Türkiye ve Türk ulusu için “18 Haziran 2023 Pazar” Cumhuriyet tarihimizin en önemli günü...

O gün ak mı kara mı belli olacak!

“Olmak ya da olmamak!” Hamlet’in ünlü tiradı gibi “İşte, bütün mesele bu!” diyeceğiz.

İnsanlarımız kendi kaderlerini kendileri tayin edecekler!

Rüştümüzü ispat edip aydınlığa mı çıkacağız, yoksa yine ilkel bir karanlığa mı gömüleceğiz, o gün belli olacak.

★★★

Seçime 7 ay 11 gün kala toplum olarak biz birbirimizi yemeye devam ediyoruz.

Nasıl ve neden böyle kutuplara ayrıldık?

İnsanlarımız niçin birbirlerini sevmiyor?

Karşılıklı suçlama ve hakaretler nedendir?

İktidar kanadı garip bir telaş içinde “6’lı Masa”ya hücum ediyor, muhalefeti halkın gözünde küçültmeye çalışıyor.

Onlara göre muhalefet yapan herkes “Teröristlerin ortağı”

Oysa “Terörist” dedikleri parti ile kendileri görüşüyor, seçimde kendileri onlardan medet umuyor!

★★★

Sırtını iktidara dayayan dinci basın ve bir takım sahte hacı-hoca takımı o kadar kinci ki, fırsat bulsalar karşı görüşteki herkesi “din adına” sosis gibi doğrayacaklar. Öylesine gözleri kararmış!

Bunu “Allah adına” yaptıklarına inandıkları için en ufak bir vicdan azabı da duymayacaklar!

Ayrıca... Her gün televizyonlarda birbirlerine ağıza alınmayacak sözler söyleyen konuşmacıların, daha sonraki programlarda birbirlerinin yüzüne nasıl baktıklarına şaşırmamak imkânsız!

Bu nasıl bir yüzsüzlüktür, anlamak çok zor!

Ülkemizde insanların kutuplara ayrılması ve birbirlerine düşman gibi bakmaları aslında genel bir aptallık ürünüdür. Bu aptallık ise zekâ eksikliğinden ziyade cehalet sonucu gelişmiştir.

Cahil olduklarından, kendi bildiklerinin kesin doğru olduğuna inanıyorlar.

Fen bilimleri yerine, insanları kul köle etmeyi planlamış, hurafe ve zırvalıkları öğreten toplumlardan biri biziz!

Gereksiz yere emniyet şeridine girmemesi için ikaz ettiğiniz şoför, ya camı açıp size küfrediyor ya da üstünüze yürüyor.

Polisin vatandaşına nasıl öfkeyle saldırdığını TV’lerde defalarca izlemedik mi? Gazetecilerin, doktorların dövüldüğünü, hatta hastanelik edildiğini görmedik mi?

★★★

Cehalet toplumun en büyük düşmanıdır. Ama bu düşman, iddia edildiği gibi dışarıdan gelmez!

Bunu biz kendimiz büyütür, bizi daha çok cahil edecekleri başımıza getirmek için sandıklara koşup “İzzetü ikbal” ile oyumuzu veririz.

Cehalet rehaveti, rehavet ise yalancı bir rahatlığı ve sonunda da felâketi getirir!

Toplum olarak böyle bir yoldayız işte...

Kim kurtaracak bizleri? Kendimiz!

Kurtuluşa 7 ay 11 gün kaldı.

Bizi, yine biz kurtarabiliriz! Bu kesin!

Yeter ki, aklımızı iyi kullanıp oyumuzu doğru fikirlere, doğru kişilere verelim!

TEBESSÜM

Pot üstüne pot, gaf üstüne gaf!


Temel ile eşi Fadime’yi trafik polisi durdurur:

“Sizi tebrik ederim. Kurallara uyduğunuz için 1000 lira ödül kazandınız” der ve sorar:

“Bu parayla ne yapacaksınız?”

Temel sevinçle cevap verir:

“Uyyy, ne mi yapacağum? Hemen gidup kendime bir ehliyet alacağum.”

Trafik polisi şaşırır:

“Nee? Ehliyetiniz yok mu?”

Fadime araya girer:

“Kusura bakmayın memur bey... Temel içki içtiği zaman ne dediğini bilmiyor!”

Trafik polisi daha da şaşırır:

“Nee? Bir de alkollü müsünüz?”

Arka koltuktan yaşlı bir adam kafasını uzatır:

“Ula ben demiş idum. Çalıntı arabayla yola çıkılmaz diye...”

Trafik polisi neye uğradığını şaşırırken bagajdan çıkan Dursun sorar:

“Ne oldu? Tamam mı? Sınırı geçtik mi?”

GÜNÜN SÖZÜ


Kararsızlık, hatalı karar vermekten kötüdür! Asla kararsız olmayın!