Sevgili okurlarım, dünkü Sabah gazetesinde Tansu Çiller’le yapılan bir söyleşi yer almıştı.

Bayan Çiller siyaset piyasasında AKP-MHP ortaklığının en büyük destekçisi olarak yer alıyor ama gelin görün ki unutulmuş durumda.

Seçmeni yok, saygınlığı ve Türk siyasetinde olumlu herhangi bir iz bırakmışlığı yok.

Aslında her gün yandaş siyasetin içinde ama gelecekte ne yapacağı konusunda açık konuşmuyor. Başka bir deyişle sözlerinin ucunu açık bırakıyor.

Söyleşide hem derin analizler yapıyor, hem de şöyle diyor;

“Aktif siyaset konusunda ne kadar kararlıyım daha bilmiyorum. Karar vermiş durumda değilim ama neye karar verirsem vereyim bunu koltuk (kapmak) ya da ikbal için yapmayacağım. Neye ihtiyaç görürsem orada olmaya çalışacağım.”

Niyetli olduğu belli ama şimdiden açığa çıkmak istemiyor.

★★★

Şunu iyi bilmeli, bu saatten sonra kendisinden ne köy olur ne kasaba!

Başka bir deyişle siyasete girse kaç yazar girmese kaç yazar!..

Hazır yeri gelmişken kendisiyle ilgili bir ay önce, 10 Şubat 2022 tarihli Sözcü’de çıkan “Aman Tansu Canım Tansu” başlıklı yazımı sizlere bir kez daha sunmak istedim. Onu iyi tanımak, geçmişini iyi bilmek gerekir.

İşte o yazının geniş özeti:

★★★

Çok değerli hanımefendi son olarak ortaya çıkan söylentilere göre parti kurup yeniden siyasete dalacakmış.

Kendisine başarılar dilerim!

Hiç kuşkum yok, bütün Türkiye onun kuracağı partiyi bekliyor.

Hele bir kursun, iktidar olma olasılığı fevkalade yüksektir!

Zamanında parti genel başkanlığı yapmış, başbakan olmuş ve sonra o makamdan Baba (Cumhurbaşkanı Demirel) tarafından kibarca şutlanmıştı.

O süreçte neler yaptığını, neler yaşadığını kendisi bile anlamamıştı!

★★★

Bunlar ilginç bir aile idi.

Kocası Özer Çiller geçmişte özel bir bankanın, batık İstanbul Bankasının genel müdürlüğünü yapmış, bankanın kaynaklarını har vurup harman savurmuş, ismi büyük bazı kredi yolsuzluklarına bulaşmıştı.

Sonunda bankayı batırdı.

Milletin milyarlarca liralık mevduat hesapları da böyle buharlaşıp gitti. Bankaya devlet el koydu ama paraları Özer’den tahsil etmek mümkün olmadı.

Bütün borçlarını biz ödedik... Yani millet olarak ödemek zorunda kaldık.

★★★

Ailenin ‘ilginçliğine’ gelince...

Evlenme aşamasına geldiklerinde Tansu’nun soyadı Çiller, Özer’in ise Uçuran...

Dolayısıyla evlilik sonrasında Tansu’nun soyadı ya Uçuran, ya da Uçuran Çiller olması gerekirken Özer’i ikna etmeyi başardı:

“Sen benim soyadımı alıp Özer Çiller olacaksın. Ben senin soyadını kullanmayacağım!”

Garibim Özer Uçuran böylece oldu Özer Çiller!

★★★

Karısı koskoca başbakan olmuştu ama devleti perde arkasından yöneten, özellikle önemli ekonomik kararları alan ve aldıran o idi!..

Günün birinde Bekir Coşkun’la ikimizi (ayrı ayrı ama aynı gün) Başbakanlık Konutuna çağırdı. Beni makam odasında kabul ettiğinde ayaklarında topuğuna basılı pabuçları vardı!

