Sevgili okurlarım, memlekette olup bitenleri istesek de istemesek de her gün izliyor ve ne hallere düşürüldüğümüzü bire bir görüyoruz.
23 yıllık iktidar bu yükün altında artık boğuldu, ne yapacağını bilemiyor.
Elindeki devlet gücünü kullanabildiği kadar kullanıyor ama bu da yetmiyor.
İktidarın gündeminde birinci sırada yer alan ilk husus CHP’li belediyelerin ne pahasına olursa olsun tasfiye edilmesi.
Bunun gerçekleşmesi için sadece bir tek yol var.
Yasa, hak, hukuk, adalet kavramlarını çiğnemek, yok etmek ve kendi geleceğini o sapkın yolla kurtarmaya çalışmak.
★★★
Türkiye’nin en büyük illerindeki büyükşehir belediyelerini CHP kazandığı anda, AKP-MHP iktidarında panik atak zaten başlamıştı.
İstanbul, Ankara, Balıkesir, Bursa, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Kütahya, Afyon, Kırıkkale ve irili ufaklı diğerleri artık Tayyipgillerin elinde değildi.
Baş gösteren bu korku ve panik atak iktidarın midesine vurdu ve korkunç bir hazımsızlık başladı!
Bugüne kadar yuttukları lokmalar büyük gelmişti ama yapacak bir şeyleri yoktu.
Bu kez başka bir yöntem denemeye karar verdiler.
Başta İstanbul olmak üzere muhalefetin eline geçen belediye yönetimlerini ne olursa olsun ellerindeki devlet gücüyle tasfiye etmek.
★★★
Bu yola girmenin de kendilerine pek yararı olmayacağını iyi biliyorlardı ama ok artık yaydan çıkmıştı.
Bunun üzerine bu kez farklı adımlar atmaya karar verdiler.
Eğer mümkün olursa CHP’nin üst düzey yönetimini değiştirip partiyi kendi adamları olan bir ‘kayyuma’ teslim etmek!
Yargı ve yandaş medya, TRT dahil nasıl olsa ellerindeydi.
Güçlü bir yandaş medya ordusunu yıllar önce kurmuşlardı.
TRT dışında CNN-Türk, Habertürk, NTV, atv gibi bir sürü yandaş kanal emirlerinde idi.
Bunlara gazeteleri de eklemek gerekiyor.
Hürriyet, Milliyet, Sabah, Posta, Akşam ve ismini cismini bilmediğiniz bir sürü gazete ile birlikte internet siteleri...
★★★
Sürecin nasıl yürütüldüğünü, hak, hukuk, adalet gibi kavramların nasıl paspas gibi çiğnendiğini izleyip utanmak şimdi bizlere düşüyor.
Sadece adalet değil, insanların onuru ve haysiyeti de yok edilmek isteniyor...
Çünkü yüzlerce masum insan bu süreçte en ağır suçlamalarla yüz yüze.
Rüşvet ve yolsuzluk!
Pek çoğu tutuklu.
Yaşamlarını hapishanelerde, tek kişilik hücrelerde sürdürmeye çalışıyorlar, başka ne yapsınlar.
★★★
Üstelik hadise bu kadarla da bitmiyor...
Son zamanlarda bizim yayıncılık piyasasında yeni bir kavram oluştu:
“Saray gazetecileri!”
Bunların tamamı burada sık sık sözünü ettiğim iktidar yağcısı yandaş medyada görevli.
Nelerin yazılıp söyleneceğine, nelerin söylenmeyeceğine ilişkin talimatlar ve belgeler bunların eline Saray tarafından tutuşturuluyor.
İçlerinde dönekler var, çıkarcılar ve her cinsten birileri var.
Görevleri her konuda iktidarı savunmak, muhalefeti suçlamak...
Ve eğer mümkün olursa CHP’yi kendi içinden vurup birbirine düşürmek...
Son kurultay olayında olduğu gibi bazı CHP’liler de ne yazık ki, kurulan bu tezgâha şimdiden düşmüş durumda.
★★★
Dün medyada o korkunç görüntüleri izledik...
İstanbul’da yapılan son belediye operasyonlarında gözaltına alınan belediye başkanları polis tarafından götürülüyor.
Her belediye görevlisinin koluna iki polis girmiş, kafile gidiyor.
Akıl alacak gibi değil, sanki savaşta ele geçirilen tutsaklar kafilesi gibi!
İçlerinde kadınlar var, yaşını başını almış adamlar çoğunlukta.
Yani kaçacak mı bunlar!
Haklarında düzenlenmiş bir iddianame yok, verilmiş bir mahkûmiyet kararı yok.
Bu görüntüleri acaba kimler, hangi amaçla örgütledi?
İşte bu olayın öncesinde ‘muhbir vatandaşlar’ yeniden fışkırdı ve herkesi ihbar etmeye başladılar.
Onlar her zaman sabırla bekler, uygun ortam ortaya çıktığında ötmeye başlar.
★★★
AKP’nin bazı kurucu üyeleri, eski bakan ve milletvekilleri ile hukukçulardan oluşan eski mensupları tarafından yapılan yazılı açıklama önemliydi.
İşin ilginç yanı, bir zamanlar hepimizin AKP militanıdır dediği Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç da imzacılar arasındaydı.
Açıklamada “Türkiye’de hukuk devleti askıya alındı” diyorlardı.
Daha ne desinler, onlar bile böyle diyorsa bize artık söyleyecek söz kalmıyor demektir!