Bağırsak mikrobiyotasındaki (bağırsaklardaki bakterilerin tümü) dengesizlikler, günümüzde yaygın görülen diyabet, kalp-damar hastalıkları, obezite gibi birçok sağlık probleminin kaynağı olarak gösteriliyor. Dolayısıyla “Bağırsak mikrobiyotanız eğer sağlıklı mikropların egemenliği altında ise siz de sağlıklı olursunuz. Aksi durumda obezite gibi hastalıklar kapınızı çalabilir” diyen İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bu konuda şunları söyledi:

Prof. Dr. Osman Erk

BÜTÜN VÜCUDU ETKİLİYOR


Sindirim sisteminin savunma bariyerini oluşturan mikrobiyota, mukus tabakası ve sağlıklı epitel hücre tabakası arasındaki sıkı bağlantıların herhangi birinde veya birkaçında ortaya çıkacak olan değişiklikler geçirgen bağırsak sendromuna neden olur. Birçok kişinin korkulu rüyası olan irritabl bağırsak sendromlu hastaların yaklaşık yarısında geçirgen bağırsak sorunu mevcuttur. Bu hastaların tamamında ise mikrobik çeşitlilikte bir azalma olduğu saptanmıştır. Glüten, hassas kişilerde geçirgen bağırsak sendromuna yol açan en önemli gıdalardan biridir. Gıda ve besin duyarlılıkları, kronik inflamatuar hastalıklar ve Çölyak başta olmak üzere otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Birçok sindirim ile ilgili şikayete; vitamin ve mineral eksikliklerine yol açabilir.


NASIL BESLENMELİYİZ?


Bağırsak sağlığı için en uy­gun diyet Akdeniz diyetidir. Probiyotik bakımından zengin, işlenmemiş, bol miktarda sebze ve meyve tüketilmeli, fruktozdan zengin mısır şurubundan uzak du­rulmalıdır. D vitamini bağırsak sağ­lığı için son derece önemlidir. Kaliteli fermente gıdalardan zeytin, turşu, yoğurt, kefir, sirke tercih edilme­lidir. Elma, muz, bitter çikolata, enginar, keten tohumu, yer elması, sarımsak, mantar, soğan bol miktarda tüketilmelidir. Yemek yerken acele etmemek ve besinleri iyi çiğnemek gerekir.


İLAÇ VE BESİN UYARISI


GDO’lu, paketli gıdalar, rafine şe­ker, yapay tatlandırıcılar, doymuş-trans yağlar, hava kirliliği, sigara dumanı, birçok kimyasal bağırsak ve sindirimi olumsuz etkiler. Antibiyotikler, antiromatizmal ilaçlar, kortizon, doğum kontrol hapları, mide ilaçları, kanser ilaçları ve antidep­resanlar da aynı şekilde mide bağırsak sistemine zarar ve­rir. Doktor tarafından tavsiye edilmedikçe antibiyotik ve romatizmal ilaçlar kul­lanılmama­lıdır.


BU HASTALIKLARA DİKKAT!


Bağırsak mikrobiyo­tasının zarar görmesi, pek çok hastalığa yol açar. Bunun başında obezite gelir. Yağ üreten Firmicutes bakterile­ri obezitenin nedeni olarak gösterilir. Stres ise mikrobiyatanın çeşitliliğini azaltır. İlerleyen yaşta mikro­biyatanın çeşitliliği azalır ve zararlı bakteriler çoğalır.

PROBIYOTİKLERİN İÇERİĞİ ÖNEMLİ


Probiyotik olarak satılan ilaçların enfeksiyonu ve obeziteyi önleyici, insülin direncini hafifletici etkileri vardır. Vitamin ve mineral düzeyini artıran probiyotikler kalp hastalıkları, diyabet, karaciğer yağlanması ve depresyon gibi birçok hastalığa iyi gelir. Piyasada probiyotik olduğu iddia edilen pek çok ürün bulunmaktadır. Sağlıklı sindirimi ve bağırsağı vadeden bu ürünlerin etiketinde yazan mikroorganizmaların bulunmadığı, ölü mikroorganizma içerdiği, bazılarında da zararlı mikroorganizmaların olduğu bilinmektedir. Bir ürünün probiyotik olması için canlı olması ve belirli sayıda mikroorganizma içermesi (en az bir milyar), mide ve safra bariyerlerini rahatlıkla aşarak bağırsağa kadar ulaşması, orada lokalize olması gerekir. Probiyotikler, en fazla bilimsel çalışmanın yapıldığı alanların başında gelir. Ancak probiyotikleri her hastalığa ‘deva’ gibi görmemek gerekir. Kişinin genetik yapısı, probiyotiklerin etkinliğini önemli ölçüde değiştirir. Üst ve alt solunum yolları enfeksiyonlarını hafifleten probiyotiklerin, kolit, Crohn, irritabl bağırsak sendromuna iyi geldiği bilinmektedir.