Dinlerin, mezheplere; mezheplerin, tarikata; tarikatın, zaviye, tekke ve dergâha ayrılmasına benzer şekilde iktisatta da ekoller oluşmuştur. Kolektivist sistemler, biri “sosyalist” diğeri “faşist” olmak üzere iki kümede toplanır. Aralarındaki fark üretim araçları mülkiyetindedir. Sosyalistler, bireylerin üretim araçlarına malik olmasını “sömürüye sebep olacağı” için istemez. Faşistler ise, üretimde verimi artıracağı için, bireylerin “girişimci-kapitalist” olmasını ister. Ama bu kapitalistleri, bencil davranmasın diye devletin denetimi altına tutar. NAZİ kelimesi “nasyonal” ve “sosyalist” sözcüklerinin ilk hecelerinden kuruludur. Faşist kelimesi ise İtalyanca “fascio”dan gelir. Fascio “birbirine sıkıca bağlanmış ok kümesi” dir. Siyasi mesajı “birlikte güçlüyüz” demektir. Kolektivist sistemler, toplumu yani onun adına hareket eden “devlet”i iktisadi ve sosyal hayatın merkezine koyar. Bireylerin herhangi bir konuda “devleti yönetenlerden” farklı fikirde olması ve bunu yaymaya çalışması “devlete/millete” ihanet kabul edilir. Devlet, hain diye damgaladıklarını “diğerlerine ibret olsun” diye asla affetmez.

KOLEKTİVİST İDEOLOJİNİN DOĞUŞU

Bilimin kaynağı, doğadır. Bilim insanları, cansız ve canlı şeylerden kurulu doğanın/evrenin işleyişini gözlemleyerek bilgi üretmiştir. Jeoloji, yerbilim; biyoloji, canlılar bilimi; kozmoloji, uzay bilimi; teoloji, ilahlar bilimi demektir. “Loji” tek başına “bilim” anlamına gelir. “İde” fikir, “ideoloji” de “fikirbilim” demektir. İdeolojiler, bilim değildir. Çünkü hükümleri kanıta dayanmaz veya doğada izdüşümü yoktur. Ama ideolojiler insanlık tarihi boyunca din veya felsefe adı altında hep var olmuştur. Çünkü tanrı yapması doğal yaşam vahşidir. Yaban hayatında merhamet yoktur. Doğa “değişen çevre şartlarına uyum gösteren yaşasın, gösteremeyen yok olsun” der. Uygarlık, insanın doğaya meydan okumasıdır. Dinler veya onun ahir zaman sürümü ideolojiler, insanlığın başına gelen felaketlerden sonra “doğal/vahşi” iktisadi düzeni sorgulamıştır. Sadece sorgulamakla kalmamış onu ehlileştirip, “kul yapması” merhametli yeni bir düzen kurmayı amaçlamıştır.

PAYLAŞIMCI MEDENİ KAPİTALİZM

Koronavirüs salgını, adına ister kapitalist ister liberal deyin doğal ekonomik sistemi dipten sarstı. İnsanlık, zor bir sınavla karşı karşıyadır. Telaşa kapılıp, devleti kutsayarak, bireyin özgürlüklerini kısıtlayan çözümlere iltifat edilmemelidir. Hüner, hem merhametli hem de etkin önlemlerle, altta kalanların ezilmesine meydan vermeden ekonominin çarklarını yeniden döndürebilmektedir. Dikkatli olmalı, bireysel özgürlüklerin teminatı olan mülkiyet hakkının zedelenmesine meydan verilmemelidir.

Son söz: Birey sorumlu, bencil sorumsuzdur.