Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını sildiler, diplomasını sildiler, şimdi en son X hesabını sildiler... Biraz daha utanmasalar, nüfus kağıdını silecekler.

Niye yapıyorlar bunu?

E belli...

CHP istediği yerde istediği kadar miting yapsın ama, Ekrem İmamoğlu’nun mesajları vatandaşa kesinlikle ulaşmasın istiyorlar, CHP yöneticileri canları istediği gibi konuşsun ama, Ekrem İmamoğlu vatandaşla sanal olarak bile temas kurmasın istiyorlar, CHP meydanlara kaç kişi toplarsa toplasın ama, Ekrem İmamoğlu’nun özellikle gençlerle direkt etkileşimi olmasın istiyorlar.

Dolayısıyla, Ekrem İmamoğlu’na erişim engeli getirildi deniyor, yanlış... İnsanların Ekrem İmamoğlu’na erişmesine değil, Ekrem İmamoğlu’nun insanlara erişmesine engel getiriliyor.

(Hatta gözünüzden kaçmış olabilir, internetten bulup izleyebilirsiniz... Ekrem İmamoğlu’nun X hesabına erişim engeli getirilmeden hemen bir gün önce, yandaş televizyonda açık açık dile getirildi, “Özgür Özel şöyle on gün boyunca Ekrem İmamoğlu’yla görüşmese çok iyi olur” denildi, “Ekrem İmamoğlu’yla her görüştüğünde Özgür Özel’in modu değişiyor, bu görüşmelere biraz ara verse daha sağlıklı siyaset yapabilir” denildi. Gayet net yani... “Ekrem İmamoğlu’nun CHP’yle temasını kesin” deniyor.)

Genellikle testi kırılmadan önce söylediğimiz için, bazı şeyleri izah etmek zaman alabiliyor maalesef... İki ay önce, yine bu köşemde, CHP olağanüstü kurultayının arefesinde, “olağanüstü durumlarda olağanüstü kararlar alınmalı” derken, “Ekrem İmamoğlu olağanüstü kurultayda mutlaka CHP genel başkanı seçilmeli” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

“Ekrem İmamoğlu’nu tecrit etmeye çalışıyorlar, toplumdan yalıtmaya çalışıyorlar, toplumla temasını kesmeye çalışıyorlar, bu nedenle tam tersini yapmak gerekiyor, olağanüstü kurultayda genel başkan seçilerek, AKP genel başkanının resmi rakibi ve resmi muhatabı Silivri cezaevi olmalı, bu oksimoron yaratılmalı” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

(Aslına bakarsanız, CHP yıllar sonra birinci parti olduysa, bunu tamamen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ülke çapında yarattığı rüzgâra borçluyuz. Mansur Yavaş 2023 yılından beri yapılan tüm cumhurbaşkanlığı anketlerinde yüzde 65’in üstünde görünüyor, Ekrem İmamoğlu da 2023 yılından beri yapılan tüm cumhurbaşkanlığı anketlerinde yüzde 55’in üstünde görünüyor, her ikisi de rahat rahat cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıyor. Bu nedenle, olağanüstü kurultayda Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun eşbaşkan seçilmesini teklif edecektim, ancak, siyasi partiler kanunu ve belediyeler kanunu gereğince, görevdeki belediye başkanı parti genel başkanı olamıyor, Mansur Yavaş’ı bu yüzden söylemedim, Ekrem İmamoğlu açısından ise böyle bir engel yok, çünkü, hapse atılınca belediye başkanlığı düşürüldü, yani parti genel başkanı seçilmesi mümkündü.)

“CHP yönetiminin artık ne söylediğinin, Özgür Özel’in veya CHP yöneticilerinden kimin ne dediğinin vatandaş açısından herhangi bir önemi yok, vatandaş sadece Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ne dediğini merak ediyor” derken, 43 yıldır bu ülkeyi ve halkın davranış biçimlerini gözlemleyen profesyonel iletişimci olarak, işte tam olarak bunu kastediyordum.

