Başbakan Davutoğlu Habertürk'te, öğrencilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Davutoğlu, kimlik bilgilerinin sızdırılmasına ilişkin, "Bakanlar Kurulu'nda çok detaylı ele aldık. Bir vilayetimizde ana muhalefet partilerimizdeki kişilere bu bilgiler veriliyor. Onlar da yapmaması gereken şekilde partiye veriyor. Bu yolla bunlar çıkıyor. Bu devletin herhangi bir mekanizmasından çıkmış değil. YSK'daki bilgiler dışarı çıkmış" dedi. Davutoğlu ayrıca orada bulunan öğrencilere dönerek, "Beni de whatshap grubuna dahil edebilirsiniz, şeref duyarım. Arada görüşürüz ama ismimi Messi diye felan yazmayın Ahmet Hoca diye yazın" dedi.



Davutoğlu'nun açıklamalarından diğer satırbaşları şu şekilde....

MERKEZ BANKASI'NA BAŞKAN ATANMASI

Merkez Bankası ehliyet ve liyakatın öne çıktığı bir kurumdur. Hükümetlerle Merkez Bankası'nın yakın çalışması ekonominin ilerlemesi için önemli. Erdem Başçı'nın çok önemli katkıları oldu. Süreklilik önemli. Bu anlamda çok güvediğimiz bir arkadaşımız Murat Çetinkaya geldi. Murat Bey de güvenimizi hep kazanmış bir arkadaşımızdı. Erdem Bey'i OECD'ye büyükelçi olarak göndereceğiz. Önemli olan bir mevkide kalmak değil, onu sürekli bir şekilde devam ettirmektir.

KARAMAN'DAKİ ÇOCUK İSTİSMARI VE KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİ

İnsanlar dillerini buna alıştırmamalılar. Deyimler sözlüğüne bakmakla olmaz. Karaman'daki olay hakkında 'Bunu yapanlar alçaklardan alçaktır' dedim. Kılıçdaroğlu, sanki bizden tepki gelmemiş gibi, o çocuklara kendi öz çocuğu gibi bakan kadının hukukunu yok etmiştir. Benim yakınlarım arasında da olsa farketmez. Böyle bir kişi karşısında tutumumuzu ortaya koyarız. Sayın Bakan da telin etti. Kılıçdaroğlu olayı bırakıp Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'na çevirdi.

"AHMET HOCA DİYE KAYDEDİN"

Beni de whatshap grubuna dahil edebilirsiniz, şeref duyarım. Arada görüşürüz ama ismimi Messi diye felan yazmayın Ahmet Hoca diye yazın.

SOSYAL MEDYA YASAKLARI

İletişim teknolojisinin geliştiği bir dönemde engellemek mümkün değil. Bir akademisyen olarak bir fikrin engellenebileceği düşüncesinde değilim. Düşünün Ankara'daki saldırı... Bir pazar günüydü ve Kızılay'da otobüse binip evlerine gitmek arzusunda olan insanlara karşı bir saldırı oldu. O anda öylesine kötü görüntüler oldu ki... Düşünün bir yakınınızın böyle bir olayda bedeninin etkilendiğini ve olay yerinde olduğunu düşünün. Bu görüntülerin bir anda sosyal medyada yayınladığını düşünün. Örneğin Paris'teki saldırıda siz böyle bir görüntü gördünüz mü? Durdular hemen bu yayınları. Biz de bazı durumlarda bu kararları almak zorundayız. Bunun bir diğer boyutu da teröristlerin amacına ulaşmasını engellemek. Onlar bizi korkutmak ve sindirmek istiyorlar. Süratla bunun yayınlanması o anda o teröristlerin amaçlarını ulaşması için bir araç haline gelebiliyor. 6-7 Ekim olaylarında geceleyin bir açık biçimde silahlanın diye çağrı yapıldı. Bu tür durumlarda insanların can güvenliğini sağlamak bu tür önlemler alınabilir. Zaten alınan yasaklarda kalıcı değil. Bir kaç saat sürebiliyor.