Bu tehlike kimsenin umurunda değil...
Jeofizikçiler uyarıyor, deprem profesörü adını verdiğimiz bilim adamları uyarıyor, yer bilimiyle ilgilenen tüm uzmanlar uyarıyor ama...
Devlet pek ilgili görünmüyor. Toplum da, geçim derdinden mi nedir, ya depremi düşünmeye zaman bulamıyor, ya da boş veriyor!
Kuzey Marmara ya da bilinen adıyla İstanbul Depremi, sessiz bir şekilde, haince, sinsi sinsi yaklaşıyor.
Bir de bakacağız ki, bela gelmiş kapımızı çalıyor. O zaman korkmanın, feryat etmenin hiçbir faydası olmayacak!
İnsanları öldüren aslında deprem değil, depremin yıktığı çürük binalardır.
Deprem, yönetmeliğe uygun yapılan sağlam ve güçlü binaları yıkamaz. Fakat bizde o kadar çok çürük bina var ki... Düşündükçe ürpermemek mümkün değil. Tehlike göz göre göre yaklaşıyor.
★★★
İstanbul Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği yeni bir uyarıda bulundu. Başkan Yardımcısı Mimar Ahmet Erkurtoğlu, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nı uyararak (özetle) şöyle dedi:
“Eski binaların acilen yenilenmesi şart... Yeni yapılmakta olan binaların beton ve demir kontrollerinin de sağlıklı yapılması gerekiyor. Denetim, eskiden demir ve betonlardan numune alınarak yapılıyor, imalatın proje ve eklerine uygun olup olmadığı kontrol ediliyordu. Artık maalesef böyle değil...
Mesela Kadıköy’de 100 tane inşaat varsa bunun 95’ine Avrupa yakasından, 5 tanesine Anadolu yakasından denetim uzmanı atanmıştır.
İnşaatlarda beton genellikle sabah saatlerinde dökülür.
Avrupa yakasında bulunan yapı denetim firması, trafiğin yoğun olduğu saatlerde gelmek yerine, binanın kalıplarının fotoğraflarını istemekte veya görüntülü telefon konuşması ile demir ve beton kontrolu yapmaktadır.
Bu saçma uygulama sonucunda, inşaat esnasında proje ve eklerine uygun olarak demir ve beton kontrolleri yapılamıyor.
Bakanlığı bir kez daha uyarmayı görev biliyoruz. Gerekli önlemler alınmazsa, beklenen deprem İstanbul’u çok fena vurur!”
Altan Öymen ile “Kuşaklar Arası” uzun bir söyleşi
Altan Öymen yılların gazeteci ve siyasetçisi...
Bizim mesleğin en büyüklerinden...
Siyasette de zirveye tırmandı, 1999-2000 yıllarında CHP Genel Başkanlığı yaptı. 40’ıncı Hükümet’te Turizm ve Tanıtma Bakanı olarak görev aldı.
1932 doğumlu... Bu yıl 91 yaşına bastı... Dev bir çınar.
25 yaşındaki yeni gazeteci Atahan Ünal, üstat Altan Öymen’le uzun bir söyleşi gerçekleştirdi... Bu söyleşiden “Kuşaklar Arası” adında 410 sayfalık bir kitap çıktı.
Atahan Ünal kendi kuşağının merak ettiklerini sordu, Öymen de, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bahçede “Savaşçılık” oynayan çocukların, 1950’li yıllarda demokrasi için sokaklara döküldüğü, 1960’larda demokratik bir Türkiye için mücadele ettiği, 1970’lerde bağımsızlık ve kalkınmanın savaşını verdiği, darbeler, siyasi ve ekonomik krizler içinde düşe-kalka bugünlere gelen bir toplumun hikayesini anlattı.
Birikimli, bilge bir kişi olan Altan Öymen’in anlattıkları ders olacak nitelikte. (Doğan Kitap)
TEBESSÜM
Yürüten yürütene...
Adam, kahvede rastladığı komşusuna:
“Ya arkadaş, sana bir sorum var, bakalım bilecek misin?” diye soruyor.
“Sor bakalım” diyor komşusu...
“Devletin üç temel organı var, öyle değil mi?”
“Evet, öyle... Üç temel organ, Yasama, Yargı ve Yürütme’dir.”
“Tamam, aynen öyle... Fakat, devletin kurumlarında bazıları, bu ‘Yürütme’yi yanlış anlamış...”
GÜNÜN SÖZÜ
Kalın iplerle sımsıkı bağlanmış aslana, tavşan bile hücum eder.