Sevgili okurlarım, bizimkiler her gün birbiri ardına konuşmalar yapıp “Bizim yargımız bağımsızdır, yargının verdiği kararları hiç kimse değiştiremez” falan diyorlar ya!..
Şimdi size birkaç yıl öncesinden birtakım gerçekleri anlatayım da yargımızın nasıl ‘bağımsız’ olduğunu bir kez daha hep birlikte görmüş olalım.
Aşağıda anlatacağım olaylar olurken Türkiye’nin iki önemli yöneticisi görev başında idi.
Recep Tayyip ve Hakan Fidan.
Günlerden bir gün Türkiye’de çok önemli bir uyuşturucu kaçakçısı yakalandı.
İsrail vatandaşı Dany Awka.
Şahıs, Ağır Ceza’da yargılandı ve 2019 yılında 10 yıl hapis cezası aldı.
Dany hapishane koşullarından yakınıyor, Ankara’daki İsrail büyükelçiliği yetkilileri kendisini sık sık ziyaret ederken hep aynı şeyi söylüyorlardı:
“Biraz daha sık dişini, hükümetimiz seni kurtaracak.”
Devreye ABD başkanı Trump da girmişti...
Günün birinde pazarlıklar bitti...
Ve Dany İsrail’li birileri tarafından gizlice havalimanına getirildi.
Hazır bekletilen uçağa sağ salim bindirildi, pırrr diye İsrail’e uçuruldu.
Yahudi İsrail, uyuşturucu kaçakçısı bile olsa vatandaşına sahip çıkmıştı.
★★★
Yine anımsayın, gazeteci Deniz Yücel vardı...
Türkiye’de yaşıyordu. Hem Türk ve hem de Alman vatandaşı idi.
Darbe olayına destek verdiği iddiasıyla yargılanmış, cezası kesinleşmiş ve hapishaneye girmişti.
O sırada Almanya Başbakanı olan Merkel derhal tavır koydu ve birbiri ardına açıklamalar yaptı:
“Vatandaşımızın derhal tahliye edilmesini istiyoruz. Hemen bırakılmalıdır.”
Merkel bu tepkisini dünya kamuoyu önünde birkaç kez dile getirdi... Bizim Recep Tayyip ise her seferinde kendisine yanıt veriyordu:
“Bu asla mümkün değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu can bu bedende durduğu sürece bu şahsın erken tahliyesi söz konusu olamaz.”
Cezasının bitmesine daha çok zaman vardı ama günün birinde Deniz Yücel hiç beklenmedik bir biçimde apar topar hava limanına götürüldü.
Orada kendisini Merkel tarafından gönderilen bir özel uçak bekliyordu...
Ve o da pırrrr!
★★★
Yine anımsayın lütfen bir de rahip Brunson vardı...
Türkiye’de yaşayan rahip de darbecilere destek verdiği ve işbirliği yaptığı iddiasıyla tutuklanıp yargılanmış ve hapis cezası almıştı.
ABD Başkanı Trump yine devreye girdi ve rahibin bırakılmasını istedi.
Recep Tayyip bu, hiç altta kalır mı!
O da konuştu:
“Hiçbir baskıya boyun eğmeyiz. Rahip cezasını çekmeden çıkmayacak. Cezasını Türkiye’de çekecek...”
Ancak bu aşamada Trump’ın bizim Recep Tayyip’e imzasıyla yazdığı bir mektup ortaya çıktı.
Mektupta burada yazmaktan utanacağım çok ağır hakaretler ve ifadeler vardı. Tehditler savuruyor ve şöyle diyordu:
“İstersem senin ekonomini batırırım.”
Rahip Brunson bu tehditlerin ardından tahliye edildi.
Havalimanında kendisini yine ABD’den, Trump tarafından gönderilen bir özel uçak bekliyordu.
Ver elini ABD!
Oraya varınca başına gelenleri ve yaşadıklarını medyaya anlattı.
Trump tarafından Beyaz Saray’da kabul edildi ve ağırlandı.
Trump tuttuğunu yine koparmıştı.
★★★
Sevgili okurlarım, Türkiye’de haksız yere tutuklanıp hapishanelere tıkılan insan sayısını bilmiyoruz.
Ama şu yazdıklarım bir şeyi gösteriyor.
Eğer arkanızda İsrail, Merkel, Trump gibi güçler varsa hapis cezanızın bitimine daha çok varken bile dış baskılarla tahliye ediliyorsunuz.
Şimdi burada üç isme dikkat ediniz.
Uyuşturucu kaçakçısı Dany Awka, gazeteci Deniz Yücel ve rahip Brunson.
Şimdi CHP’den ve öteki muhalefet partilerinden beklenen şudur:
Bu üç dosyayı yeniden açtırıp bu tahliyelerin üzerine gitmek ve olayı bu pencereden irdelemek...
Bu şahıslar nasıl tahliye edildi, arkalarındaki baskı uygulayan güç kimlerden oluşuyordu?
Ben şimdi pası muhalefet partilerine atıyorum.
Böyle bir fırsat her zaman ele geçmez!
Bu topu şimdi gole çevirmek onların elinde.
Bakalım Türk yargısı gerçekten bağımsız mıymış!