The Economist’te yayınlanan 14 yaşında  bir kız  çocuğunun kendinden 40 yaş büyük olan kocasıyla  çekilmiş ve  gözlerinde çaresizlik olan fotoğrafı benim için bir şeyleri değiştirme isteğinin ilk  adımı oldu. Bu  kızın ve dünyada onun gerçeğini paylaşan pek çok  kişinin hayatını yönetme fırsatı yoktu. Bu  çaresizliği değiştirmek için öncelikle  kişilerin paralarını  yönetebilmeleri gerektiğine inanarak Para Durumu sosyal
girişimini kurdum.

Bu sözler; lisans eğitimini Cornell Üniversitesi Endüstri İşletmeciliği bölümünde tamamlayan, MIT Sloan School of Management’ta MBA yapan, Stanford Üniversitesi’nde “Etkileme Teknikleri”, GE Crotonville’de “Liderlik”, Harvard Business School’da “İleri Seviye Yönetim” programlarını tamamlayan Doğuş Holding Strateji Bölüm Başkanı Özlem Denizmen’e ait.

Dövizdeki aşırı oynaklıkla birlikte katıldığı webinar’ların sayısı artan ve takipçilerinden gelen soruları yanıtlayan Denizmen’e “Para durumumuz nedir” diye soruyorum...

2011 yılında OECD tarafından Türkiye’deki ilk finansal okuryazarlık hareketi olarak onaylanan “Para Durumu”na göre, döviz kurundaki oynaklık nedeniyle tasarruflarını kaybeden ailelerde hır-gür artmış.



 

Denizmen, finansal okuryazarlık eğitimleri verirken klinik psikoloji alanında çalışmalar yapan hekimlerin bulgu ve görüşlerinden de yararlandığını söylüyor.

Denizmen, “Aile içinde şeffaflık ve sorumluluğun dağıtılması çok önemli. Bir anne çocuğunun istediği oyuncağı almak için altın satmamalı mesela. Ailenin içinde olduğu ekonomik kriz, sorumluluklar ölçüsünde paylaşılmalı” diyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, aralık ayında 18 TL’ye kadar yükseliş seyreden TL’nin, bir gecede 11 TL’ye düşmesinden “küçük yatırımcıların” zarar gördüğünü söylüyor.

Denizmen’in buna ilavesi var: “Aileler zarar gördü. Eşler birbirinden habersiz ya da ortak karar almadan yaptıkları yatırım araçlarından zarar gördüler. Birikimlerinin ve gelecek hayallerinin yok olmasından birbirlerini suçlamaya başladılar.

Yılbaşı gecesi temel tüketim ürünlerinin fiyatına etki eden elektrikten, yakıta yüzde 100’ün üzerinde zam gelmesiyle, ailelerde tasarruflardan çok zamlar nedeniyle huzursuzluğun katlanacağı bir yıla girdiğimiz aşikar.

Evlerde “Paramızı nereye yatırdın” sorusunun yerini 2022’de muhtemelen “Kaç liralık alıveriş yaptın” alacak...

Peynirden, elmadan kavga çıkar mı; çıkar görünüyor.

Bir parantez de açacağım ki kanaatim net olarak budur.

Döviz kurundaki aşırı oynaklığı “Allah’ın işi” olarak tanımlayan İslami kesimden, bu zamları “Yılbaşı gecesi alkollü içki içenlere Allah’ın gazabı” diyen birileri çıkacaktır.

Ayrıca iktidarın da özellikle zamları yağdırmak için böyle bir günü seçmesi de manidar.


Dindar seçmene yatırım


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın kamuoyu araştırmalarını/anketlerini yakından izlediğini anlamak için müneccim olmaya gerek yok.

2021’in son konuşması da bunu doğruluyor.

Erdoğan’ın; vefatının 6. yıl dönümünde “İslam devleti” motiflerinin medyadaki sözcüsü Hasan Karakaya’yı anma toplantısında yaptığı “mert gazeteci”  vurgusu ile son araştırma sonuçları örtüşüyor.

Erdoğan, Karakaya’ya hayranlığının nedenlerini şöyle açıklıyordu:

Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarına cesur duruşuyla milletin mücadelesine büyük destek verdi. Özellikle başkanlık sistemiyle ilgili söyledikleri çok önemlidir.”

Doğruya doğru; Karakaya, Taksim Gezi Parkı protestolarına katılan Ali İsmail Korkmaz’ın

ölümüne yol açtıkları mahkeme kararları ile sabit olan polisleri, sivilleri görmezden gelmeyi “hak” saymıştı.

Erdoğan aynı konuşmasında Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olduğu Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) üyelerine seslenerek, “Gençler Hasan ağabeyinizi çok iyi tanıyın. TÜGVA olarak bunun hakkını verin” diye seslendi.

Kamu personel alımlarında “TÜGVA referansıyla” işe yerleştirilmelerinin siyasi karşılığı olmalı tabii.

Erdoğan’ın Yeni Akit gazetesinin yayın yönetmeni ve yazarı olarak kariyer yapan Karakaya’ya sevgisi yeni değil elbette...

Yalnız “lazım” gelen dönemlerde öne çıkartması gözden kaçmıyor.

Evet ne demiştik; “lazım gelen dönemler”...

O dönemi Metropoll Araştırma’nın açıkladığı anket sonuçları ortaya koydu:

2018 seçimlerinde AKP’ye oy veren ve kendisini “dindar” olarak tanımlayan tabanın yüzde 10’u partisinden kopmuş.

Kararsızlar” içindeki dindar seçmen oranı da bir yıl içinde yüzde 28 artmış.

Umudunu kesme yurdundan...


Yılın son radyo programlarından biri...

T24 yazarı ve İstanbul Tabip Odası eski Başkanı Dr. Selçuk Erez’in Açık Radyo’daki söyleşini dinliyorum.

Kendisi de tıp doktoru olan programcı, 1200 doktorun ülkeyi terk ettiğinin hatırlatılması üzerine soruyor: “Hocam ailenizden çok kimsenin yurt dışında yaşadığını biliyoruz. Siz gitmeyi düşünmediniz mi?”

Erez’in yanıtı, gelecek günlere umudu vurguluyor: “Demokrasi halayını kaçırmam...

Yeni yılda takvim dağıtma geleneğini terk etmeyen üç-beş şirketten biri “Atatürk ansiklopedisi”ni bastıran Tekfen ise, bir diğeri de toplumsal mesaj içerikli takvimler bastıran Ankaralı müteahhit ve turizmcilerden Zafer İnşaat...



Zafer İnşaat’ın; Nazım Hikmet’ten Edip Cansever’e; Ahmet Arif’ten Alman düşünür Thedora Adarno’ya kadar edebiyat dünyasında iz bırakan dizelere yer verdiği  “Hayat varsa umut vardı” mesajı taşıyan 2022 takviminden bir dal:

“Ülkelerin zenginliklerinin, ne kadar bilim ürettikleriyle ölçülüyor olduğu günümüzde, çok daha fakirleşmemek için bu beyin göçünü durduracak ortamı sağlamamız gerekiyor. Bir umutla, göçenin umudunu bu topraklara bağlamak gerekiyor. Zülfü Livaneli’nin söylediği gibi yurttan umudu kesmemek gerekiyor:

Nasıl başlarsa fırtına/Öyle diner birdenbire/ Bir ışık parlar yeniden/Karanlıklar arasından/Umudunu kesme yurdundan.”