ANKARA KORİDORLARINDA BUNLAR KONUŞULUYOR


“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel, zalim kaderin yumruklarına, oklarına/Yoksa diretip bela denizlerine karşı/Dur, yeter! Demesi mi?” Yeni bakan Nureddin Nebati’nin önceki gün Habertürk’ten Sevilay Yılman’a verdiği röportajda kurduğu “Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber” cümlesi üzerine aklıma geldi William Shakespeare’in Hamlet’te geçen bu dizesi... Olmak ya da olmamak, bitersek hep beraber kazanırsak hep beraber!

Peki... Ankara’da ekonomiyle ilgili hava nasıl? Anlaşılan güllük gülistanlık Çünkü... Külliyedeki havayı aktaranlar şu tespitleri yaptı:

“Yeni ekonomik modelin altı ay içinde olumlu sonuç doğuracağını düşünüyorlar ve inanmış durumdalar. Bugün yaşananları -yani doların artacağını- öngördüklerini anlatıyorlar. Piyasa açısından sorunlu bir durum yok ekonomiyi yönetenlere göre. ‘Geçiş dönemi. 5-6 ay dişimizi sıkarsak çözülür’ vurgusu Ankara’nın ekonomi koridorlarında sıkça kurulan cümle! Gerçeklikten kopmuş bir ruh hali... Merkez Bankası rezervleri bugün ekonomiyi yönetenler için mühim değil, kullanılabilir. Neyse ki 2019-2020 gibi kapalı değil de açıktan müdahale ediyorlar.”

Kim bu Şefik Çalışkan?


Bu arada bir notu da eklemek gerekiyor. Faiz kararının ardından “TCMB 18.11.2021 Toplantısı Sonrası Ekonomik Görünüm Bilgi Notu” başlıklı bir bilgi notunu yazan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akıl hocası olduğu iddia edilen Şefik Çalışkan, yeni açıklamalarda bulundu. (İddialara göre Çalışkan’ın hazırladığı raporun paylaşımını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı Vedat Bilgin’in başkan vekili olduğu Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu üyelerinden Murat Yılmaz üstlenmişti) Dün Dünya Gazetesi’ne konuşan Şefik Çalışkan, “Telaşa kapılacak hiçbir durum olmadığı gibi yıldızımızın parlayacağı çok güzel gelişmeler var. Telaşa kapılanlar, eski alışkanlıklarından dolayı bakış açısının yanlış olduğunun farkında değiller. Vatandaşımız korkmasın. Sadece düşük kur yüksek faiz ile felç olmuş ekonomimiz, 19 yılda yapılan yatırımlarla artık titreyerek kendine gelmektedir” dedi.

Peki ekonomi adına rapor hazırlayan, açıklamalar yapan Şefik Çalışkan’ın külliyede bir görevi var mı?

Geçelim asgari ücrete...

Bakan Bilgin bu raporu okudu mu?


“... Brüt asgari ücretin (3 bin 577 lira) dolaylı-dolaysız vergi ve kesintilerini dikkate aldığımızda yüzde 33.4’ü (bin 194.9 TL) vergi ve kesintilere gidiyor. İşçinin eline (Asgari Geçim İndirimi-AGİ dahil) brüt asgari ücretin sadece yüzde 66.6’sı net harcanabilir gelir olarak geçiyor. İşçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışıyor.

DİSK’in “Asgari Ücret Raporu”ndaki bu ayrıntıdan, bugün asgari ücreti tespit etmek için ‘pazarlık’ yapanların bilgisi var mı? Herhalde, son aylarda ‘dar gelirli aşkı’ bir anda ortaya çıkan iktidar biliyordur!

Ya da şu rakamları okumuşlardır diye düşünüyorum:

... 3.4 milyon işçi (bütün ücretli çalışanların yüzde 18’i) asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Bin 500 TL’den daha az ücretle çalışan işçi sayısı 1.7 milyon. Asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan işçilerin sayısı 6.3 milyon (bütün ücretli çalışanların yüzde 33.8’i) civarındadır...

Sonuçta... Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısı 9.7 milyon. Yani bütün ücretli çalışanların yüzde 50’ye yakını bu kapsamda. Tüm ücretli çalışanların yüzde 64’ü ise (12.5 milyon işçi) asgari ücretin altı ile asgari ücretin bir buçuk katı arasında bir ücret elde ediyor. DİSK’in raporunda yazan hakikat, iktidarın “Altı ay içinde ekonomi düzelecek” açıklamasını boşa düşürüyor! Çünkü... Varsa yoksa, olası 2023 seçimlerine yönelik ‘yeni model’ damgalı, günü birlik ücret artırımı! Süslü kelimeler, yatırım, üretim, istihdam ve ‘ekonomide kurtuluş savaşı’! Ya program var mı?

Örneğin... Mehmet Ali Aybar’ın liderliğini yaptığı Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP/1961 yılında kuruldu) parti programında ‘Halkçılık’ vurgusuna bakın: “ ... İnsanın ve insan emeğinin en yüce değer olarak tanınması bizi halkçılık ilkesine götürür. Bütün zenginliklerin, maddi ve manevi bütün değerlerin biricik yaratıcısı olan halkımız, politik iktidarın da kaynağı ve gerçek sahibidir... Halkçılık, emekçi halkı toplumun itici, yönetici ve düzenleyici kuvveti olarak tanımak ve toplum düzeninin buna göre kurulması imkânlarını hazırlamaktır. Halkçılık, emekçi halkı bir numaralı vatandaş durumuna yükseltmektir. Halkçılık, demokrasiyi gerçekleştirmek, toprak ağalığının, yabancıya aracılık eden ticaret ağalığının ve müttefiklerinin ekonomik kalkınmayı, demokrasiyi, sosyal adalet ve güvenliği köstekleyen gerici ve tutucu etkilerini önlemektir. Halkçılık, sömürgeciliğin her türlüsüne, sömürücülüğün her çeşidine karşı koymaktır.”

SORU ŞU: Peki senin programın nedir? Yeni ekonomik modelin kitaptaki yeri neresi?