Cumhur ittifakı seçimin Nisan ya da Mayıs ayına alınmasını istese de buna CHP ve İYİ Parti “Evet” demeyecek, seçimin Haziran ayında ve zamanında yapılmasını isteyecek. Cumhur ittifakının, seçimi öne almaya da oyu yetmiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez seçime katılıp katılmayacağı tartışması da daha çok hukukçulara bırakılacak. Gelecek seçimde genel başkanların milletvekili adayı olmaması da Altılı masanın gündeminde yer alıyor.

Yabancı uyruklulardan Türk vatandaşlığına alınma sürecinde istihbarat kuruluşuna büyük görev düşüyor. Geçmişte, onların verdikleri rapora göre kişi ya vatandaşlığa alınıyor, ya da olumsuz raporu nedeniyle başvurusu reddediliyordu. Günümüzde, istihbaratın “Olumsuz” raporuna rağmen vatandaşlığa alımlar yapıldığı iddiası çok yaygın. Vatandaşlığa alınmaması gerekenlerin bazılarının nasıl alındığı geç de olsa ortaya çıktı. Diğerlerinin de bir gün açıklanacağından da kimsenin kuşkusu olmasın.

ANKET SONUÇLARINA GÖRE

İçişleri Bakanlığı bazı sayıları gizlese de günümüzde bunları ortaya çıkarmak zor olmuyor. Vatandaşlığa alınanlardan doğum yerlerine göre yapılan inceleme, yaklaşık 466 bin Suriyelinin seçmen yapıldığını ortaya koyuyor. Genelde değil ama bazı illerimizde Suriyeli seçmen, seçimin kaderini de belirleyecek.

Seçimlerde Altılı Masayı oluşturan siyasi partilerin seçimlere nasıl girecekleri konusunda çalışmalar yapılıyor. Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, 2018 seçim sonuçlarını baz alıp hangi ilde hangi siyasi partinin tek başına, nerede seçime ortak gireceğini, diğer partililerle görüşüp belirlemeye çalışıyor.

Bunun için şimdiden illerde kamuoyu yoklamaları yaptırılıyor. 7-8 yoklama sonucunda seçime hangi il’de nasıl girileceği ortaya çıkacak. Yasa gereği 41 ilde partinin kendi logosuyla seçime katılacağını da hatırlatalım.

AYNI OKULDA

MHP lideri Devlet Bahçeli, gazetecilerin Altılı Masaya ilişkin “Eğer birisi anketle bana gelirse, altı kişi arasından anket yapıyoruz, siz bu ankette kime ‘evet’ diyeceğimi sorsa, tercihim sınıf arkadaşımdan yana olur” dedi. Bahçeli’nin “Sınıf arkadaşım” dediği ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. İkisi de Ankara Ticari İlimler Akademisi, şimdiki ismiyle Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde okuyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu “Solcu”, Bahçeli “Sağcı” idi. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde bir eylemden sonra, sağcıların “Keçero” adını verdiği kişi, Kılıçdaroğlu’nun beline silah dayayıp bir arkadaşıyla okulun bahçesine götürüp dövmeye çalıştılar. Devlet Bahçeli’yi, bir arkadaşı, “Devlet Bey, genelde okulun kantininde otururdu. Etrafı her zaman kalabalık olurdu” diye anlatıyor.  İki okul arkadaşı Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin bir araya gelip gelmediğini merak ettim. “Bir masada oturup çay içmişlikleri yoktur” dedi.

FOTOĞRAFI NİÇİN YOK? 

Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin 1970-1971 mezunlarının fotoğraflarının yer aldığı “Mezunlar albümü” var. Aynı dönemin mezunları olmasına karşın o albümde fotoğrafı yer almayan ve dolayısıyla mezunlar albümünde adı bile geçmeyen birkaç kişi bulunuyor. Onlardan birisi de Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Tunceli- Nazımiyeli Kemal Kılıçdaroğlu, yoksul bir ailenin çocuğu. 7 çocuklu ailenin tek okuyanı. Bunu da Cumhuriyete borçlu olduğunu biliyor.  İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğrenim gördüğü dönemde Devlet Bahçeli de aynı akademinin öğrencileri arasındaydı. Birisi ülkücü, diğeri sosyalistti.

Mezunlar albümü çıkarmaya karar veren komite, herkesten birer de fotoğraf istiyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun fotoğraf çektirecek, bastırılacak albümü 25 lira karşılığında alacak parası yok. O dönemin mezunları arasında olmasına rağmen, Kılıçdaroğlu’nu mezunlar albümünde göremiyoruz.

BAHÇELİ İÇİN YAZILAN

Aynı albümde Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı var. Albüm yayımlama komitesi Bahçeli’nin fotoğrafının altına şunlar yazmış:

“Herkes tarafından sevilen, efendiliği ile tanınan arkadaşımız, akademide okuduğu süre boyunca onun dertleriyle ilgilenmeyi kendisine gaye edindi ve tam bir akademi şuurunu kendi benliğinde topladı.

Türk halk müziğinden, bilhassa uzun havalardan hoşlanan bu sıcak iklimin çocuğu, Türk filmlerini hiç kaçırmamaktadır. Bir müdürlük ideali ile yanıp tutuşan arkadaşımızın, idealinin gerçekleşmesini temenni eder, ona ömür boyu mutluluklar dileriz.”

Türkiye yeni bir seçime doğru yaklaşırken, “Seçimleri yaptırmayacaklar” yolundaki söylentileri çıkaranların, ülkemizde demokrasi istemeyenler olduğunu, buna kimsenin gücünün de yetmeyeceğini belirtelim. “Seçim yaptırmamak” diye bir şey hiçbir siyasi parti yetkilisinin aklından geçmese de, bunu seslendirenler de az değil.