“Milyonlarca insan niye sokaklara döküldü, milyonlarca insan seçim bile olmadığı halde niye sandık başına gitti, niye imza veriyor insanlar, sadece CHP’li oldukları için mi, hayır, İyi Parti’den Zafer Partisi’ne Saadet Partisi’nden DEM Parti’ye, hatta iktidara oy vermiş insanlarımıza kadar, milliyetçisi devrimcisi, mütedeyyini seküleri, Türkiye’nin partilerarası vicdanı harekete geçti, bu teması kesmek istiyorlar, hayat Ekrem İmamoğlu’nu lider yaptı, Ekrem İmamoğlu artık istese de istemese de mecbur insan haline geldi” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

“Kendi kendine oluşan bu ortak muhalefet duygusunun sürdürülebilir olmasının, bu güçbirliğini, bu heyecanı, bu umudu hep bu kadar diri tutabilmenin tek yolu var, bedenini oraya hapsettiler ama sesini soluğunu tutsaklıktan kurtarmalı” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

O yazımda mesela, “burası Türkiye, sancılı topraklar, deprem olur, sel olur, yangın olur, terör olur, Ekrem’in e’si bile kalmaz, gündemden düşüverir” demiştim, deprem olduğunda kanıtlanmadı mı?

“Silivri’ye odaklanmazsan, dikkat illa ki dağılır, toplumsal farkındalık mutlaka sönümlenir gider” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

Yandaş televizyonlarda mesela, niye habire Türkiye’den fazla ABD’yi filan konuşuyorlar, niye habire Washington muhabiri ekranda tutuluyor, niye habire kadınları ajite etmek için nasıl doğum yapmaları gerektiği kurcalanıyor, niye habire hayvanseverleri domine etmek için sokak köpeklerinin katledilmesi gündeme getiriliyor, Sırrı Süreyya Önder’in vefatına niye böyle günlerce süren kesintisiz canlı yayınlarla adeta kutsal cenaze muamelesi yapıldı zannediyorsunuz, niye ölmeden önce değil de, öldükten sonra suikast haberleri patladı?

“23 yılda 23 bin defa yaşadık, sarayın propaganda makinesi ‘unutturma’ uzmanıdır” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

“Reste rest çekilerek, CHP genel başkanı seçilerek, AKP genel başkanının karşısına dikilmeli, resmi rakibi ve resmi muhatabı yapılmalı, demokrasinin Silivri’ye tıkılmış olduğu heeeeergün hatırlatılmalı, meclisteki Salı toplantılarında ‘esir genel başkan’ın açıklamaları okunmalı, CHP merkez yönetim kurulu toplantıları cezaevinde ‘açık görüş’te yapılmalı, AKP genel başkanı ağzını her açtığında karşılığını Silivri’den duymalı, bu teması koparmaya çalışıyorlar” derken, işte tam olarak bunu kastediyordum.

Dedim ya, testi kırılmadan söylüyoruz, izah etmek zaman alabiliyor.

(Ekrem İmamoğlu’na yönelik sansürleme çabası, sosyal medyayla da sınırlı kalmaz, görürseniz hiç şaşmayın, türlü türlü uydurmasyon mazeretlerle, kapalı görüşme saatleri kısıtlanacak, açık görüş yasakları bile uygulanacak.)

(Görmek istemeyen gözler görsün, duymak istemeyen kulaklar duysun diye, altını çizerek, tekrar hatırlatıyorum... Yandaş televizyonda açık açık konuşuluyor, “Özgür Özel şöyle on gün boyunca Ekrem İmamoğlu’yla ve Ekrem İmamoğlu’nun avukatlarıyla görüşmese çok iyi olur” deniyor, “Ekrem İmamoğlu’yla her görüştüğünde Özgür Özel’in davranışları değişiyor, Özgür Özel bu Silivri görüşmelerine biraz ara verse hem daha sağlıklı siyaset yapabilir, hem de CHP için daha iyi olur” deniyor. Daha açık nasıl denir?)

Israrla tekrar ediyorum, dava mava hikayedir, siyaset yasağı getirmek istiyorlar, siyaset yasağı getirene kadar, temas yasağı getirmek istiyorlar... Siyaset yasağının minaresini mahkeme kararıyla kılıfına uydurana kadar, ne yapıp edip, toplumdan yalıtmaya çalışıyorlar, yalnızlaştırıp, vatandaşla bağını kesmeye çalışıyorlar.

Artık bunu kavramak gerekiyor.

“Gerçekten” özgürlük isteniyorsa, CHP’nin genel merkezini Silivri’ye taşıması gerekiyor.