Fenerbahçe'nin 9 kişi kalan Karagümrük'ü yenememesi mi kötü yoksa yenemeyeceği hissinin daha kuvvetli olması mı? Ya da Karagümrük'ün kontrataktan bir gol bularak Fenerbahçe'yi mağlup etme ihtimalinin, Fenerbahçe'nin gol atma ihtimalinden daha ağır basması mı?

Fenerbahçe'yi izlerken insanı endişe, kaygı ve korku sarıyor. Çünkü sahadaki futbolcuların yüzlerine bakınca bu duyguları yaşadıklarını görebiliyorsunuz. Bireysel olarak yetenekleri tartışılmayacak isimler, saha içinde sorumluluk almaktan kaçınıyor. Futbol topunu bomba gibi görüyorlar ve 'aman bende patlamasın' diye iki metre yanındaki arkadaşına pas veriyorlar.

Nerede bu geminin kaptanları?


60 dakika boyunca 9 kişi oynayan rakibe karşı ağır ağır pas yaparak, boş alana koşu yapmaya bile yeltenmeyerek, sadece doldur boşaltla maç kazanmak mümkün olamazdı. Olmadı da. Sahadaki rezalete ve 90. dakikada hâlâ savunmada dört kişi olmalarına isyan ederek forvete giden Attila Szalai dışında bu duruma tepki gösteren kimseyi göremedik.

Sorumluluk almaya gelince kafasını kuma gömenler, iş kaptanlık pazubandını takmaya gelince sıraya giriyor. Madem taktınız o pazubandı, hakkını da verin en azından. Maç sonu röportaja bakıyoruz Pelkas, Sosa ve Novak konuşuyor. Nerede bu geminin kaptanları? Neden hiçbir maçtan sonra konuşmazlar? Sezon başından beri bir tane maçtan sonra açıklama yapan kaptan göremedik.

Sıradan bir aksesuar değil!


Otobüste arka beşli koltuğa oturmakla veya sahada ağzını burnunu yamultarak trip atıp teknik direktörü taraftarın önüne atmakla kaptan olunmuyor arkadaşlar. Kolunuza taktığını şey sıradan bir aksesuar değil. 100 yılı aşkın tarihi olan bu camianın, efsanelerine layık gördüğü ama sayenizde değersizleşen onur ve gururla takılan bir nişanesi. Yapamıyorsanız, takmayacaksınız! Çocuk oyuncağı gibi her kolunu uzatana da kaptanlık pazubandı da verilmez. Fenerbahçe'nin geçmişteki kaptanlarının sayısı, son 4 yılda pazubandı takanların sayısına neredeyse denk!

Tükenmişlik sendromu


Tatsız, tuzsuz bir Fenerbahçe'ye mahkum edildik. Burnu havada futbolcular, kontrolü kaybetmiş yöneticiler, psikolojik olarak yıpranmış taraftarlar, zihinsel ve fiziksel olarak tükenmiş bir camia. İliklerine kadar tükenmişlik sendromu yaşayan bir Fenerbahçe. Kimsenin de sorumluluk almaya ya da hatalarının bedelini ödemeye cesaret ettiği de yok. Ne denir ki, herkese acil şifalar...