6 siyasi partinin yürüttüğü “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmalarına Gelecek Partisi (GP) adına katılan Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, liderlerin imza koyduğu mutabakat metnine yönelik eleştirileri SÖZCÜ'ye değerlendirdi.

16 yıl parlamenterlik yapan, önemli komisyonlarda partisi adına görev alan Üstün, "Doğu ve Güneydoğu illerinden milletvekili çıkaramayacak olan AKP’nin, muhalefette düşünce önerdiğimiz değişiklikleri yapmak için kapımızı çalacak. Onlar da Cumhurbaşkanında bu kadar geniş yetki olmasından rahatsız" dedi.

Metin üzerinde çalışmalar yapılırken dikdörtgen masanın karşısında üçerli oturduklarını, her toplantıda bir kaydırma olduğunu anlatan Üstün, şunları söyledi:

KUTSAL METİN DEĞİL

- Hazırladığımız metne, Anayasa Komisyonu’nda elbette ilaveler olacak, diğer partilerin de katkıları doğrultusunda ele alınacak. Bu metne hiçbir zaman ‘kutsal metin’ gözüyle bakmıyoruz. Bizim yaptığımız öneridir. Liderler de benimseyip imzaladı. Bu bir başlangıçtır. Bunun üzerine çok bina inşa edilecek. Bu çalışmayı yürütürken en çok zorlandığımız giriş bölümü oldu. Değişikliklerin mantığını, felsefesini ortaya koymamız lazımdı. Burada geniş çalışma yapıldı. Geçmişten ders alarak cumhurbaşkanının yetkileri, durumu bayağı bir müzakere konusu oldu. Türkiye’de yargı sorunlu alan. Yargı alanında radikal öneriler var. Bu önlemleri koyarken, "Acaba yarın hakimler saltanatı olur mu?" diye tartışma oldu. Bir çok alan müzakere edile edile sonuçlandırıldı.

ATATÜRK NEDEN YOK?

- Bize dönük eleştirilerden birisi de metinde niçin Atatürk’ün bulunmadığıdır. Toplumun eriştiği noktada artık Türkiye’de Atatürk bütün insanların neredeyse ortak değeri, paydası haline gelmiştir. Bu konuda da ciddi bir itilaf yok. Hazırladığımız metin bir Atatürk çalışması değil, devlet mimarisiyle ilgilidir. Atatürk’le ilgili çalışma konusu olursa en ala, en güzel bir çalışma yapılır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu partilerin tamamı, Atatürk’ün mümtaz bir şahsiyet olduğunu bilmekte ve kabul etmektedir. Bu metinde Atatürk’e atıf yapacak bir nokta yok. Her zaman, ihtiyaç olmadığında atıf yapılırsa o zaman Atatürk’ü zayıflatırız. Gereksiz hassasiyetler de doğururuz. Nitekim, çalışma yapılırken bu konuda tartışma açacak bir konu da olmadı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

- Biz çalışmayı yaparken temel hak ve özgürlüklere girdik. Normalde bu devlet mimarisi olmasına rağmen güncel konularla ilgili başlıklar da açtık. Kadın hakları da bunlardan birisidir. Kadın haklarıyla ilgili de uzunca bir bölüm var. Bunun içine başka haklar, başka talepler de girecektir. Nitekim bizim hazırladığımız çatı metindir. Bu metinlere başka haklar da girecek. Eğer hepsini yazmaya kalksaydık, çalışmamız bitmezdi. Bunlar da güdeme gelecektir. Kadın hakları konusunda şöyle bir atıfta bulunuyoruz: 'Kadın hakları, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde çözülecek.' İstanbul Sözleşmesi uluslararası sözleşmedir. Kadın hakları konusunda uluslararası sözleşmelere net, açık bir atıf var.

