Kazma, kürek, yangın söndürme tüpü, maske, göz damlası, yanık merhemi, tepe lambası, yanmayan ayakkabı...

Ormanlık alanlarda başlayıp yerleşim yerlerine yayılan yangınlarla ölümü göze alarak mücadele eden gönüllülerin ihtiyaç listesi bu.

Hayır bir tane değil. Böyle onlarca liste sosyal medyada paylaşılıyor.

Beş gündür cayır cayır yanıyor ülke.  Duracak diye beklerken, çığ gibi büyüyor.  Manavgat, Marmaris, Bodrum’da onlarca noktada, toplamda 100’ün üzerindeki yangın hayatı cehenneme çevirdi.

İnsanlar bir yandan canını kurtarmaya çalışırken diğer yandan söndürme çabası içinde.

★★★

25 yaşındaki Şahin Akdemir’in, herkesi ağlatan canı pahasına hissettiği sorumluluk duygusunu, görev tanımı bu olan, bunun için maaş alan yöneticilerde göremiyorsunuz. Gerçek bir üzüntünün izlerini o yüzlerde boşuna arıyorsunuz.

Müdahale zafiyeti yetmezmiş gibi bir de para isteniyor. Yoksulluk derinleşmiyor, yönetenler saraylarda yaşamıyor, çift maaş almıyor, Kızılay’a yapılan TIR’lar dolusu yardımı semt pazarında satan yöneticilerin davası sürmüyormuş gibi.

Yetmiyor, bir de vatandaşın kafasına çay fırlatılıyor.



ORMANLAR KÜLE DÖNERKEN

Ormanlar küle dönerken yürürlüğe giren kanundan haberiniz vardır. Yine de değinelim. Eğer bir yerin konumu otel ya da turizm tesisi kurmaya elverişliyse, yapılaşma yetkisi Turizm Bakanlığı’na devredilecek. Tabii ki Cumhurbaşkanı’nın takdiri ve kararıyla.

ÇED İSTENMEYECEK

Öyle bir yeni talan kapısı ki bu, formalite icabı bile olsa ÇED raporu istenmeyecek.

CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu, TBMM kürsüsünden iki hafta önce uyarmış, amacın para olduğunu, ülke barışını tehdit ettiğini söylemişti. Gelin görün ki TBMM’de edilen sözlerin hükmü kalmadı artık.

★★★

Evet iklim krizi şiddetinin artması sonucu yerkürenin ardı ardına ekolojik felaketlere sahne olduğu doğru. Türkiye’nin bu süreçten payını aldığı da. Ancak ekonomisi krizde, işsizliği artan, anayasası askıya alınmış, düzensiz göçlere, talanlara yol veren, hesap vermeyen bir iktidarın yönettiği ülkemiz çok daha zor bir dönemeçte.

Genel müdürlük bilgi karartırsa


Orman Genel Müdürlüğü, cuma gününe dek, orman yangını olan yerleri gerçek zamanlı olarak ilan ediyordu. Açılış sayfasındaki, orman yangınları başlıklı sekmede sadece şehirler değil, şehirler altındaki bölgelerde de yangın çıkan yerler listeliydi. Ne zaman ki bakanlığın müdahale yetersizliği ortaya çıktı ve bu listeler haberlere konu oldu, bugünlerin en hayati bilgisi siteden uçuruldu.

Onun yerine şöyle bir şey yapılmış. Ana sayfadaki haberler kısmına “28 Temmuz’dan bu yana devam eden orman yangınları” haberi konulmuş.

Orman yangını çıkan noktaların tek tek isimleri yerine toplam sayısı veriliyor. Şu ifadeye dikkat:

“Ekiplerin üstün gayretleri ile mücadele ettiği orman yangınlarında, 13 uçak, 9 insansız hava aracı, 45 helikopter, 6 yönetim helikopteri, 1 insansız helikopter, 708 arazöz ve su ikmal aracı, 120 iş makinası ve yaklaşık 4800 personel görev yapıyor” denilmiş.

Tekrar dikkatinize getireyim: “13 uçak, 9 insansız hava aracı, 45 helikopter, 6 yönetim helikopteri, 1 insansız helikopter”den söz ediliyor.

Sadece dün sosyal medyada en az dört-beş noktada havadan söndürme olmadığı için yangının yayıldığı feryatları yükseliyordu.

Eğer 13 uçak, 9 insansız hava aracı, 45 helikopter, 6 yönetim helikopteri devredeyse bakanlık söndürme amaçlı müdahale eden hava araçlarını tek tek açıklar mı?

TOKİ’nin acelesi


Yangınlar sürerken ve halk çaresizce evlerinin yanmasını izlerken TOKİ projeleri hazır etmiş bile. Sosyal medya hesabından “Yöresel mimariye uygun yapacağımız köy evlerinin projelerini hazırladık” diye renkli fotoğraflar paylaşan TOKİ’nin bu tezcanlılığı şaşırtıcı değil tabii.



İnsanlar gözyaşları içinde feryat eder, yardım malzemesi talep eder, canlılar çığlık çığlığa ölürken konut mimarisinden söz etmenin teselli olacağını düşünmek de bu yönetime has bir yaklaşım. İlk defa ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında duyduğum “krizi fırsata çevirmek”, öyle görünüyor ki TOKİ’nin de prensibi. Yakında bu konutlar için yapılacak pazarlık usulü ihaleleri de duyarız.