Yurt dışından gelen iki konuğunu İstanbul kazan onlar kepçe üç gün gezdirdi. Beşiktaş, Ortaköy, Beyoğlu, Sultan Ahmet, Taksim, Nişantaşı, Cihangir, vapurla Kadıköy, Moda...

Araplara ait lüks mağazalı AVM’leri dolaştılar, konuklarının isteği üzerine meşhur ‘caka satma podyumu’ Bağdat Caddesi’ni bile arşınladılar. Masa kuyrukları olan mekanlardan birine girip sıradan yemekleri sipariş edip bir güzel kazıklandılar!

Neyse ki hesabı teşekkür mahiyetinde yabancı konuklar dolar cinsinden ödedi de yenilen kazık acıtmadı.

Türkiye’deki son günlerinin şerefine akşam sefası için Boğaz’a indiler. Meşhur bir mekanda gelip geçen tekneleri izleyip kahvelerini yudumluyorlardı ki mesleği doktor olan kadın konuk, “Şahane bir ülkeniz var. İnsanlarınız sıcak kanlı. Dün uğradığımız restoranın çalışanları mesela bizi nasıl ağırlayacaklarını şaşırdı resmen” dedikten sonra hafif duraksadı. Sonra da nasıl söylesem acaba der gibi gözlerini kısarak şunu dedi:

“Çok şanslısınız bu arada! Gezdiğimiz, dolaştığımız, oturduğumuz yerlerde tek bir engelli bile göremedim. Bizim ülkemizde hiç böyle değil. Sokaklar, parklar, kültür merkezleri, spor salonları, restoranlar, cafelerde epeyce engelli insan görülür. Akdenizin bu topraklara bir armağanı olabilir mi?”

***

Türkiye hayranı yabancı konuğun gözleme dayanan sorusuna ev sahibi ne yanıt verdi bilemem!

Fakat bu soru Türkiye Engelliler Konfederasyonu’ndan bir yetkiliye sorulsaydı yanıt aşağı yukarı şöyle olurdu: Ülkemizde engelli sayısını tam olarak devletimiz dahil kimse bilmiyor olsa da tahminen(!) 8.5-9 milyon engelli yurttaşımız var!

Bu sayı 11 ilimizi yıkıp geçen deprem felaketinden öncesine, 2020 yılına ait üstelik...

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın depremin ardından yaptığı kapsamlı çalışmasında şu bilgiler var mesela...

“Depremden etkilenen 11 ilin toplam nüfusu 14 milyon 13 bin. Bölgede kayıtlı olan engelli sayısı ise bir milyon 414 bin 643’ü erkek, bir milyon 97 bin 307’si kadın olmak üzere 2 milyon 511 bin 950!”

11 ilde 2.5 milyonsa engelli yurttaş sayımız; İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer büyük illerimizi, toplam sayıyı sen düşün artık! Yani Engelliler Konfederasyonu’nun tahmini bile çok az...

Ortalıkta görülmeyen milyonlarca engelli yurttaşımız nerede o zaman?

Sokaklar sokak, caddeler cadde, kaldırımlar kaldırım, şehirler şehir, sözüm ona ‘normal’ insanların da pek normal olmamasından ötürü evlerinde, adaletsiz memleketin ev hapsinde!

***

Engellilerini eve kapatıp yabancıların bize imrenerek bakmalarını sağlayan bozuk düzenin bulunmaz Hint kumaşı yöneticileri sayesinde engelsiz olmalarına rağmen ev hapsi cezası alan yeni bir yurttaş sınıfı daha var artık!

Onlar da evlerinden çıkamıyor...

İstanbul’un merkez noktaları mesela Arap, Rus, Ukraynalı kardeşler, tatil beldelerinden bronzdan siyaha dönüp gelmiş yerlilerle dolu... Tuzlamacı kebapçılar, rezervasyonla müşteri kabul eden restoranların, dünya markası mağazaların önlerinde kuyruk. Topu 100 lira olan dondurmadan külahına 3 top koydurup yalayanlar, dandik bir tişörtün bilmem kaç lira olduğu mağaza poşeti ile dolaşanlar gırla.

Onlar peki?

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar’a göre sayıları tahminen 51 milyon 600 bin kadar olan onlar, sabır mağarasında çile çeken sabrıyla meşhur Hz. Eyyüb gibi yapıp, dünya liderimizin, süperman maliye bakanımızın sözünü dinleyip evlerinde ‘açlık sınırında’ sabrediyorlar!

Sokağa çıkamayan engellileri, dışarı adım atamayan emeklisi işçisi, fakiri fukarasını topla memleketin üçte ikisi.

Geriye ne kaldı?

Siyaset erbabı, her dönem kazanan sarmaşıklar ve tuzu kurular hariç çok az kaldı.

E kalanları da eve hapsedip sokaklardan çektik mi, kendi İHA’sını yapan, lüks TOGG’unu üreten, Karadeniz doğal gazı, içilecek kalitede Gabar petrolü de olan, Katar ayarında ‘ayıklanmış’ Türkiye Cumhuriyeti, miss...