Bir soruyla başlayalım: AKP iktidara geldiği zaman kişisel borç yani hane halkının borcu ne kadardı?

Cevabı arşivde duruyor: 6.5 milyar lira.

Neden bu soruyla başladım? Çünkü... “Borçlanan insan sisteme yani pazara bağlanır. Bir şeyleri değiştirme yeteneği elinden alınır, yönetilmesi kolaylaşır. Neoliberalizm, devletlerin büyük şirketler gibi yönetilmesini savunur, finansal kapitalizmi kutsar ve olmayan soyut paradan para kazanmayı amaçlar. Bunu gerçekleştirmek için de insanları ve şirketleri her geçen gün daha da borçlandırarak pazara bağlar. (Postmodern Siyaset/İlhan Ürkmez/Sayfa 48)”

Daha da açalım... Halk devamlı bir şekilde tüketime özendirilir. Tüketim olması için de borçlanmalıdır. Daha fazla daha fazla borçlanan halk da daha çok susacak ve kaderine razı olacaktır!

Bir soru daha soralım: 2020 ve 2021’de kişisel borç yani hane halkı borcu ne kadar oldu? 

Cevabını da 2021 ve 2022 “Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı” versin.

Kişisel borç 139 kat arttı


... 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla hanehalkı borcu, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33.5 oranında artarak 728.4 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu artışta en önemli etken yüzde 34.8 oranında artan banka kredileri olmuştur. Hanehalkı yükümlülükleri arasında 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla yüzde 98.5 ile en büyük kalemi oluşturan banka kredisi stoku içinde önceki yılın aynı dönemine göre ihtiyaç kredisi stoku yüzde 55.3, taşıt kredisi stoku yüzde 36.4 ve konut kredisi stoku yüzde 29.4 oranında artmıştır. Salgın döneminde finansal piyasaların sorunsuz biçimde işlemesi ve kredi kanallarının açık tutulması amacıyla alınan önlemler bankaların kullandırdığı konut, taşıt ve ihtiyaç kredisi stokundaki artışa katkı sağlarken, tüketicilerin salgın döneminde evlerinin dışında daha az vakit geçirmesi kredi kartı harcamalarını nispeten olumsuz etkilemiştir.

Yani... Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı/2020 diyor ki: Ben 2002’de iktidara geldiğimde borç 6.5 milyar liraydı ve 18 yıl sonra borç 112 kat arttı ve 728.4 milyar lira oldu.

Devam edelim...

... Haziran 2021 itibarıyla hanehalkı finansal borcu, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24.9 oranında artarak 909.7 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu artışta miktarsal olarak en önemli etken hanehalkı finansal yükümlülükleri arasında yüzde 98.1 ile en büyük kalemi oluşturan banka kredisi stoku olmuştur. Banka kredisi stokunun alt kalemlerine bakıldığında Haziran 2021 itibarıyla önceki yılın aynı dönemine göre taşıt kredisi stoku yüzde 74.5, kredi kartı stoku yüzde 42.7, ihtiyaç kredisi stoku yüzde 21 ve konut kredisi stoku yüzde 18.4 oranında artmıştır.

Yani.. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı/2021 diyor ki: Ben 2002’de iktidara geldiğimde borç 6.5 milyar liraydı ve 19 yıl sonra borç 139 kat arttı ve 909.7 milyar lira oldu.

İşte size borçlanan hane halkının rakamlarla trajik durumu. Borç yiğidin kamçısı mı yoksa “biat ettirmenin” yolu mu?

Bitmedi...

Ekonomi programını yalanladı


AKP’nin parti programında “EKONOMİ” başlıklı bölümde yer alan ifadeye bakalım:

“... Üretimin motoru olan özel girişimciler, siyasi ve ekonomik istikrarın bulunduğu; ilkelerin belirli, güvenilir ve şeffaf olduğu; sözleşmelerin yaptırım gücünün yüksek olduğu; enflasyon, döviz kuru ve faiz oranları dahil tüm makro ekonomik göstergelerin öngörülebildiği ve ekonomik hesap yapmayı mümkün kılan bir ekonomik ortamda yatırım yaparlar. Partimiz bu ortamı oluşturmaya kararlıdır. Oluşan güven ortamı, toplumumuzda zaten var olan girişimci gücü harekete geçirecek yabancı sermayenin ülkemize girişini hızlandıracak ve böylece üretim artışı sağlayacaktır...”

Bugün geldiğimiz noktada, enflasyon, döviz kuru ve faiz oranları öngörülebiliyor mu? Hayır! Güven ortamı var mı? Hayır! Halk daha da borçlu mu? Evet!

SORU ŞU: Peki ne yapamak gerekiyor? Soru bu ve bu soruya yanıtı veren iktidar olur.