Elektrikli araçların batarya hücre üretimi üzerine...
Anlaşma feshedildi...
Neden? Mevcut elektrikli araç penetrasyonundaki gelişme dikkate alınarak batarya yatırımı için zamanlamanın uygun olmadığı sonucuna ulaşıldı. Penetrasyon terimi ekonomide, satışlarının pazardaki potansiyel alıcı kitlesine ne ölçüde işleyeceğinin göstergesidir. Potansiyel en büyük alıcı zaten kendi...
Kibar insanlar tabii...
Başka ne diyeceklerdi ki?
Ülke sirke dönmüş durumda...
Yarın ne olacağı belli değil... Bir gün Hamas mücahittir... Ertesi gün bir kanun çıkar, mala çökmek serbesttir. Mahkeme bir üst mahkemeyi mahkemeye verir.
“Böyle bir ülkede yatırım yapacağıma Almanya 2’nci ligine kupon yaparım daha iyi” mi diyeceklerdi?
Yabancı ortaklar kaçtılar haliyle... Yakında öğreniriz, bakalım
kısmet hangi ülkeye?
Açık açık “el koyacağız” dedi!
Konuta, arsaya el koyma yasası geçtikten sonra Bakan Özhaseki bütçe sunumunda yaptığı açıklamada, “Şehirlerimizin meydanlarını ve en önemli prestijli caddelerini bakanlık olarak resen biz yapacağız. Bu meydanlar yüzlerce sene yaşayacak ve kartpostallara, şiirlere, şarkılara konu olacak.” dedi.
Halen bu yasanın deprem ile ilgili olduğunu zanneden insanların olması beni şaşırtmıyor ama bakanın dediği gibi “en prestijli caddelerdeki” mülklerine el konulunca nasıl hissedecekler acaba?
★★★
Ekonomi niye düzelmiyor diyorlar sonra da... Kim ülkeye güvenip yatırım yapsın bu saatten sonra? Kendi vatandaşını bile mülk edinmeye çekimser hale getiriyorsun, yatırım bekliyorsun. Bu işin alt yapısı aylar önce hazırlandı... Yerel seçimlerden sonra parsel parsel kanırtacaklar İstanbul başta olmak üzere bütün kupon arazileri... O zaman göreceğim iyi niyetli tipleri...
Bankadan döviz işlemi yapma!
Dolar olur, Euro olur, sterlin olur. Döviz mi almak istedin; banka kurlarına bakma bile... Alış ile satış arasında kiminde 1 lira kiminde 1.5 lira fark mı koyulur? Koyuyorlar! Her anlamda...
Unutmadan bir de üzerine bankaların yüzde 1 kambiyo vergisini de ekle...
Öyle bir kazık atıyorlar ki, can yakar nitelikte... Bankaların suçu yok bu işte... Emir yukarıdan geliyor, bankalar mecburen marjları açmak zorunda kalıyor. O zaman üşenmeyeceksin... Paranı bankadan çekeceksin. İyi bir yerine zulalayıp torbacı gibi çaktırmadan Kapalıçarşı’ya gideceksin. Döviz bürolarını tavaf edeceksin.
Uygun bulduğun fiyata dövizini alacak veya satacaksın ki bankadan işlem yapıp zarar etmeyesin. Sonrasında da çaktırmadan, paranı ite uğursuza kaptırmadan tekrar dönüş yoluna çıkacaksın.
★★★
Peki bu eziyeti niye çekesin? İstanbul’da olmayanlar ne yapsın? Hani serbest piyasa vardı. Mehmet Şimşek ile Gaye Erkan geldiğinde işleri yoluna koyacaktı?
Ülkede halen sermaye kontrolü uygulanıyor. Bankaların ellerini biraz rahatlattılar o kadar... Vergiyi onlardan toplayacak olmasalar uğraşmazlardı bile... Sonra da yabancı sermaye bekliyorlar. Yatırımcı parayı getirdiğinde bozdurmak için Kapalıçarşı’ya mı gidecek? Ülkesine geri yollarken yolu Tahtakale’ye mi düşecek?
Önce bu durumu düzelt!
Suç Mehmet Şimşek’in!
Bizim ekonomist güruhunda da saf arkadaşlar var. Erdoğan “Ekonominin sorumlusu benim ben” demeyi bıraktı. Bunun yerine “Ben Mehmet Bey’e karışmıyorum, o kendisi karar veriyor” evresine geçti. Bu laflara bayıldılar. Kendisini hiç tanımamışlar.
Sizce ortada bir başarı olsaydı bunu sahiplenmez miydi? Ya da bir umut ışığı? Bunun anlamı çok açık... “Ekonomi taklada, çok istediğiniz Mehmet de para bulamadı... Suç onda!” Zira işler biraz iyiye gitseydi “Mehmet Şimşek şahsımın önerilerini dikkate alıyor” derdi...
Ya da biz göremiyoruz... Hatta sadece kör değiliz, aynı zamanda nankörüz belli ki... Hem göremiyoruz hem görmek istemiyoruz bazı şeyleri... Neyi kaçırdık şimdi? Bir şeyler iyi gitti de bize haber mi verilmedi?