Sevgili okurlarım, Türkiye’de inanılmaz işler oluyor, inanılmaz laflar duyuyoruz. Aklımız bunları almıyor.
Recep Tayyip birkaç gün önce ortaya çıkıp lafı şuralara getirdi:
“Türk-Kürt-Arap kardeşliği...”
Ve hep birlikte bu sözlerden yola çıkmamızı istedi!
Aynı anda, ABD’nin Ankara’daki büyükelçisi olan Tom Barrack isimli şahıs bir kez daha piyasaya çıkıp bunun gibi anlamsız nasihatlerini dile getirdi...
Osmanlı yönetim sisteminin iyi olduğundan, Türkiye’nin de o sisteme yeniden dönmesinin uygun olacağından dem vurdu.
Trump’un yakın adamı olan bu büyükelçi aynı zamanda ABD’nin Suriye’deki özel temsilcisi olarak atandı.
Yani Türkiye’nin Suriye sorununu da o çözecek!
Böylece ABD’den aldığı talimatları bire bir yerine getirip bize her konuda baskı uygulayacak.
Bu süreç başladı bile.
Yakında hep birlikte daha somut olaylara tanık olacağız, adam bizim başımıza Trump’un komiseri kesildi!
★★★
Tam da bu sırada yeni bir hadise ile karşılaştık.
Devlet Bahçeli’nin kendi milletvekillerine bir süre önce söylediği iddia edilen bir takım anlamsız ve tutarsız sözler...
İşin temelinde bizim beyefendinin şu sözleri yer alıyor:
“Yeni sistemde iki adet cumhurbaşkanı yardımcısı olsun. Biri Kürt, diğeri Alevi olsun!..”
Bu sözlerin anlamı şudur:
“Cumhurbaşkanı Recep Bey gibi Sünni mezhebinden olsun!
Devlet Bahçeli tarafından dile getirildiği iddia edilen bu sözler gerek kendisi ve gerekse partisi tarafından yalanlanmadı.
★★★
Devlet Bahçeli kusura bakmasın ama son zamanlarda tuhaf işler yapıyor, ülke gündemine anlamsız konular getiriyor.
Bunlar tehlikeli işlerdir, gündeme getirenleri günü geldiğinde zan altında bırakır.
İnsan ister istemez düşünüyor, bunları söyleyen Devlet Bey acaba çok mu yaşlandı, ya da bizim bilmediğimiz bazı sıkıntıları, sağlık sorunları mı var?
Onun bu gibi sözlerini ve önerilerini duyunca şaşırmamak elde değil...
Çünkü ayrımcılık yapmaya kalkışıyor.
Hem etnik ayrımcılık, hem de mezhep ayrımcılığı...
Evet, bu sözlerin sonu ayrımcılığa varır ve yakın çevremizde bunun somut örnekleri var. İşte size coğrafi olarak hemen aşağımızdaki Lübnan... Yaşamını bir sürü siyasi kavgalarla geçiren, istikrara bir türlü kavuşmayan düzmece ülke Lübnan’da cumhurbaşkanı ve başbakan, anayasa uyarınca biri Hristiyan, biri Müslümandır ve aralarında kavga, din kavgaları sürüp gitmektedir.
Varsayalım Bahçeli’nin önerisi kabul gördü ve yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylar ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı yardımcılığı için de adaylar çıktı.
Bazıları Kürt, bazıları Alevi olduğunu iddia etti!
Peki bunların Kürt ya da Alevi olup olmadığını kim nereden bilecek?
Ya örneğin birileri “Bu Kürt değildir” diye itiraz ederse ne olacak?
Kürtlük, Alevilik ya da Sünnilik nasıl kanıtlanacak? Bunlar nüfus kayıtlarında yok ki!
Onu ciddiyete davet ediyorum.
Devlet Bahçeli bu sözleri konusunda hemen bir açıklama yapmalı. Ya sözlerini kanıtlamalı, ya da yaptığı bu gaf nedeniyle Türk Milletinden özür dilemelidir.
Uçak gazetecileri!
Sevgili okurlarım, Recep Tayyip her yurt dışı gezisine 15-20 gazeteci götürür. Bunların önemli bir özelliği vardır, hepsi yandaş medyanın uysal ve yandaş gazetecileridir.
Onlardan olmayan asla çağrılmaz.
Uçak Türkiye’ye dönerken, henüz havada iken, ya da bazen de henüz kalkış bile yapmadan önce gazetecilere önceden hazırlanan yazılı bir metin dağıtılır.
Gazetecilerin kendisine sözüm ona sorduğu sorular ve Recep Tayyip’in verdiği yanıtlar!
Bu yazılı metin daha önceden Saray’ın İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanır, yandaş gazeteci takımına dağıtılır...
Ve anında Türkiye’deki medya kuruluşlarına servis edilir.
★★★
Ortada memleketin ve vatandaşın bunca sorunuyla ilgili olarak kendisine sorulan adam gibi bir tek soru yoktur.
Zaten soru yok ki adam gibisi olsun!
Önceden hazırlanan yazılı metinleri Saray önceden medyaya servis ediyor.
Bu yutturmaca Recep Tayyip’in her dış gezisinde tekrar ve aynen sergileniyor.
Yeter artık yani, bizi boş versinler ama hem Türk Milletine ve hem de Cumhurbaşkanlığı makamı adına biraz ayıp oluyor!