Cumhuriyetimizin özellikle 1950’den sonraki yılları barış, başarı, mutluluk ve güvenlik yönünden gölgeli geçmiştir. Anımsayıp yaşayanların belleklerinde olumlu izlerin çok olduğunu sanmıyorum. Siyasal partiler arasındaki uyumsuzluk ve karşıtlığın kışkırtmalar ve sertliklerle sürmesi yeni değildir. Particiliği partizanlık durumuna getirip toplumsal barışı gözardı eden, ulusal yapıyı değil de kendi partilerini önde ve üstün tutan, iktidara gelince ayrılmamak için her şeyi yapmakta sakınca görmeyen partizanlar ortamı germekten ve karartmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Günümüzde bile bunun en somut örneklerini AKP Genel Başkanı vermektedir. Anayasa’nın 103. maddesine göre içtiği anda tümüyle aykırı davranmakta, tarafsızlığı hiç anımsamamış görünmektedir. Cumhurbaşkanlığında geçici olarak bulunan Bay RTE aşırı partizan konuşmalarında yanlılık, ayrımcılık, bölücülük ve suçlamalarıyla andını unutmak, Anayasa’yı çiğnemektedir.

Toplumsal yardımlara ilişkin yanlı konuşmaları “Şov yapıyorlar” diye CHP’li belediyeleri kaba ve sert suçlaması tam bir çirkin tartışmadır (polemik). Anayasa’nın 104/1. maddesine göre tüm ulusu temsil etmesi gerekirken particilik yapması, argo sözcüklerle, ağır eleştiriler ve suçlamalarla konuşması koyu bir partizanlıktan başka bir şey değildir. Meclis’in ötelendiği (23 Nisan’da olduğu gibi), böyle ulusal egemenliğin yerine cumhurbaşkanı egemenliğinin ağır bastığı dönem yaşanmaktadır. “Göreve geldiğimizde ambulans yoktu” diyerek gerçekleri tersine çevirip suçlamalarını sürdüren Bay RTE’nin geçmişi yadsıması yeni bir şey değildir. Kanımızca, konuşmaları makamına, geçici de olsa sıfatına yakışmıyor. Kimi CHP’li belediye başkanlarının yardım çalışmaları nedeniyle eleştirmesi de engellemesi de yanlış. Sağlık karabasanı bir yanda, siyaset karabasanı bir yanda.

Toplumsal yaşamda değişik durumlar, olumlu ve olumsuzluklar olabilir. Bu, yaşamın doğasından kaynaklanmaktadır. Nedense kimilerinde durumlarını, konumlarını sindirememe zayıflığı var. Bir yere geldiklerinde, yetki aldıklarında “Ne oldum delisi” denilen durum, bir tür hastalığa yakalanıyorlar. Halk dilinde “Hazmedememe” denilen bu görünüm eğitim ve kişilik sorununa bağlıdır. Yine halk dilinde “Sonradan görme” denilen durum değişikliğine dayalı kişisel tutum da niteliksiz ve yetersizlik kaynaklıdır. Değişik kesimlerde, katlarda ve yerlerde bu tür kişisel bozuklukları olanlar görülmektedir.

Geçirmeye çalıştığımız sıkıntılı günlerde çıkarcılarda boş durmamakta aşırı kazanç sağlamak için her yolu denemektedirler. Halkın sağlığı sözde kalmakta, yarar çabası üste çıkmaktadır. Ancak, üzüntümüzü azaltan güzellikler de eksik olmamaktadır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 23 Nisan akşamı gerçekleştirdiği görkemli konser büyük mutluluk yaratmıştır. Bayraklarla ve Atatürk posterleriyle donatılan Ankara, 1500 çocuğun katılımı ve başarılı gösterileriyle renklenen, TRT Müzik’te yayımlanan konsere beğeni alkışlarıyla ve coşkuyla ev sahipliği yapmıştır. Etkinliğe katılan tüm koroları, orkestrayı içtenlikle kutluyoruz.