Sevgili okurlarım, bu iktidar her şeyin önlemini yıllar önce aldı. İlk madde medyanın ele geçirilmesini öngörüyordu.
Hepsini olmasa bile büyük çoğunluğunu şu veya bu biçimde ele geçirdiler.
Başka bir deyişle bu konudaki operasyonlar tamamlandı.
İkinci madde kendilerinden olmayan herkesle birlikte kurumlara da baskı uygulamasını içeriyordu.
Bunu da başardılar!
Adına korku imparatorluğu denilen kavram boşuna oluşmadı.
Üçüncü maddede ise farklı bir husus yer alıyordu:
Yargının ne pahasına olursa olsun ele geçirilmesi...
Ve bunu da yaptılar.
Dikensiz gül bahçesi böylece kurulmuş oldu.
Ancak gelin görün ki memlekette işler iktidarın umduğu gibi yürümüyordu.
Her yerden çatlak sesler yükseliyordu!
★★★
İktidarın muhalif medyayı sindirmek için kullandığı silahların başında RTÜK geliyor. Radyo Televizyon Üst Kurulu.
Her kurumda olduğu gibi üye çoğunluğu tamamen AKP-MHP ikilisinin elinde.
O üyeleri AKP-MHP koalisyonu seçiyor... Ve onların çoğunluk oylarıyla bütün televizyon kanallarının başında Demokles’in kılıcı sallanıyor.
En ağır cezaları vermek, o kanalları mahvetmek, RTÜK’teki o birkaç iktidar yandaşı üyenin keyfine bağlı.
RTÜK günümüzde harikalar yaratıyor!
Son olarak birkaç gün önce SÖZCÜ TV dahil muhalif kanallara verilen ağır cezalar işte böyle oluşuyor.
Hiç kuşkunuz olmasın, bu kararlar önce Saray’a iletilip onay alınıyor.
Türkiye’de uçan kuştan bile haberi olan Saray, bu ağır cezalara doğal olarak onay veriyor ve hemen ardından yargı da gereğini yapıyor.
★★★
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u ekranlarda sık sık izliyoruz...
Her kesimden büyük kitleler hak, hukuk, adalet diye haykırırken Yılmaz Bey sürekli aynı şeyleri söylüyor:
“Türkiye’de yargı bağımsızdır. Anayasamız uyarınca hiç kimse ve hiçbir makam yargıya emir ve talimat veremez.”
Bu sözlerine acaba kendisi inanıyor mu?
Hiç sanmıyorum!
★★★
Şimdi bu konuda, yargı konusunda yeni bir isim sık sık geçiyor...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek.
Bütün siyasi soruşturmaları yöneten ve görevi gereği İstanbul’daki bütün savcılara talimat veren hukukçu.
Kendisini terör suçlarına bakan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak tanımış ve ismini ilk kez o yolla duymuştuk.
Ben dahil bizim gazetedeki bazı arkadaşları yargılamıştı. İddia FETÖ’cü olmamızdı!
Akıl alır bir dava değildi ama uzun süren yargılama sonucunda hepimize hapis cezası verdi.
Benim payıma 3 yıl 6 ay 15 gün hapis düşmüştü!
Yargıtay’a başvurduk... Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kararı esastan bozdu ve hepimizi beraat ettirdi.
Akın Gürlek bu sırada Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı olmuş ve artık siyasetin içine girmişti.
Şimdi İstanbul Başsavcısı. Emrinde yüzlerce savcı var.
Bütün siyasi soruşturmaları o yönetiyor ve yönlendiriyor.
Bazılarına göre Adalet Bakanlığında onun etkinliği Yılmaz Tunç’tan çok daha fazla...
★★★
Sevgili okurlarım, başımızdaki bu iktidar 23 yılın hesabını veremiyor zira korkuyor.
Biz bu durumda hangi hakka, hukuka ve adalete güveneceğiz?
RTÜK iktidarın elinde ve yayın kuruluşlarına istediği cezaları istediği gibi, otobüs bileti keser gibi kesmekle meşgul!
TRT ise iktidarın elinde oyuncak, aynı yolun yolcusu.
İktidar gazeteleri, radyo ve televizyonları ile muazzam bir medya gücü oluşturdular.
Siyasi propagandanın, hukuksuzluğun ve yalanın bu kadarına hiç tanık olmamıştık.
Bugün RTÜK neyse TRT de odur.
TRT neyse yandaş medya odur.
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.