Sevgili okurlarım, çevremizde çıkan son savaş bize Türkiye’nin gerçek gündemini unutturdu...
Yani PKK olayını...
Oysa başımıza bela olan bu konuyu yıllarca tartışmıştık.
Bir süre öncesine kadar çok sayın ve muhterem devlet büyüklerimiz her gün birbiri ardına konuşuyor, PKK’nın teslim bayrağını çekmek üzere olduğunu vurguluyorlardı!
Apo ayarlanmıştı, koşullar belliydi.
Terör örgütü öncelikle kendini feshedecek ve bunun ardından sıra teslim olmalarına ve silahların devlete teslim edilmesine gelecekti.
Bunun karşılığında, örgütün İmralı’da yatmakta olan liderine de bazı yasal haklar tanınacak ve hatta tahliye edilecekti.
Görüşmelere büyük bir hızla başlanmıştı.
O kadar ki yılların ‘Türk milliyetçisi’ Devlet Bahçeli bile konuşmalarında malûm şahıs için “PKK’nın önderi” demekten çekinmemişti.
★★★
Çok sayın iktidarımızın süregelen yoğun çalışmaları sonrasında PKK kesiminden geldiği öne sürülen haberler piyasaya servis ediliyor ve medyada yer bulması sağlanıyordu.
PKK kongresini toplamış ve örgütün feshedilmesine karar verilmişti!
Tamamen yalandı.
Tiyatro sahnesine yeni bir yutturmaca daha sürülmek isteniyordu. Türk Milleti bu yolla kandırılacak, İmralı’daki şahsın ilk adım olarak şu veya bu nedenle tahliye edilmesi sağlanacaktı.
Bu yalanlar gözümüzün içine baka baka söylenirken Apo yine makbul adam(!) yapılmıştı.
Bu iktidara burada defalarca sordum:
“Yav kardeşim bu PKK kongresi ne zaman toplandı, nerede toplandı, kimler katılıp örgütün feshedilmesine karar verdi?”
Elbette yanıt veremediler.
★★★
Fesih kararından sonra ikinci ve çok daha önemli bir aşamaya geçilecekti...
Teröristler teslim olacak ve silahları devlete teslim edecek!
Bu da kocaman bir hayaldi.
Ortalama zekaya sahip 10 yaşında bir çocuk bile bunun hayal olduğunu anlardı.
Bunlar kaçın kurası teröristlerdi...
Nitekim (bildiğimiz kadarıyla) birkaç kişi dışında teslim olan olmadı.
★★★
Üstelik zuladaki silahlar yine bazı saf vatandaşların umduğu gibi Kırıkkale tabancaları falan değildi...
Örgüt her türlü ağır silahlara, bombalara ve bazı iddialara göre uçaksavarlara bile sahipti.
Peki neredeydi bunlar?
İşte o bilinmiyordu!
Türkiye’de mi, İran, Irak, Suriye ya da başka yerlerde mi?
★★★
Milli Savunma Bakanlığı hemen her gün açıklamalar yapıyor, ‘Dünkü operasyonlarda şu kadar PKK’lı terörist etkisiz duruma getirilmiştir’ diyordu.
Yukarıda özetle aktardığım gelişmeler sonrasında bu açıklamalar da birdenbire, bıçak gibi kesildi ve gündemden kaldırılmış oldu.
Doğrusunu isterseniz nedenini hiç anlayamadık!
Devlet Bahçeli’nin deyişiyle ‘PKK’nın önderi’ olan şahıs bu iyimser gelişmelerin sonucunda artık İmralı’dan tahliye edilmeyi bekler olmuştu!
O kadar ki, tahliye edildikten sonra nerede yaşayacağı bile tartışma konuları arasında yerini almıştı. Hatta piyasaya sürülen bazı iddialara göre Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’ı bile istemiyordu...
Çünkü, yine iddialara göre yaşamını oralarda sürdürdüğü takdirde suikast sonucu öldürülmekten korkuyormuş.
Onun üzerine ben de burada bir miktar şakayla karışık bir öneri getirmiştim:
“Bu şahıs tahliye sonrasında yaşamını yine İmralı’da sürdürsün. Askeri yasak bölge olan adada can güvenliği sağlanır. Kendisine orada lüks bir lojman verilsin. Lojman deniz manzaralı olsun, hatta mümkünse kendisine maaş bağlansın!”
★★★
Sevgili okurlarım, bu memlekette günlerimiz her açıdan (çok şükür) böylesine güzel geçerken dün ajanslara yeni bir haber düştü.
PKK’nın İran kolu olan PJAK İsveç televizyonuna açıklama yapmıştı:
“PKK’nın kararı bizi kapsamıyor. Silah bırakmayacağız ve örgütümüzü dağıtmayacağız.”
Şimdi öp babanın elini!
Zaten bir süredir ne Apo’dan yeni bir haber var, ne de barışsever örgütünden...
Biz ise İsrail’le İran’ın peşine takıldık, gidiyoruz bir yerlere...
Ne diyeyim, memleket için hayırlısı neyse o olsun...
Haksız mıyım yani canım!