Sevgili okurlarım, hepimizin bildiği gibi memleketin en büyük hırsızları CHP’li belediyelerde üslenmiş durumda. Bunların inanılmaz marifetleri var.

Bazıları yavaş yavaş, bunlar tutuklandıkça ortaya çıkıyor. Bazılarını, oralarda ne dümenler döndüğünü ise bizim gibi saf vatandaşların ruhu bile duymuyor.

Meğer bunlar hırsızmış.

Tamamı rüşvete, yolsuzluk batağına saplanmış. Ne ararsanız o tutuklanan başkanlarda ve yanlarında taşıdıkları ekiplerinde var.

CHP bunları nasıl bulmuş, nereden bulmuş, hayret verici bir olaydır.

Meğer Türk Milleti bunların güler yüzlerine, vaatlerine, yalanlarına kanıp oy vermiş.

En başta İmamoğlu olmak üzere 16 milyonluk İstanbul’u elbirliği ile güzelce soymuşlar. Zaten İmamoğlu’nun foyası ortaya çıkınca ötesi çorap söküğü gibi geldi.

★★★

İlk aşamada İstanbul’daki diğer başkanlar vardı. Beşiktaş, Şişli, Beylikdüzü, Beykoz gibi... Saymakla bitmez.

Sonra sıra Antalya, Adana gibi büyükşehirlere geldi.

CHP bir sürü belediyeye çökmüştü...

Ve şimdilik bazılarının icabına bakıldı.

Ancak bunlar gözaltına alınmakla, tutuklanmakla falan bitmiyordu. Her yeri ele geçirmişlerdi.

Son olarak Beyoğlu belediyesine el attılar ve başkan İnan Güney dahil 17 hırsızın tutuklanmasını sağladılar. Ama hiç kuşkunuz olmasın bu işin arkası gelecek. Sayın iktidarımız Türkiye’deki neredeyse bütün belediyelere el atacak, vurgun yapan bu CHP’li çetelenin defterini en kısa zamanda dürecek.

★★★

Ancak bu konuda bir tesellimiz var...

CHP’li hırsızlar etkisiz duruma getirilirken, bugüne kadar AKP’li belediyelerde bir tek olumsuzluk yaşanmadı.

Gördük ki oralarda hırsızlık, rüşvet vesaire asla olmamış, devletin ve milletin paraları hiçbir zaman yağmalanmamış, kendi ceplerine ve adamlarına hortumlanmamış.

Maşallah ki ne biçim maşallah...

Tayyipgiller iktidarını gerçekten kutlamak gerekir.

Eğer böyle durumlar olsaydı onların da üzerine mutlaka gidilir, en azından bazıları aynen CHP’li hırsızlar gibi derhal tutuklanırdı.

★★★

Bazı aymazlar “Demek ki AKP’li belediyelerin tamamı sütten çıkma ak kaşıkmış” falan diye zırvalasa, alay etmeye kalkışsa bile siz onlara bakmayın efendim...

Örneğin CHP’den istifa etmek zorunda kalan Bayan topuklu efe’nin herhangi bir yolsuzluğu ya da gocunacak bir şeyi olsa, AKP’ye geçiş töreninde rozeti yakasına Recep Tayyip adına  takılır mıydı?

Yıllarca hizmet verdiği partisinden ayrılınca “Bundan sonra hizmetimi sayın cumhurbaşkanımızın himayesi altında sürdüreceğim” gibi parlak vecizeler yumurtlar mıydı?

(Sevgili okurlarım, bazı yazıların hiç ünlem işareti (!) kullanmadan ‘tersten’ okunması gerektiğini unutmayalım!)

Sevgili okurlarım, yıllardan beri başımızda olan bu iktidarın emekçilerle arası hiçbir zaman düzelmedi ve bundan sonra da düzelmeyecek.

İşçi, memur, emekli...

İktidar o kesimleri kendisi için bir baş belası olarak görüyor.

Para emen, devlet bütçesini vantuzlayan, özel sektör patronlarının ve devletin de başına adeta bela olan bir kesim...

Sayıları neresinden baksanız en az 30-40 milyon kişi.

Hayat pahalılığı bu insanları da silindir gibi ezip üzerlerinden geçmiş ama o sömürülen kesim örgütlü değil. Yapılan cılız protestolar dışında elinden hiçbir şey gelmiyor.

★★★

Bir bölümünün sendikaları var ama çoğu Türk-İş gibi iktidara hizmet veren sarı sendikalardan oluşuyor.

İşçi grev kararı alınsa Recep Tayyip tarafından grev erteleniyor.

Memurun örgütlü tepki koyması zaten hiçbir zaman söz konusu olmuyor çünkü işten kovulma baskısı hep üzerinde.

Şimdi, maaş ve ücretlerde artış zamanı...

Memur şu kadar olmalı derken iktidar o kadar veremeyeceğini söylüyor.

Şu çözüm yoluna bakalım!..

Taraflar arasında uzlaşma olmazsa konu adına Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gidiyor ve son kararı orası veriyor.

Peki, bu Kurul kimlerden oluşuyor?

Ayrıntıya girmeye gerek yok.

Bu kurulda zamlar konusunda karar verecek üyelerin çoğu kamu görevlisi! Onlar da hükümetin baskısı altında ve emir kulları! Dolayısıyla emekçi lehine bir karar vermeleri mümkün değil.  

Bu gerçeği hepimiz bilelim...

Ve milyonlarca insanımızın üzerinden büyük bir siyasi oyun oynandığının artık farkına varalım. Birbirimizi kandırmayalım.