Yunanistanda “cinayet işleyen bir parti” vardı. Üstünü örtmediler. Seyretmediler. Susmadılar. Mahkemeye çıkarttılar. Kurucu Genel Başkanı, yardımcısı ve 6 parti üyesini yargıladılar.

Hapse koydular.

Türk düşmanı.

Hitler hayranı.

Göçmen karşıtı.

Aşırı sağcı.

Böyle bir partiydi.

Bu partinin adı; “Altın Şafak” konulmuştu. Yunanistan’da 2012 seçimlerinde yüzde 7 oy oranı tutturabilmişti. 300 milletvekilli Yunan Parlamentosu’nda 21 sandalye kazanmıştı. Altın Şafak milletvekilleri, parti sözcüleri, genel başkanları kendilerini milliyetçi olarak tanımlıyorlar ve kendilerinden olmayanlara karşı “ağır bir nefret dili” kullanmaktan çekinmiyorlardı.

Adam dövüyor.

Kemik kırıyor.

Çene dağıtıyor.

Korku yayıyorlardı.

Polis içinde bağlantıları olduğu için gizli bir koruma şemsiyesi ile saldırganlıklarını koruyorlardı. TV kanalında bir tartışma programında Altın Şafak Partisi sözcüsü, karşı görüşlü partiden 2 kadının üzerine yürümüş ve ağır darp etmişti. Partinin lideri kendine Hitler’in lakabı olan Almanca “Führer” denilmesinden çok hoşlanıyordu.

★★★

Bir müzik grubu vardı.

Altın Şafak’ın partiye üye gençleri bu müzik grubunun vokalistine saldırıp, boğmaya kalkıştılar.

Gözünü morartılar.

Çenesini dağıttılar.

Yunanistan’ın büyük partilerinden PASOK’un bir milletvekilinin üzerine kaynar su döküp haşlayarak öldürmek istediler. Altın Şafak Partisi’nin lideri Nikos Mihaloliakos, “İstanbul’u geri alacaklarını” sık sık söyleyip “Türklüğe küfür etmeyi ve Türklere karşı nefret yüklü slogan” bağırmayı birinci görev ilan etmişti. 2013 yılında görüşlerinden ötürü Pavlos Fyssas isimli bir ses sanatçısını öldürdüler. Altın Şafak Partisi üyesi eski bir kamyon şoförü cinayeti işlediğini, ses sanatçısını bıçaklayarak öldürdüğünü itiraf etti. 5 yıl süren davanın sonunda Altın Şafak Partisi suç örgütü kurmaktan mahkum oldu. Ekim 2020’de Atina Temyiz Mahkemesi de Altın Şafak Partisi’nin Yunanistan’da suç örgütü olduğuna hükmetti.

Genel Başkanı yakalandı.

Hapse konuldu.

Yardımcısı kaçtı.

4 yıl gizlendi.

Ama sonuçta yakalandı.

O da hapse kondu.

Partinin Avrupa Parlamentosu üyesi milletvekilinin de suç örgütü kurmaktan dokunulmazlığı kaldırıldı, o da hapse kondu. Bu parti, Yunan seçmeni önünde tüm itibarını da kaybetti ve 2019 seçimlerinde yüzde 3 seçim barajını aşamaz hale gelip, bir tabela partisine dönüştü.

★★★

Bildiğiniz tüm bu bilgileri niçin hatırlatma ihtiyacı duyarak yazıyorum?

Bir ayı geçti.

Ülkü ocakları eski başkanı, Ankara’nın orta yerinde, gündüz vakti öldürüldü. Sinan Ateş’in dayısı “katil Meclis’te gizleniyor...” dedi. Katili yani vuran tetikçiyi Ankara’ya polislik yapmakta olan iki kişinin getirdiği ortaya çıktı. Bir milletvekilinin de cinayete karışanları saklamaya çalıştığı ortaya döküldü. Eski bir MİT çalışanının da cinayetin hazırlanmasına istihbarat katkısı verdiği yazılıp çizildi. Cinayete karışanlara parti bağlantılı bazı kişilerden para gönderildiği, Ankara’da yatacak ev ve cinayet sırasında kullandıkları motosikleti sağladıkları iddiaları da ortaya atıldı. Soruşturmayı yürüten savcının izne çıkartıldığı, iznin uzatıldığı haberlerini de herkes duydu ve hayret ederek okudu. Öldürülen Sinan Ateş’in eşi; “Kör değiliz, sağır değiliz, dilsiz değiliz” açıklaması yaptı. Sinan Ateş’in parti üyesi dayısı, partisinden istifa etti ve “Sinan Evladımızın 40’ıncı gün mevlidini 11 Şubat Cumartesi akşamı okutacağız. O güne kadar sabırla bekleyeceğiz. Ondan sonra biz bildiklerimizi anlatacağız.... Bu ülkede yüzlerce insan ya dövüldü ya yaralandı ya da öldürüldü. Sinan’ımın asla bu şekilde unutulan bir isim olmasını istemiyorum. Biz Bursa’da 250 bin Giresunluyuz. Bu kadar büyük bir topluluğun, evladının dosyasının sümen altına koyulmasını asla hazmedemeyiz ” dedi.

★★★

Vuran kaçtı?

Kaçtı mı?

Kaçırıldı mı?

Vurduran kim?

Bulunmadı.

Bulunmadı mı?

Bulunmak istenmedi mi?

Muhalefet Partisi liderleri, hem Cumhurbaşkanı’ndan, hem Adalet Bakanı’ndan, hem İç işleri Bakanı’ndan bu cinayette “vuranın ve vurduranın mutlaka yakalanması ve adalet önüne çıkartılmasını” istediler.

34 günü geçti.

Zaman akıyor.

Ne yapalım?

Yunanistan’dan savcı mı ithal edelim?