Sevgili okurlarım, bizim gazetenin dünkü dokuz sütunluk manşeti herhalde dikkatinizi çekmiştir:

“Üç yıl önce temeli törenle atıldı ama yerinde yeller esiyor. Baraj kayboldu!”

Deniz Ayhan’ın haberine göre hayali barajın temeli 2017 yılında bu iktidar tarafından atılmış.

Adı Kızlaryolu.

Barajın yapılacağı yer Çankırı. Orta Anadolu’da en az gelişmiş illerimizden biri.

Günün birinde dört CHP’li milletvekili barajın herhalde devam etmekte olan inşaatını görmek üzere yola çıkıyor.

Türabi Kayan, Gökan Zeybek, İsmet Tokdemir ve Hasan Baltacı...

★★★

Amaçları inşaat alanını gezmek, barajın son durumunu görmek ve incelemek...

Ancak milletvekilleri inşaatın olması gereken yere geldiklerinde şaşırıyorlar!

Dereleri aşıp tepelere tırmanmışlar ama barajdan hiçbir belirti yok.

Şantiye yok, iş makineleri ve çalışan kimse yok, yok oğlu yok!

Temel atma töreni 2017’de büyük tantanalarla yapılan barajın ne olduğunu yöre halkı da bilmiyor.

Temelini bulmaları bile söz konusu olmuyor.

Hayali barajlardan, hayali projelerden somut ama yüz kızartıcı bir örnek!

★★★

Sevgili okurlarım, bu olay bana geçmiş yıllarda yaşadığımız Necmettin Erbakan hikayelerini anımsattı.

Genç kuşaklar onu pek bilmez...

İlginç ve renkli bir adamdı.

Türkiye’de parti başkanlığı, başbakan yardımcılığı, başbakanlık makamlarına ulaşmayı başarmıştı.

Abartmayı, hatta biraz da palavra atmayı çok severdi.

Çeşitli zamanlarda ortaya çıkar ve hayali projelerini bol kepçe açıklayıp dururdu:

“Muhterem kardeşlerim önümüzdeki yıllar içerisinde inşallah 100 bin top, 100 bin tank yapacağız!..”

Kendisine seslenirdik:

“Hocaefendi tıraşı bırak!”

Yolundan asla şaşmaz, asla geri dönmezdi.

★★★

Kendince bir ağır sanayi hamlesi başlatmıştı.

Sonraki yıllarda hocasını şutlayıp tu kaka ilan eden Recep Bey onun en seçkin (!) öğrencilerinden biriydi.

Gerçekle ilgisi olmayan yatırım hamlelerini, hatta baraj yapımlarını, görkemli temel atma törenlerini hep Erbakan hocadan öğrenmişti.

★★★

Neyse, sözü daha fazla uzatmadan, size benzer bir olayı anlatayım!

Günlerden bir gün hocamız Erzincan’a gidiyor ve orada bir ağır sanayi hamlesi tesisinin temelini atıyor.

Büyük törenler düzenleniyor, nutuklar atılıyor ve hocamız fabrikanın temeline ilk kazmayı besmele çekip vuruyor.

Aradan uzunca bir süre geçiyor...

CHP Erzincan senatörü Niyaz Ünsal günün birinde gazetelere haber salıyor:

“Meclis bahçesinde bir basın toplantısı yapıp ağır sanayi hamlesinin temelini sizlere göstereceğim...”

Gazeteciler gidiyor.

Niyazi Ünsal Reno marka aracının bagajını açıyor ve küçük bir beton kitleyi kucağına alıp dışarı çıkarıyor...

“İşte size Erbakan’ın hayal dünyasından bir örnek. Boş bir arazi bulup oraya da ciddiyetsiz bir temel atmış. Ağır sanayi hamlemizin bu temelini bagaja koyup taaa Erzincan’dan getirdim!”

Millet kahkahadan kırılıyor...

Ve bu olay Türk siyaset tarihine geçiyor.

Dün bizim gazetede fotoğraflarıyla yer alan manşet haberi okuyunca aklıma Niyazi Ünsal’ın bu muhteşem siyasi şovu geldi.

Yıllar önce Erzincan’da hayali temel, günümüzde ise Çankırı’da hayali baraj!..

★★★

Erbakan hoca renkli adamdı.

Din sömürüsünün ustası idi.

Dinci partiler kurar, partisi yargı tarafından kapatılınca yenisini açardı!

Günün birinde petrol satın almak için Suudi Arabistan’a gitmişti. Ancak oradaki hırsızlardan nasihat aldı.

“Eliniz boş gelmişsiniz” diyenlere şöyle demişti:

“Ben tanker miyim muhterem kardeşim, petrolü nasıl getireyim!”

Günün birinde Libya’ya gitti, orada Kaddafi’den herkesin içinde inanılmaz bir fırça yedi. Yüzü kızarmış, başı öne düşmüştü.

Erbakan Türk siyasetinde gelmiş geçmiş en renkli liderlerden biriydi.

Bulduğu her boş araziye ağır sanayi fabrikası temeli atardı.

Böyle yüzlerce temeli (!) var.

Ne derseniz deyin umursamaz, bildiği yoldan asla şaşmaz, geri adım atmaz, ödün vermezdi.

Aynı zamanda memleketin başına bela olan din sömürüsünün en büyük ustalarından biriydi.

★★★

Emin Çölaşan’ın notu: Gazetemizin önümüzdeki cuma günü çıkacak ilavesinde size hem bu olayı, hem de Hoca’ya çaktırmadan votka içirip kafayı bulduranları, seçim gezilerinin seslendirme uzmanı rahmetli Erkal Zenger’in anlatımıyla ileteceğim. Çok hoş bir olaydır. Okumanızı dilerim.