Sevgili okurlarım Apo’nun canı İmralı’da artık çok sıkıldı. Kolay değil yani 1999’dan beri orada dört duvar arasında yaşıyor.

Gerçi bu arkadaşa elimizden geldiğince iyi bakıyoruz, beslenmesine falan dikkat ediyoruz, emrinde neredeyse tam teşekküllü bir hastane bulunduruyoruz ama yine de onun sabırsızlığına çare bulmak zor!

İstiyor ki bir an önce özgürlüğüne kavuşsun...

Şu aralar Türkiye’nin siyasetinde en önemli unsur kim diye sorarsanız, hiç kuşkunuz olmasın, yanıt hiç tartışmasız Apo’dur!

Cennetten çıkıp yeryüzüne indirilmiş bir melek!.

Bir hayal uğruna binlerce insanımızın canını alan, Türkiye’ye parasal maliyeti yüz milyarlarca dolara ulaşan biri...

★★★

Sağ olsun, iyi ki Devlet Bahçeli ortaya çıkıp onun derdine derman olma görevini üstlendi de Apo’yu bütün haşmetiyle yeniden karşımıza çıkarmış oldu.

Bahçeli tarafından başlatılan bu olumlu süreç Türk Milleti tarafından asla ve hiçbir zaman unutulmayacaktır.

Ne mutlu ona!

Şimdi bir düşünün ki Apo’nun özgürlüğüne nasıl ve ne zaman kavuşacağı konusunda yurt dışında kongreler toplanıyor, öneriler tartışılıyor ve ayrıca bizim devletin en önemli gündem maddelerinden biri bu!

Gerçi bizim Recep Tayyip bu konuda ağzını açıp bir cümle bile söylemiyor ama gereğini her zaman ve her yerde onun adına vekili Bahçeli Bey büyük bir istekle yapmayı sürdürüyor.

★★★ 

Bizimkiler bastırdıkça bastırıyor...

“Önce siz toplayın kongrenizi. İlk olarak örgüt kendini feshetsin. İkincisi, silahları devlete teslim edin...”

Sonra devletimizin en üst düzey yetkilileri devreye girip açıklama yapıyor:

“Kendileri bilir... Ya silahları teslim ederler ya da biz bildiğimizi yaparız. Sonucuna katlanırlar...”

Irak Süleymaniye’de toplanan son kongreye örgütün önde gelen teröristleri katıldı. Çoğunluğu Türkiye’de terör suçundan arananlar ve önceden hüküm giymiş olan PKK’lılar oluşturuyordu.

Kongrenin nerede ve ne zaman toplanacağı biliniyordu... Ve biz de arkadaşlarla konuşurken aramızda espri yapıyorduk:

“İster misin bizim devlet şimdi o kongrenin toplanacağı binayı bir hava hücumuyla bombalayıp hepsini birden ‘etkisiz duruma’ getirsin...”

Ama olmadı!

Bizimki bir şakaydı elbette!

★★★

Sevgili okurlarım, PKK kongresinde alınan kararlar üçe ayrılmıştı.

-Apo’nun sağlığı.

-Güvenliği...

-Ve özgürlüğü.

Sağlığı konusunda endişe edecek bir durum yok.

Maşallah sağlığı bizim Recep Tayyip’in heybesindeki turpun büyüğü gibi sapasağlam.

İmralı’da çok sayıda uzman hekimler var ki sırtı kaşınsa bile muayenesi hemen oracıkta yapılıyor.

★★★

Geriye kalıyor güvenliği ve özgürlüğü...

Güvenliği İmralı’da dört dörtlük.

İmralı kendisinin oraya postalandığı ilk günden başlayarak askeri yasak bölge ilan edildi. Askerler dahil izin belgesi olmayan hiç kimse oraya elini kolunu sallayarak giremez.

Zaten Apo’nun bundan sonraki niyeti de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış.

Tahliye edilip özgürlüğüne kavuştuğu takdirde günlerini İmralı’da geçirmek isteyebilirmiş.

Dışarıda suikast tehlikesi varmış ve Apo filmin sonunun öyle bitmesini istemiyormuş.

İmralı günleri için kendisine adada iki katlı bir villa verilecekmiş.

Ama bence bu yetmez...

Villa, mutlaka deniz kıyısında, güzel bir bahçesi olmalı.

Önünde denize doğru uzanan bir iskelesi, yürüyüş yolları ve iskeleye bağlı güzel bir tekne bulunmalı.

Devlet Bahçeli sanırım bu konularda da bastıracak ve mutlaka iyi bir sonuç almayı başaracaktır!

★★★

Biz burada “Apo’ya özgürlük” falan diyoruz ama Süleymaniye kongresinden olumlu ve tutarlı bir sonuç çıkmadı.    

Böyle durumlarda insanın aklına ister istemez bazı sorular geliyor:

PKK kongresi acaba Apo’yu satışa mı getirdi?

Eğer öyleyse örgütün feshedilmesi kararını kimler ne zaman ve nasıl alacak?

Silahlar ne olacak?

Bu pilav galiba daha çoook su kaldıracak!