Kadro derin, bu takım her türlü bu maçı alır ve tur atlar düşüncem maç başlamadan önceydi. Galatasaray, kendi evinde oynadığı maçların ilk yarılarının 30 dakikalık bölümünde rakiplerine nefes aldırmazdı. Topu kaybettiği anda yaptığı pres ve düşmeyen temposuyla zor anlar yaşardı rakipler...
Dün akşam durağan ve top kayıpları ile sıkıntılı bir takım izlemeye başladık. Deneyimli isimlerden oluşan kadrosuyla Karagümrük, iyi top yapıp çabuk ataklarla rakibini rahatsız etmek istiyordu. Daha oyunun başı, takımda işler düzelir derken, devre Markao’nun attığı golle bitmişti. Kaleyi bulan 3 şut ve sadece bir korner kullanan ev sahibi, taraftarlarını şaşırtmıştı. ,
Tete ve Oliveira yine formsuzdular. Köhn, hücuma çıkmayı seven yapısı ile dikkat çekiyor ancak defansif anlamda, bence üst düzey değil şu an için... Mertens ve Kerem Demirbay’ın oyuna girmesi yerinde bir düşünceydi. İcardi’nin olmadığı akşamda Zaha’yı düşünen Okan Buruk, son 30 dakikaya girilirken Vinicius’u da oyuna aldı. Artık risk almak gerekiyordu. Baskı oluşmuştu
Karagümrük ceza sahası çevresinde. Duvar pasları girişimi ve atak sonlandırma girişimleri yeterli düzeye çıkamıyordu.
Karagümrük genelde kompakt şekilde merkezini savunup dikkatini kanatlardan gelecek ataklara yönlerdirmişti. Kerem Aktürkoğlu çok çalıştı ama etki düzeyi yüksek değildi. Barış Alper çok istekli gözükmesine rağmen kapalı savunma ona fazla imkan vermedi. Topun canı da ağlara gitmek istemiyordu sanki... 2 top direkten dönmüştü.
Kupanın tek maç usulüyle oynanan maçlarında konsantrasyon bir anda kaybolursa başınıza kötü şeyler gelebilir. Mendes nefis bir gol attı.
Tarihi bir akşam yaşıyordu Karagümrük. İşin gerçeği, Avrupa’dan sonra, Türkiye Kupası’na da veda etti Galatasaray.