Milli Takımımız hak ettiği şekilde A Ligi’ne yükseldi. Pırıl pırıl çok önemli bir kadroya sahibiz. Montella, bu takıma keyif veren bir oyun oynatıyor. Ben oturup milli maçı seyrederken sıkılmıyorum. Takımın birbirine güvenmesi çok dikkat çekici. Oyuncular sanki bir kulüp takımında uzun yıllardır birlikte oynuyor gibi sahada yer alıyor. Montella, çok iyi bir oyun sistemi oturttu ve bundan taviz vermedi. İstatistikler de bunu gösteriyor. Şuna da eminim rakip savunmanın dengesini bozacak, hava toplarında hakim bir santrfor bulduğu anda formayı verecektir. Bu arayışların sürdüğünü de görüyoruz. Fakat Türk futbolunda Burak Yılmaz sonrasında bu profilde bir oyuncu da yok maalesef. Bir sporsever olarak Montella’dan hiçbir endişem yok. Takım içinde çok sevildiği de ortada.

Biz İspanya ile Dünya Kupası’na gitmek için çekişeceğiz. İspanya maçlarında iyi oynayacağımıza eminim. Ama istediğimiz sonuçları alabilir miyiz? Bu konuda endişelerim var. Çünkü hücumda İspanya bizden daha iyi. Her şeye rağmen hedefimiz Dünya Kupası olmalı. Kendimizi oraya attığımız anda turnuvada büyük işler başarabiliriz. Tıpkı EURO 2024’te olduğu gibi. Potansiyel olarak mükemmel bir takım olduğumuzu biliyoruz.

Arda Güler, Real Madrid’de çok az süre almasına rağmen son maçta sahanın en iyilerinden biriydi. Fakat dakikalar ilerledikçe maç eksikliği açıkça ortaya çıktı. Arda’nın mutlaka bir karar vermesi lazım. Devamlı forma giyeceği başka önemli bir takımda dünya futbolunun en çok konuşulan isimlerinden biri olabilir. Real Madrid’de bu şansı bulma ihtimali çok düşük gözüküyor. Mücadeleye devam etmek isterse de ona saygı duyarım.

Bir paragraf da Oğuz Aydın’a. Fenerbahçe’den sonra Milli Takım’da da büyük işler yapıyor. Gelecekte onu çok önemli Avrupa takımlarında görebiliriz. Bunu hak ediyor.