Çoook yorgunum / Beni bekleme kaptan...

Memleket şairi Nazım Hikmet’in seslenişidir. Cem Karaca bu memleketin yorgun insanları adına öyle yaşayarak söyler ki, memleketin de, memlekette kaptanım diye çalım satanların da hali ortaya çıkar.

Adı pek güzeldir ama zordur kaptanlık.

Osmanlı Donanması 568 yıl Kaptan-ı Deryalar tarafından yönetilmiştir mesela. Bu dönem içinde 204 Kaptan-ı Derya görev yapmış, bunlardan 174’ü maalesef denizle en ufak ilgisi olmayan kişiler arasından seçildiği için donanmamız deryada cacık olmuştur.

Koca Osmanlı Donanması’nda 600 yıl boyunca denizcilikten yetişmiş Kaptan-ı Derya sayısı otuzdur! Başarı bu 30 isim ve onların dönemiyle sınırlıdır.

Osmanlı Donanması’ndan 150 yıl falan sonra...

Amerikan Donanması’nda tarihin nükleer güçle çalışan ilk uçak gemisi USS Enterprise’nin kaptanı Robert L. Leuschner diğer kaptanları ve uzmanlarla anlaşmazlığa düşüp kararsızlık yaşayınca 5 bin mürettebatı olan gemi 1985’te San Diego kıyılarında kayalara bindirdi! Büyük bir tehlike yaşandı, gemi yıllarca görev dışı kaldı. 17 milyon dolar harcanarak onarılabildi.

Uçak gemisinin kaptanının dirayetsizliği yüzünden yaşanan bu kaza yıllarca konuşuldu. Çünkü, aslında tıkır tıkır işlemesi gereken, herkesin sorumluluğunun belirlendiği bir sistem vardı gemi idaresinde...

İdari, hava, uçak ara bakım, din görevlileri, iletişim, güverte bölümü, diş bölümü, mühendislik, bakım yönetim, tıp, navigasyon, operasyon, güvenlik, tedarik, eğitim, silah departmanları ve yöneticileri vardı. Gemide ayrıca hava kanat komutanları, hava kanadı komutan yardımcıları, operasyon sorumluları, hava istihbarat bölümü, silah subayları, iniş sinyal bölümü, uçuş cerrahi bölümü, taşıyıcı hava kanadı istihbarat ekibi ile buraların kaptanları vardı. Fakat birinci kaptan kafaya göre takılmıştı!

Gemiyi güvenle bir limandan diğerine yüzdürmek zor iştir. Herkesin bilmediği bir dili bilmek gibidir.

Mesela size ‘deste etmek’ dese biri, aklınıza hemen ballı ihaleler kazanan şanslı müteahhitlerin kazançları gelebilir. Ama yanlıştır, denizcilikte halatın iyice gerilmesi demektir! Ya da şakacı bir denizci ‘rüşvet güverte’ dese; vay beee rüşvet güverteye çıkmış arkadaş der öteki. Oysa yolcu gemilerinde filikaların oturduğu bölümün adıdır.

Filika deyince kaptanlığın öyle her babayiğidin harcı olmadığı aklıma geldi!

Ocak 2012’de 3 bin 229 yolcu ve bin 23 mürettebat bulunan Costa Concordia gemisi İtalya kıyılarında kayalara çarptı, alabora oldu, sonra da battı. Anımsarsınız 32 yolcu öldü. Geminin kaptanı yolculardan önce kaçtı!

Yakalandı yargılandı. Kaptan, aynen bizdeki gibi kendisi dışında gemide kim var kim yok herkesi suçladı. Neyse ki İtalya’da adam gibi yargıçlar, savcılar vardı da kaptanın krizi yönetemediği, bilgileri gizlediği, zamanında karar almadığı, yeterince filikayı indirtmediği ortaya çıktı.

Neymiş? Kaptan dandikse gemi bodoslama kayalara toslayıp batarmış!

***

İstanbul Boğazı kıyısında oturmuş gelip geçen gemileri izliyorsunuz. Tankerler, yük gemileri, yolcu gemileri, feribotlar, balıkçı tekneleri, yelkenliler, yatlar...

Bu gemilerde çeşit çeşit kademelerde insanlar görev yapar. Gemilerin kaptanları, zabitleri, zabit yardımcıları, stajyerleri, tayfaları... 1. zabitler, 2. kaptanlar, 2. zabitler, 3. kaptanlar, dev gemileri boğazdan tereyağdan kıl çeker gibi çıkaran kılavuz kaptanlar, uzak yol kaptanları, sınırlı kaptanlar...

Bir gemide tek kaptan olmaz mı sorusunun yanıtı kesinlikle hayırdır yani! Adam gibi yönetilen gemilerde daima birden çok kaptan vardır hatta şarttır!

Uyduruyorsun diyebilirsiniz. Uydurmuyorum, Ulaştırma Bakanlığı Gemi Adamları Yönetmeliği’nde böyle yazıyor!

Fakat, sanırım lakabı Ahmet Kaptan olan rahmetli babasından ötürü Cumhurbaşkanı Erdoğan da böyle düşünüp ‘tek kaptanlı’ bir örnek verdi en son.

“Seçime kaldı şurada 4-5 ay ama hala karşımıza çıkabilen aday yok. Bir masa kurmuşlar, etrafında 6 kişi gözüküyor. Ha bire toplanıp duruyorlar. Herkes bir aday ismi beklerken masadan çıka çıka ülkeyi 6 kişiyle yönetecekleri kararı çıktı. 6 kaptan gemiyi batırır. Tek kaptanla gemi gider” dedi.

Tek kaptanlı Türkiye gemisine bakalım öyle mi acaba...

Tek kaptanlı Türkiye gemisinde çalışanların neredeyse tamamı asgari ücretli oldu. Ülke asgari oldu, ülke!

Çiftçilik yapanların yarısı topraktan koptu. Mercimekten buğdaya yüzlerce ürün dışarıdan geliyor.

Milli gelir üst üste 8-10 yıldır azalıyor.

Tek kaptanlı Türkiye gemisinde satmadık, mıncıklanmadık değer kalmadı.

5 milyon hane yardıma muhtaç.

Türkiye gemisinin tek kaptanı çiftçiye, esnafa, emekliye, işçiye, ev almayı aklından geçirene, ev kadınına, sanayiciye, tüccara insanın tepesini attıran aynı müjdeyi verir oldu: Yeni kredi!

Tek kaptanlı Türkiye gemisinde grip olmuşuna, kalp hastasına bir yıl sonraya randevu veriliyor.

Cumhurbaşkanının örtülü ödeneğinden Rus gazına, Azerbaycan’dan gelen petrolden müteahhitlere ödenen garantilere kadar her bir konu sır oldu.

Değerli araziler kupon oldu, çayır çimen betonlandı, dereler zaptedildi, zeytinler kesildi, canım ormanlar çocuklarımızın yerine madencilere miras oldu.

Dünün bürokratlarının gemicik filoları oldu.

128 milyar dolar heba oldu, hesap nereye gitti diyenlerden soruldu.

Tek kaptanlı Türkiye gemisinin rotası ‘ben yaptım oldu’ oldu.

Şimdi deniyor ki 6 kaptan gemiyi batırır!

Yahu kardeşim, tek kaptanlı halimiz ortada. Batırılacak gemi mi bıraktınız ki 6 kaptan gemiyi batırır diyorsunuz?