KILIÇDAROĞLU DA ZORLANIRDI

- Laiklik konusuna da yeterince vurgu yapılmadığı eleştirileri de var. Kitapçığın 37. sayfasında "Demokratik, laik, hukuk devleti, çoğulcu toplum düzeninin temelidir" yazılı. Aslında bu Anayasamızın ilk üç maddesinde tarif ettiği devletin vasıflarından birisidir. Biz burada laik devletin çoğulcu hayatın da bir güvencesi olduğunu ifade ediyoruz.

- Ben kendimden örnek vereyim, belki bu cümleyi 20 yıl önce zor kullanırdım. Ama GP programına özgürlükçü laiklik hususunu yazdık. Laiklikten rahatsız değiliz, laikliğin maalesef önceden yanlış uygulamalarından rahatsız olunuyordu. Anayasamızda laiklik bugün de var. Ama bugün esnek bir laiklik uygulanıyor ve toplumda da bir rahatlama oldu. Yalnız biz değişmedik. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun gayretlerini ben takdirle, saygıyla karşıladım. 28 Şubat’ta başörtülülerle toplantı yaptı ve çok net ifadeler kullandı. Değişim karşılıklı. Bu değişim, ülkemiz için son derece faydalı. 20 yıl önce ben bu cümleyi kullanmakta zorlandımsa, Kemal Bey de 20 yıl önce başörtülülerle birlikte o toplantıyı yapmakta zorlanırdı. Ama artık hepimiz o konuyu aştık.

- Çalışmamızda, laiklik tam manasıyla tarif edildi. Herkesin inanıcına, kanaatine, yaşam tarzına saygı. Bir paragrafta hem laikliğe, yaşam tarzına, din ve vicdan özgürlüğüne atıf var. Tek tek analiz edildiğinde toplumun kanayan yaralarına çözüm getirildiği görülecektir.

YAPABİLECEĞİMİZE SOYUNDUK

- Yapılan eleştirilerden birisi de niçin sivil anayasa çalışması yapmadığımızdır. Demokratik sivil anayasa yapılabilir mi? Yapılabilir. Ama biz daha çok yapabileceğimiz bir işe soyunduk. Yapabileceğimiz alan buydu ve masaya getirdik. Aksi halde büyük bir iş yapalım derken yapabileceklerimizi de yapamayacaktık. Bundan sonra da yol haritamız olacak. Yeni anayasa için komisyonu kurulacaktır. Daha geniş çalışma o ortamda yapılacak.


Erdoğan metni eleştirdiyse, bu endişesini gösterir


- Cumhurbaşkanı, çalışmamızı, "Eski parlamenter dönemi istiyorlar" diye eleştirdi. Sayın Cumhurbaşkanının radarına girmiş olması onu endişelendirdiği, fazlaca dikkatini çektiği anlamına gelmiştir. Yoksa, kolay kolay bu işlere girmez. Önce yokluğa mahkum eder, kaçamadığı zaman üzerine gider. Anlaşılıyor ki onun dikkatini çekecek kadar iyi bir metin olmuş. Eskiye dönüşü zinhar kabul etmiyoruz. Eskiye değil, yeni bir sisteme getirileceğini belirtiyoruz. Eskiye dönmeyecek güçlü bir parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı sağlanacak, yargı bağımsız olacak. Yapıcı güvensizlik oyuyla hükümetin kolay kurulması, zor düşürülmesi hakkı getiriyoruz. Bir tarafta güçlü, vaatlerini yerine getirecek yürütme, güçlü bir yargı, denetim yapacak parlamento öngörüyoruz.

KİM SEÇECEK?

- Cumhurbaşkanını halk mı, yoksa parlamentonun seçeceği konusunda açıklık yok. Cumhurbaşkanının pozisyonu önemli. Törensel yetkileri olan, sorumsuz, partisiyle ilişkisi kesilmiş, bir defalığına seçilmiş, yeniden seçilme kaygısı olmayan bir cumhurbaşkanı olması hedefledik. Cumhurbaşkanının nasıl seçileceğine ilişkin örnekler var. Aynı yetkileri olan cumhurbaşkanını parlamentonun da, halkın da seçtiği ülkeler var. Çalışmamızda, ‘Halk da seçsin’, ‘Parlamento seçsin’ desek yine eleştiriler olacaktı. Daha biz çalışırken, ‘Halktan seçme yetkisi alınacak’ demeye başlamışlardı. Sanki bunlar meclisin, başbakanın yetkililerini almamış gibi konuşuyorlar. Cumhurbaşkanının nasıl seçilmesi gerektiği konusunda diğer partilerin de, kamuoyunun da katkıları olacaktır. Bundan gocunmayız.

