30 Ağustos Zafer bayramımız kutlu olsun. Kurtuluş savaşımızda İzmir’e ilk giren süvari birliklerinin komutanı Fahrettin Altay, 30 Ağustos 1967 ve 1968 yılında katıldığı Kocatepe’deki törenleri izleyenler de hiç unutmadı. Çünkü, haritanın üzerinde “Başkomutanlık Meydan  Muharebesi” yazıyordu.

Bu bayramı ülkemize armağan edenlerin anlattığı, ya da insanların olayın kahramanlarından dinledikleri de var. Bunları Dumlupınar’daki törenlere katılan iki isimden dinledim. O gün Fahrettin Paşanın sinirlendiğine de, Başkomutana olan sevgi ve saygısına da tanık oldular.

“KOMUTANLIK DEĞİL, BAŞKOMUTAN”

Fahrettin Altay Paşa, her yıl törenlere katılırdı. Savcı Bekir Telek, onun koluna girer, beyaz şemsiyesini açar, paşa’yı güneşten korurdu. Onun adını hatırlayamadığı zaman boyundan dolayı “Uzun Savcı” derdi. O savcı törenlere mutlaka oğlu Mehmet Telek’i de götürürdü. Doktor olan ve daha sonra MHP’den milletvekili seçilen  Mehmet Telek, 1967’de katıldığı töreni hiç unutmadı.

Bir üsteğmen, “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”ni anlatmak için harita önüne geçti. Cepheleri anlatmak için elinde bir çubuk vardı. Fahrettin Paşa, bastonuna dayanarak kalktı ve Savcı Bekir Telek’in koluna girip haritanın önüne geldi.

Üsteğmenden çubuğu aldı, “Olmaz böyle şey, bu muharebenin adı ‘Başkomutanlık’ değil, ‘Başkomutan Meydan Muharebesidir.’ Meydan muharebesinin içinde bizzat başkomutan vardır. Eğer, ‘Başkomutanlık’ denilirse bunun içine o savaşta olan hepimiz gireriz. Başkomutan ve Başkomutanlık farklı şeylerdir. Yüce Meclis, ‘Başkomutan Meydan Muharebesi’ diyor.  Doğru olan budur” dedi.

Kağıtla “lık” ekinin üzeri kapatıldı ve “Başkomutan Meydan Muharebesi” kaldı. Paşa, böyle bir yanlışı o gün düzeltti ama o yanlış günümüzde de devam edip gidiyor. Tarihçilere, Fahrettin Paşanın anlattığını aktarmış olduk.

55 yıl önce törende Mustafa Kemal’in en yakınındaki komutanlardan İzmir’e ilk giren Süvari Birlikleri Komutanı Fahrettin Altay da (gözlüklü) katıldı. Atatürk’ü, savaş meydanında tanık olduğu olayla anlattı, “İşte Atatürk bu” sözleriyle konuşmasını bitirdi.


“BİR OLAY ANLATACAĞIM”

Tarih 30 Ağustos 1968. Afyon Lisesi öğretmeni Sabri Tanrıkut, öğretmen arkadaşlarıyla   törene katıldı. Konuşmacılardan birisi kurtuluş savaşımızın süvari kolordu komutanı Fahrettin Altay Paşa’ydı. Bir albay, Paşa’nın koluna girdi. Kürsüye çıkmasına yardımcı oldu. Konuşma süresince de elinde bir şemsiye ile O’nu güneşten korudu. Fahrettin Altay Paşa konuşmasına şöyle başladı:

“Bana Mustafa Kemal’i anlatır mısınız? dediler. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve geldim. Ancak anlatımım kısa olacak. Size 26 Ağustos 1922 sabahı taarruz anındaki bir olayı aktaracağım. Bu şekilde Mustafa Kemal’i anlatmış olacağım.”

EMRİNİ BEKLİYORDUK

Paşanın, Mustafa Kemal’i nasıl anlatacağını herkes merak etti. Önündeki bardaktan bir yudum su içti ve konuşmasını, sonradan avukatlığa başlayan Sabri Tanrıkut’un tuttuğu nota göre şöyle sürdürdü:

“Planlandığı şekilde 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.00’te başta Mustafa Kemal olmak üzere İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Nurettin Paşa, ben ve diğer komutanlar, ordu karargahı olarak Afyon Kocatepe’deydik. Plan gereği taarruz, önce top atışlarıyla başladı. Bu bir baskındı. (20) dakika sürdü. Ardından ‘Tahrip’ atışları yapıldı. Bu da 10 dakika devam etti.

Yunan mevzilerindeki makineli tüfek yuvaları, Yunan topları, tel örgüleri hedef alındı. Komutanlar olarak bizler de top atışlarının sonucunu görmeye çalışıyor, alt kademelere iletmek üzere Mustafa Kemal’in emrini bekliyorduk. Sonuçta, Yunan mevzilerinde alevlerin yükseldiğini, hedeflerin vurulduğunu, düşmanın mevzilerini terk ederek geri çekilmekte olduğunu gördük.

“FIRSATI KAÇIRIYORSUN KEMAL”

Mustafa Kemal’e yöneldik. O’nun taarruz ve takip emrini bekliyorduk. Ne ki O, gözlerini Yunan mevzilerinden ayırmıyor ve geri çekilen Yunan ordusunu izliyordu. Fevzi Çakmak, sessizliği bozdu. ‘Haydi Kemal, düşman kaçıyor, taarruz enirini ver’ dedi. Mustafa Kemal: ‘Dur Abi’ diye cevap verdi. Bir süre sonra Fevzi Çakmak, ‘Kemal, tarihi bir fırsatı kaçırıyorsun, düşman yeni mevzilerine yerleşecek, emrini ver artık’ diye ısrarda bulundu.

Mustafa Kemal, yine ‘Dur abi’ dedi. Bir süre daha geçti. Fevzi Çakmak bu kez ‘Allah aşkına Kemal ver şu emri, komutanlar seni bekliyor, yeter artık’ diye sesini yükseltti. Mustafa Kemal yine  ‘Dur Abi’ dediği sırada beklenmedik bir olay meydana geldi.

İŞTE, MUSTAFA KEMAL...

Yunan ordusunun terk ettiği mevzilerde cehennemi patlamalar başladı. Mustafa Kemal’in taarruz ve takip emrini geciktirme sebebi anlaşıldı. Yunan ordusu, geri çekilirken cephe boyunca mevzilere saatli bombalarını yerleştirmiş, askerlerimize tuzak hazırlamışlardı. Mustafa Kemal’in öngörüsü, büyük bir felaketi önlemişti.

Taarruzda ısrar eden Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal’e sarıldı. ‘Seni bize Allah mı gönderdi Kemal?’ dedi. Müteakiben süngü hücumu ve ileri top atışları emrini aldık. Alt kademelere ilettik. Sonucu biliyorsunuz. Bana ‘Mustafa Kemal’i anlat’ dediler. İşte Mustafa Kemal budur” de ve bir albayın yardımıyla kürsüden indi.

Fahrettin Altay Paşa’dan dinlediği bu olayı ve anıyı, öğretmen, sonradan da avukat olan  Sabri Tanrıkut hiç unutmadı. Paşaya 2 metre uzaklıkta dinlediği bu anıyı, o güne ait fotoğrafları da  bizimle paylaştı.

30Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun... Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle, saygıyla anıyoruz.