Baba nasihatleri çekti:

“Siz bizi çok eleştiriyorsunuz, aman haa biraz yavaş gidin!”

★★★

Tansu hanımefendi memleketine düşkün, tarihimizi çok iyi bilen bir başbakandı!

Günün birinde bir tören yapılıyordu...

Osmanlı döneminde Ermeni tehcirine karıştığı iddiasıyla ilgili olarak tutuklanıp Bekirağa hapishanesine tıkılan Yozgat’ın Boğazlayan ilçesi kaymakamı büyük yurtsever Kemal Bey için düzenlenen anma töreni...

Kemal Bey kısa süre sonra idam edilmişti.

Tansu hanımefendi engin tarih bilgisiyle kürsüye çıkıp konuşmaya başladı...

“Boğazlanan kaymakam Kemal Bey!..”

★★★

Türkiye’de onun başbakanlığı döneminde adı Öncü olan bir gazete çıkıyordu.

Başında  Özer... Günlük satış rakamı 1.800  dolaylarında...

Kendilerine karşı muhalefet sergileyip açıklarını gündeme taşıyan bütün gazetecilere ve siyasetçilere dümdüz giderdi.

O dönemde ne anamız kaldı ne avradımız!..

Ne eşcinselliğimiz kaldı ne hırsızlığımız!

İktidardan aldıkları güçle kin kusuyorlardı.

Günün birinde bir resepsiyonda Başbakan Tansu ile karşılaşınca artık dayanamadım.

“Hanımefendi sizin bu gazeteniz bize her gün en ağır bir biçimde sövüyor. Onları uyarmayı acaba düşünür müsünüz?”

Verdiği yanıt muhteşemdi, aklınca alay ediyordu:

“Aaa öyle mi, hay Allah. Vallahi benim hiç haberim yok!”

★★★

Sonra, günün birinde Tansu-Özer çiftinin devlete beyan etmedikleri o inanılmaz mal varlıkları sapır sapır ortaya dökülmeye başladı.

-ABD’de oteller ve apartmanlar.

-Kuşadası’nda görkemli bir çiftlik.

Bu çiftliği önce inkar ettiler, sonra tapu kaydını yanlarında çalışmakta olan Suna Pelister isimli kadının üzerine yaptırdıkları ortaya çıktı.

Mal varlıklarında daha neler vardı neler!

Durum günün birinde gazeteciler tarafından kendisine soruldu. (O yıllarda basın böylesine baskı altında değildi, özgürdü...)

Ve verdiği yanıt Türk siyasi tarihinde yerini aldı:

“Annem vefat ettiğinde evde bir çıkın bulduk. Servetimizin kaynağı o çıkından çıkan paralardır.”

★★★

Tansu Çiller...

Cumhuriyet tarihinde devletin “Örtülü ödenek” parasını dolandırıcılara kaptıran ilk ve son başbakan!

Selçuk Parsadan isimli bir dolandırıcı, emekli Orgeneral Necdet Öztorun adına kendisini arayıp para istiyor...Ve kendisine o günkü parayla 500 milyar lira gibi büyük bir meblağ ödeniyor.

Parsadan günün birinde beni arayıp bu haberi vermiş, ancak inanmamıştım.

Olayı anlattı, beni inandırdı ve hadiseyi olduğu gibi yazdım. (Günün birinde zaman bulursam bu hikayenin ayrıntılarını burada sizlere de anlatmak isterim. Macera filmi gibidir.) Olay açığa çıkınca Parsadan yine konuştu:

“Emin abi ben aynı zamanda kumarbazım. Tansu’nun örtülü ödenek parasını kumarda yedim. Hakkını helâl etsin.”

★★★

Şimdi bu hanımefendi yeni bir parti kurmaya soyunuyormuş!

Recep Tayyip’e destek atacakmış!

Vallahi keyif onun, irade onun...

Kurar mı kurar!

Başarı dileklerimle!”