ABD’nin dış ülkelerdeki çıkarlarını korumakla görevli gizli bir örgütün (gladionun/kılıcın bir örgütü) başında bulunan Gabriel Shear’ın (John Travolta) amaçlarına ulaşabilmesi için devlet bankalarında tutulan 9.5 milyar dolara ihtiyacı vardır. Bu paraya ulaşabilmek içinde bilgisayar dahisi Stanley Jobson’ı (Hugh Jackman) kendisiyle çalışmaya zorlar. 2001 yılında seyrettiğim KOD ADI:KILIÇ BALIĞI filminin özeti şuydu: Görünene aldanma, arka planına bak! Çünkü... Stanley, morgda yatan Gabriel’i teşhis eder ve rahatlamış bir şekilde ayrılır oradan. Ancak... Bir sahne sonra teknede Gabriel opeasyona başlamıştır bile! Görünen mi arkasındaki mi?

İstanbul’da yaşanan terör saldırısının polisiye boyutu gün boyu işlendi, yazıldı, konuşuldu. Konuşmamız gereken; HDP ve Selahattin Demirtaş arasında makasın daha da açıldığı! 29 Aralık 2020’de bu köşede “Hangi HDP?” sorusuna yanıt aramıştım: “... Liberallere teslim olmuş, Batı’dan destek bekleyen ve parti programıyla çelişen bir HDP mi, yoksa Türkiye gerçeğiyle buluşan HDP mi? PKK’ya silah bırak çağrısı yapamasa bile, ‘Türkiye dışına çık’ çağrısı yapabilen bir HDP mi?”

“Hangi HDP?” sorusu güncelliğini ne zaman yitirir? Kandil’le, terörle bağını kopardığı zaman.

Önceki güne dönelim.

Günü kurtarma telaşı!


Pazar günü İstiklal Caddesi’nde sivil-resmi, Türkiye’yi hedef alan bombalı saldırının ardından önce HDP’nin yaptığı “Derin acı ve üzüntü duyuyoruz” cümlesiyle günü kurtarma açıklamasını okudum sonra da Demirtaş’ın yaptığı tespitleri:

“... Kim hangi amaçla ya da gerekçeyle yapmış olursa olsun, sivilleri hedef alan her saldırı hukuken, siyaseten, ahlaken ve vicdanen terördür. Asla kabul etmiyoruz.

“... İstiklal Caddesi’nde masum sivilleri açıkça hedef alan terör eylemini de lanetliyorum. Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.”

Selahattin Demirtaş’ın sadece “sivilleri hedef alan” cümlesi sıkıntılı ancak HDP içinde farklı bir kanadı temsil ettiği görülüyor! Bu ayrı bir tartışma konusu diyelim ve....

Döndüm 29 Ekim’e.

Çünkü...

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar açık konuştu: “... Demirtaş’la her konuda fikir birliği içinde olmamızı beklemek de doğru değil, gerekli değil. Selahattin Demirtaş arkadaşımızla aramızda bazı konularda bazen fikir farklılıkları olur, oluyor, doğaldır; ama daha önce de söylediğim gibi, ayrılık cezaevi duvarlarından oluşuyor. Sorun yok, fikir farklılıkları var; ayrılık yok.”

İstiklal’de yaşanan terörden sonra da “fikir ayrılığı” bir kez daha net bir şekilde ortaya çıktı.

“Hangi devleti” kastetti?


Döndüm 2 Mart’a.

Selahattin Demirtaş, Medyascope’a yazdı:

“... Silahı ve şiddeti çözüm yöntemi olarak görmek yerine demokratik siyaseti esas almamız gerekir. Sorumluluk sahibi siyasetçiler kesin ve kalıcı çözümün alt yapısını, zaman kaybetmeden oluşturmak zorundadır...

“... İktidarın siyaset tarzı, akıl dışılığın bile sınırlarını çoktan aştı. Ancak siyaset kurumunun ve devletin, bu akıl tutulmasına tümden teslim olmaması gerekiyor.”

‘Devlet’ vurgusu... İktidarın akıl tutulması yaşadığını söylerken ‘devletin’ akıl tutulmasına tümden teslim olmaması uyarısı! Selahattin Demirtaş’ın dediği hangi devlet?

O zaman bazı bilgiler daha vermekte fayda var: Kılıç balığı, okyanustaki en büyük balıklardan ve etrafındaki balıklar arasındaki en hızlılarından. Bilim dünyasında, Xiphias gladius olarak bilinir ve Latince “gladius” kelimesi kılıç anlamına gelir. (Gladyo tartışmasına girmiyorum ama anlayanın anladığını düşünüyorum) Kılıcın renkleri, denize ve mevsime göre değişiklik gösterir. Kendini kolayca kamufle edebilen kılıç balığının gövdesi, mavili ve yeşilli renkler cümbüşünden oluşur. Bazen de bronz bir görünüm alabilir. Yakalanan kılıç balığı, renkli halini kısa sürede kaybederek, siyahlı ve grili bir görünüme bürünür. Onlar güçlü ve agresif savaşçılardır.

METROPOL AÇIKLAMALARI: Bu arada, terör örgütünün 12 Eylül’den bu yana “metropollerde eylem” kararı aldıklarını yapılan açıklamalardan okuyorduk. Örneğin... Örgütün gençlik kolu, “Türkiye metropollerinde savaş” dedi! Yine sol terör örgütleriyle PKK’nın birlikte oluşturduğu yapı 20 Ekim’de, “Metropoller başta olmak üzere bütün şehirleri savaş alanına...” diye açıklama yaptı ve 27 Ekim’de de Bese Erzincan adlı terör örgütünün sözde yöneticisi, “Savaş sadece dağlarda değil, metropollerde de yürütülmeli” cümlelerini kurdu.

SONUÇ: Her yerde net olma zamanı! Denize ve mevsime göre renk değiştirmeye gerek yok. Bu iktidar için de muhalefet için de geçerli. Gördüğüm, HDP-Kandil-İmralı ve Edirne hattında gerilim daha da artacak.