AKP KAPIMIZI ÇALACAK

- 6 parti önümüzdeki dönemde siyasi komisyon kuracağız. Seçime kadar ve seçimden sonraki süreci de takvimlendireceğiz. Seçim güvenliğiyle ilgili de bir komisyon çalışacak. Parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluk elde etmemiz lazım. Bu metnin önemli bir kısmı Anayasa değişikliğini gerektiriyor. O yüzden anayasayı değiştirecek bir sayıyı bulmamız lazım. Anayasa teklifi, anayasa komisyonuna gelir. Orada bir şekli girer. Genel kurulda da müzakere edilir, son metin oylanır. Biz bu sürecin her aşamasında katkıya hazırız.

- Cumhurbaşkanı seçimini kazanmak lazım. Parlamentoda da hiç olmasa çoğunluğu elde etmek lazım. Anayasayı değiştirecek çoğunluk olmasa bile 301’i geçmek lazım. Bugünün iktidarı da bizim kapımızı çalıp gelip güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasının tamamlanmasını isteyecektir. Cumhurbaşkanının o yetkilileri kullanmasını istemeyecektir. Onlar da gelip Anayasa değişikliğine katkı verecektir.

ES GEÇİLMEDİ

- Temel hak ve özgürlüklerde örneğin mülkiyet hakkı yok. Biz yola çıkarken yasama, yürütme, yargıyı esas aldık. Bir çok alanda örneğin basın özgürlüğünde ihlaller var. Toplumun çok da tartıştığı konuları es geçemeyiz. Bir çok temel hak ve özgürlük konularını başka bir çalışmamızda ele alacağız. Bir çok hakkımızı topluma unutturdular. Çalışmamızda can yakıcı, toplumu felç eden durumları ele aldık. Hak ihlallerini de başka metne yazacağız.

İKTİDAR GİDİCİ

- Temel konularda hata yapılmazsa, artık herkes bu iktidarın gidici olduğunu kabul ediyor. Gidici olduklarını iktidar da kabul ediyor. Doğu ve Güneydoğu illerinde hiç milletvekili çıkaramama ihtimali çok yüksek. AKP’ye meyilli seçmen, tamamen AKP’yi terk etmiş. O bölgeden sıfır çekerlerse TBMM’de çoğunluk sağlamaları da zaten imkansız.

[old_news_related_template title="‘Atatürkçü ve Alevi müdürü cezalandırdık’" desc="Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu’ndaki bakanlık başmüfettişi, ‘Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Alevi’ okul müdürünü görevden almak için sicilini bozduklarını içeren yazışmayı, yanlışlıkla 20 kişilik müfettiş grubuna gönderdi. Savcılık MEB’de, ‘terör’ soruşturması başlattı..." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/03/03/iecrop/7_16_9_1646351416.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/ataturkcu-ve-alevi-muduru-cezalandirdik-6987870/"]

[old_news_related_template title="Fidel Castro, Atatürk'e hayranlığını böyle anlatmış: Öldükten sonra ülkesini yöneten tek lider" desc="Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz, 1997’de Küba’ya gitti. Havana’da Castro ile görüştü. Küba lideri, Atatürk için, “O bir yıldızdı, kaydı ve ülkenize düştü” dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/02/07/iecrop/fidel-depophotos_17237936_16_9_1644195052.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/fidel-castro-ataturke-hayranligini-boyle-anlatmis-oldukten-sonra-ulkesini-yoneten-tek-lider-6936754/"]