Dolar tekrardan yükselmeye başladı. Hani “95 milyar dolar döviz rezervimiz” var demişti... Keşke birazı kullanılsaydı da hafiften düşürülebilseydi.

İşin kötüsü ekonomi yönetimi de ne yapacağını bilmiyor. Sizin, benim gibi oturmuş seyrediyor. Düşsün diye bekliyor. Ekonomiyi getirdikleri yer kapasitelerini aşıyor!

Zira Merkez Bankası kasasında dolar falan kalmadı. Rezervler on milyarlarca dolar eksi seviyede...

★★★

İşte biz de bu çıplak halimizle yakalandık dünya piyasalarında yaşanan sarsıntıya... Zira bütün gelişen ülkelerin başları belada... Türkiye bu gurubun en başlarında...

Amerika’nın bastığı para inanılmaz boyutlarda... Dünyada kriz bağıra bağıra geliyor ama para basma makineleri bastırıyor sesleri...

★★★

Uluslararası Finans Enstitüsü’nün yayınladığı raporda, küresel borç bir yılda 24 trilyon dolar arttı... Bu yılsonuna kadar bir 10 trilyon dolar daha artacak. Hayalimizin almadığı rakamlar ama toplamda 281 trilyon dolar borç var.

Emtia fiyatları durmaksızın yükseliyor. Bu durum da enflasyonu körüklüyor. Amerika’da enflasyon korkusu başladı. Enflasyon artarsa Amerika’da faizler artar... Bu da bizi bozar! Neden?

★★★

Amerika’da faizler yükselince basılıp dünyaya dağılan para en güvenilir yere, kendi ekonomisine döner...

Nitekim gelişen ülkeler dediğimiz bizim de içerisinde bulunduğumuz nispeten zayıf ve istikrarsız ülkelerden çıkar. Artık ön planda olan gelir değil güvendir...

★★★

Tam da bu şartlarda bakalım Türkiye’nin durumuna... Faizler artırılırken reform sözü verilmişti. Hiçbir şey değişmediği gibi hukuk ve özgürlükler daha da geri gitti. Görünmez hale geldi.

Şimdi çıkmışlar mart ayının ikinci haftasında “Ekonomik Reform Paketi”ni açıklayacağız diyorlar. Net söyleyeyim, “reform“ falan yapamazlar. Reform niyetine belki birkaç düzenleme...

★★★

Bakın Başdanışman Yiğit Bulut; “Gelişmekte olan piyasalarda merkez bankası en yüksek faizi veren Türkiye... Bu gece parası en çok değer kaybeden Türkiye... Anlamı çok açık; faizi yükseltmek ile paranın değeri korunamıyor!” tweetini attı... Neydi bunun anlamı?

Koskoca başdanışman boşuna fikir beyan etmemiştir herhalde... Kitaba göre yüksek seyretmesi gereken faizleri yeni Merkez Bankası Başkanı’nı pas geçip düşürecekler.

★★★

Nitekim yönetimin tek derdi iktidarı korumak için ne yaparsan yapılsın o koltuklardan kalkılmasın... Yahu binlerce insanı salonlara toplayıp hastalık ve ölüm riskini göze alanlar gidip de Naci Ağbal’ın gözyaşlarına mı bakar?

Devrilen ağacı birkaç kalasla destekleyip bir süre idare edersin ya... İşte bizim ekonominin durumu da o kalasların gittiği yere kadar... Sonrasında bir fırtına kopar... Sanki o an ekonomi yerinden oynar... Yine “dış mihraklar” derler, inananı da çıkar!