Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Aziz Sancar, Nobel kimya ödülü kazandı, hayatı ABD’de geçmişti ama, özünden hiç ayrılmamıştı, Nobel ödülünü almak üzere İsveç’e gitti, yakasına Atatürk rozeti takmıştı, kravatının motifleri Osmanlı tuğrasıydı, “Nobel ödülünü Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde kazandım, rol modelim Atatürk’tür, vefa borcumu ödemek üzere bu ödülümü Atatürk’e ve Cumhuriyet’i kuranlara armağan ediyorum” dedi, Nobel ödülünü Türkiye’ye getirdi, Anıtkabir’de sergilenmek üzere Genelkurmay’a teslim etti, Atatürk’ün huzurunda saygı duruşu yaptı, çiçek bıraktı, dua etti... Nobel ödülünü kazanmadan sekiz yıl önce, henüz sayın ahalimizin ABD’de Aziz Sancar diye bir gururumuz olduğundan haberi bile yokken, Türkiye’nin en prestijli ödülü, Vehbi Koç Ödülü’nü kazanmıştı, bu ödül vesilesiyle kendisine takdim edilen 100 bin doları ABD’de “Türkevi” açmak için kullandı, bu 100 bin doları, eşi ve kendisinin maddi birikimi olan 1 milyon dolara ilave etti, kendisinin de çalıştığı/yaşadığı Kuzey Karolina, Chapel Hill’de 260 metrekarelik villa satın aldı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı bekledi, tam 19 Mayıs 2008’de “Türkevi”ni açtı, taa 40 yıl önce ABD’ye geldiği dönemde yaşadığı barınma sıkıntısını asla unutmamıştı, Türkevi’ni bu amaçla kurmuştu, okumak için ABD’ye gelen Türk çocukları kendisinin yaşadığı sıkıntıları yaşamasın diye Türkevi’nin kapılarını açtı, Türkevi’ni hem ücretsiz yurt, hem kültür merkezi haline getirdi, ilgi duyan Amerikalılar için Türkçe kursu açtı, Türk mutfağı kursu açtı, Türkevi bünyesinde kütüphane, konferans salonu kurdu, Türkevi’ni ABD’de yaşayan Türklerin ortak adresi haline getirdi, kaynaşma, buluşma, güçbirliği noktası haline getirdi, Türk insanının ve Türkiye’nin gönüllü tanıtım merkezi haline getirdi... Aziz Sancar’ın eşi, Amerikalı, Gwen Sancar, biyokimya/biyofizik profesörü, 40 yıldır evliler, Gwen de bütün maddi birikimini, hatta ailesinden kalan mirası bile, Aziz Sancar’ın hayali olan Türkevi’ne harcıyor, Türkevi’nde kalan Türk öğrenciler “Ana Türk” diyor... Aziz Sancar, 2015 yılında Nobel kazandı, Nobel ödülüyle birlikte 325 bin dolar para ödülü verildi, Nobel’den kazandığı bu 325 bin doları da kendi cebine koymadı, tıpkı Vehbi Koç Ödülü’nde yaptığı gibi, tamamını Türkevi’ne aktardı, bilimden kazandığını bilime bağışladı, yine eşinin ve kendisinin birikimlerini ilave etti, aynı bölgede 1.5 milyon dolara sekiz bin metrekarelik arazi satın aldı, Türkevi’ni büyütmek üzere yerel yönetime başvurdu, çok daha geniş misafirhanesi olacak, master ve doktora öğrencilerine de ücretsiz yurt hizmeti verecek, ofisler olacak, bu ofisler yine ücretsiz olarak ABD’deki Türk derneklerinin kullanımına sunulacak, temelini attı, “bu ev Türklerin evi, öyle bir kültür merkezi olmasını istiyorum ki, ABD’de hiç kimse Türkiye’yi Atatürk’ü duymadım
diyemesin” dedi.



Peki, ömrünü Türkevi’ne adayan Aziz Sancar, New York’taki Türkevi’nin açılışında var mıydı?

Yoktu.



“ABD’deki en tanınmış Türk kim?” diye sorsak, Amerikalıların hepsi “Profesör Mehmet Öz” diye cevap verir.

New York’ta çalışıyor.

New York’ta yaşıyor.

Peki, New York’taki Türkevi’nin açılışında Mehmet Öz var mıydı?

Yoktu.



Gelmiş geçmiş en ünlü Amerikan markası Coca Cola’nın ceo’su ve yönetim kurulu başkanı olmayı başaran Muhtar Kent...

Var mıydı Türkevi’nin açılışında?

Yoktu.



Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne, Harvard Üniversitesi’ne damgalarını vuran, dünya çapındaki iktisat profesörlerimiz Daron Acemoğlu veya Dani Rodrik var mıydı? Yoktu.



Bu iki saygın Amerikan üniversitesine, kanser cerrahisinde çığır açarak damgasını vuran Profesör Mehmet Toner var mıydı? Yoktu.



Harvard Üniversitesi’nin genetik/metabolik hastalıklar bölümünü emanet ettikleri Profesör Gökhan Hotamışligil var mıydı? Yoktu.



Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın, evrende yaşam izlerini bulmak üzere kurduğu astrobiyoloji ekibine “lider” olarak seçilen, bu yönetici pozisyonuna seçilen tarihteki en genç insan olan... “Kadınlara eğitim ve fırsat eşitliği sağlayan Cumhuriyet’e borcumuz var” diyen Türk kadın profesör Betül Kaçar var mıydı? Yoktu.



NASA’yla ortak projeler yürüten, uzay teknolojisi şirketi Sierra Nevada Corporation’ın sahibi, Türk işkadını Eren Özmen var mıydı? Yoktu.



Silikon Vadisi’nin gurur duyduğumuz dehaları, Tantek Çelik, Eren Bali, Emrecan Doğan, Kerim Baran, Barış Gültekin, İsmail Sebe, Egemen Taş, Selçuk Atlı mesela, var mıydı? Yoktu.



Peki, kim vardı New York’taki Türkevi’nin açılışında kardeşim?

Ali Erbaş vardı.



Türkleri ABD’de temsil etse etse, en iyi kim temsil edermiş yani?

Ali Erbaş.



“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” vizyonuyla, “ulemaya soralım” arasındaki hayati tercihin kaçınılmaz neticesidir bu.

Binayı yükseltince itibarı da yükselteceğini zanneden zihniyetin, olmayacak duaya aminidir.