Vücudumuzdaki kimyasal süreçler oksijenin de etkisiyle hücrelerimizde oksidasyona yol açarlar. Bu nedenle ortaya çıkan serbest radikaller de hücrelerimizdeki hayati moleküllere zarar verirler. Oksidasyonun etkilerini azaltan, onları vücudumuzdan uzaklaştıran çeşitli moleküllere ise antioksidan adı verilir. İşte bu moleküllerin; serbest radikallerin neden olduğu kanser, kalp-damar gibi hastalıklara karşı vücudumuzu koruduğunu belirten Anti-Aging ve Biyokimya Uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, bu konuda merak edilenleri şöyle anlattı…

Dr. Ayşegül Çoruhlu

Oksidan ve antioksidan nedir?


Oksidan kelimesi hücrelerde bir tür biyokimyasal paslanmayı anlatır. Oksijen kullanan tüm canlılar, oksijenden enerji üretirken, bu üretimin küçük bir artığı olarak oksidan üretirler. Normal seviyede üretilen oksidanlar gerekli moleküllerdir. Vücudumuzda makul miktarda oluşan oksidanları yok etmek için antioksidan savunma sistemlerimiz vardır. Vücudumuzda ürettiğimiz antioksidanlar dışında, dışarıdan besinlerle alınan antioksidanlar da vardır. Yani antioksidan hem bizim vücut içinde üretebildiğimiz hem dışardan alabildiğimiz moleküllerdir.


Oksidasyonun sebepleri nelerdir?


Sigara içmek vücuttaki oksidasyonu artırır. Artan oksidasyon hücrelerden başlayarak tüm vücutta hızlı yaşlanma ve hastalanmaya sebep olur. Vücudun antioksidan sistemlerini sigara içerek erkenden tüketmiş oluruz. Alkol kullanmak aynı etkiye sebep olur. Sağlıksız beslenme başlığında anlatılan her şey oksidasyon artırıcıdır. Kızartmalar, unlu-şekerli gıdalar, işlenmiş ürünler, kimyasal toksinler vb. hepsi bizim antioksidan kapasitemizi azaltır. Bir hücrede antioksidan kapasite azalınca o hücre hasarlanmaya başlar. Vücut bununla baş etmek için o hücreyi yok eder. Ancak zamanla hasarlı hücreleri de yok etme kapasitemiz düşer. Bu durum ilerledikçe hastalıklar ortaya çıkar.

Vücuttaki antioksidan oranı nasıl artırılır?


Beslenme ne kadar sağlıklıysa, zararlı oksidanlar azalır, yararlı antioksidanlar artar. Antioksidanı artırmak için ise bitkisel ve çiğ beslenmek önemlidir. Oksidan-antioksidan dengesi yaşlanmayla oksidanların artması yönüne kayar. Bu yüzden uzman tavsiyesiyle antioksidan destek alınabilir. Kişinin mevcut sağlık durumu, yaşı, beslenmesi, yaşam koşullarına göre karar verilmelidir. Ancak antioksidanları destek olarak almadan önce, doğal yoldan antioksidanları artıran beslenmeyi seçmeliyiz.

Antioksidanların faydaları nelerdir?


Oksidasyon bir tür paslanma ise antioksidasyon paslanma azaltıcıdır. Oksidasyon işleminin az miktarda olması gerekir. Vücudumuz oksidasyona karşı antioksidan sistemi ile bir denge kurar. Ancak yaşlanma, beslenme ve yaşam şekli hataları ile vücuttaki oksidasyon seviyesi artar. Artan oksidasyon hücresel hasarlara sebep olur. O bölge neresiyse oraya ait hastalıklar oluşur. Mesela damar sertliği bir tür oksidasyondur. Bizim kötü kolesterol dediğimiz LDL’nin okside olmasıyla damar sertliği, kolesterol plakları oluşur. Belli bir seviyeye kadar vücuttaki antioksidan sistemler devreye girerek durumu düzeltir. Vücut bunu bir süre yapabilir. Bu yüzden hastalıklar hemen ortaya çıkmaz, zamanla oluşur. Artık vücudun antioksidan sistemlerinin yetemediği noktada hastalık oluşmaya başlar.


Hangi besinlerde bulunur?


Tüm sebze-meyveler ve sağlıklı yağlar antioksidan kaynağıdır. Bitkilerin her rengi ayrı tür antioksidan içerir. Sarı-turuncu- kırmızılarda; vitamin C, karoten, likopen antioksidanları vardır. Mor besinlerde resveratrol mevcuttur. Aslında antioksidanlara ayrı isimler verilse de hepsinin görevi bir tür pas temizlemektir. Renkler koyulaştıkça sebzelerin antioksidan gücü artar. Sebzeleri ne kadar az pişirirsek veya daha iyisi çiğ yersek onlardan o kadar çok antioksidan alırız.